Kulağıma doğru eğilip, arkamdaki demirlikleri tutup, kulağıma fısıldadı.
"Onunla bir daha konuşmanı istemiyorum. Ondan uzak dur." Dedi ve gözlerime dikkatlice, uzun, uzun baktı. Ben de sinirlenip " Neden sen kim oluyorsun ki bana ne yapıp yapmayacağımı söyleyebileceğini sanıyorsun? " Diye sordum. Alexander' ın yüzüne kaşlarımı çatıp, sinsi bir gülüşle baktım. Alexander bana sinirle karşılık verip kavga çıkarmak istemediği için ellerini çekip, 1 adım geri çıktı ve bana ciddi ve umursamaz bir tavırla baktı. " Ben senin sözlünüm Catherine. Sana emir vermiyorum sadece uyarıyorum. Brendon iyi biri değil." dedi. Alexander ' ı daha fazla dinlemek istemediğimi, düşünmesini istediğim için hızla yanından geçip giderken "onu ben bilirim seni ilgilendirmez. " Dedim. Tam yanındayken sıkıca kolumu tuttu " Seni uyarıyorum..." Derken kolumu çekip içeri girdim.İçerde soylu insanlar Kralı yeni veliaht için tebrik etmeyi bekliyordu ancak kralın en yakın akrabası ben olduğum için ilk benim tebrik etmem gerekliydi. Salonda benden biraz uzakta telaşla beni arayan babam beni görüp hızlı ve küçük adımlarla insanların arasından sıyrılarak yanıma geldi. Koluma girip kızgın bir şekilde " Nerelerdeydin Catherine? Yarım saattir seni arıyorum. Herkes seni bekliyor. " Dedi ve beni tahtın yanına sürüklemeye başladı. "Balkonda biraz hava alıyordum. " Dedim. " Tamam. Önemli değil. Kralın yanına geldiğimizde ona bakmadan önce eğil ve selam ver. O senle konuşana kadar da onunla konuşma." Diye tembihledi. " Babacım ben bir Leydiyim bunları biliyorum. Bu yaşım da bana tekrar öğretmene gerek yok." Dedim. " Sonuçta yıllardır saraya gelmedin unutmuşsundur. " Dedi.
Tahtın önüne gelip eğildik. Kral kalkın anlamında elini yukarı doğru kaldırdı. Yavaşça kafamı yukarı kaldırıp yerden kalktım. Dayım öpmemiz için elini uzattı. Elini öptüm sonra Kraliçenin elini öptüm. Babam " Tebrik ederim Kralım.İzninizle veliahtımızı görebilir miyiz ? " Dedi.
" Tabi " dedi. Sonra bebeği görmek için beşiğe uzandım. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Aman tanrım! beşiğin içinde yatan bebek rüyamda gördüğüm bebekti. Sarı saçları, mavi gözleri, pamuk kirpikleri bembeyaz teni... Hepsi aynıydı. Bu ne demek oluyordu. Hayatımda hiç görmediğim bir bebeği rüyamda nasıl görmüş olabilirdim." Kralım, bu çok güzel bir bebek. Tanrı veliahtımıza uzun ömürler versin. " Diyip kralın huzurundan ayrıldık. Babam bu donuk halimi fark edip " Kızım birşey mi oldu? " Diye sordu endişeyle. " Yok, baba önemli birşey değil. "Dedim. " Tamam, öyle olsun." Dedi. " Baba ,bu arada Harriet nerde? Onu sabahtan beri görmedim." Dedim.
" Kendini kötü hissettiğini söyledi eve yolladım. Eve benim arabamla gideriz." Dedi. " Tamam ,baba. Peki ne olmuş Harriet ' a ? " diye sordum. Gerçekten merak etmiştim. " Miğdesi bulanıyormuş galiba." Dedi kararsız bir yüz ifadesiyle. " Baba Harriet' ı merak ettim. Onun yanında olmak istiyorum. İzninizle eve gitmek istiyorum." Dedim. " Peki, o zaman gidelim." Dedi. Saraydan çıktık.Arabada giderken babam yorgun ve dalgın olduğumu fark etmiş olmalı ki " Kızım, Alexander ' ı nasıl buldun? " Diye sordu. Alexander 'ı sevmemiştim. Hatta içten içe ona karşı kin bile besliyor olabilirdim ancak babama bunu söylemeye çekiniyordum. " Bilmiyorum. Onun tek görüşte nasıl biri olduğunu anlayamam. " Dedim camdan bakarken. " Nasıl bilmezsin? Adamla o kadar konuştun. Hiç olmazsa birşeyler anlaman gerekirdi." Dedi sesini yükselterek. " Bilmiyorum, baba. Ne diyebilirim ki?" Dedi umursamazca ,camdan bakmaya devam ederken." Evlenmeden önce tanıman için çok vaktin yok. En fazla 2-3 kez ve bir de düğünde görebileceksin. " Dedi. " Ne düğünü ben evlenmeyi kabul etmedim." Dedim. Şaşırmıştım . Ne evlenmesi?
" Bak kızım sana seçme hakkı vermemin nedeni bu evliliği kendi isteğinle yapman beni mutlu ederdi. Ama elinde sonun da evlenmek zorundasın. " Dedi. " Neden evlenmek zorundayım. Bana bir söz verdin baba. Evlenmek istemezsem evlenmeyecektim. " Dedim Sinirle." Ben Lord Reginald ile çoktan anlaşma yaptık. Evlenmek zorundasın. " Dedi. " Ne anlaşması?" Dedim şaşkınlıkla. Babam kelimeleri gevelemeye başladı. " Ya... Şey... "dedi.
Daha sert bir ses tonuyla" Baba ne andlaşmasın dan bahsediyorsun?" Dedim. " Harriet hamile. Eğer erkek bir evladım olursa Secretmountain ' i oğluma bırakmak zorunda kalıcam. Peki sana ne olucaktı? Ben öldükten sonra senin güvende olacağından emin olmam lazımdı." Dedi. En az benim kadar üzgün görünüyordu ve de telaşlı. Ne diyeceğimi bilmiyordum. " Ne ölmesi? " Dedim." Ben ölüyorum kızım. Ben heykelleşiyorum. "
Heykelleşmek dönemin en tehlikeli hastalıklarındandı. Heykelleşen insanların yavaş yavaş organları iflas eder ve elini, kolunu... Hareket ettiremez. Sonra da ölür. Babamı bu şekilde düşünemiyordum. Nasıl olur? Annemin ölümünden sonra babamın ölümüne nasıl katlanırdım?
Hiç birşey diyemedim. Öylece kalakaldım. Öylece babamın yüzüne bakıyordum. Aniden karşımda oturan babamın kucağına yapışıp ona sarıldım.
" Baba lütfen doğru olmadığını söyle, lütfen. " Diye ağlamaya başladım. Titriyordum. Aynı küçük bir kız çocuğu gibi davranıyordum.
Babam da benimle ağlamaya başladı. Saatler geçmişti. Ben babamın omzuna başımı koymuş uyuya kalmıştım. Gözlerimi açtığımda karşımda arabanın kapısında duran kaleye geldiğimize haber veren şoför vardı.
" Leydim, kaleye geldik." Dedi.
Yavaşca uyanıyordum.
" Teşekkürler." Dedim.
Sonra babama dönüp onu uyandırdım. Kalenin önünde bizi bekleyen çalışan kadın pardisümü aldı. İçeri girdim. İçerde babam sanki hiç birşey olmamış gibi
" İyi geceler." Dedi. Bende " iyi geceler baba." Diyip odama doğru ilerledim. Odama gittiğimde kedi halen yatağımın üzerinde uyukluyordu. Üzerimi değiştirip. Erkenden yatağa girdim. Tüm gece uyku tutmadı. Sadece yıkılan hayat düzenim ve hayallerimi düşünüp durdum. Babamın öleceğini. Babamın ölümünün ardından gelecek olan yalnızlığımı ve secretmountain ' in asıl varisinin doğacak olması gibi sinir bozucu ve kafa karıştırıcı olayları düşündüm.Not: Eğer bu hikayemi beğendiyseniz. Yeni yazdığım Angela kitabını da okumanızı öneririm.🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI TAHT
Ficción históricaKralın, yeğeni olan Leydi Catherine' nın beklenmedik şekilde bir evlilik yapmak zorunda bırakılarak yaşadıklarını ve bunca şeyden sonra bir kedi bulması ve bu kedi sayesinde gizemli geçmişini öğrenmesini anlatıyor. ...Hava epey soğuktu. Giydiğim k...