Aynadaki aksime bakıp derin bir nefes aldım. Gözlerimi sımsıkı kapatıp topuz yaptığım koyu kahve saçlarıma bordo beremi takıp düzelttim.
Göğsümdeki ismime baktım. Demir... Kıdemli Üsteğmen Atlas Demir! Yedi ay oldu be Demir. Koskoca yedi ay iki yüz on gün... gözlerimi kırpıştırıp çıktım odamdan. Albay Hüseyin Kaya'nın odasına ilerledim yüzümdeki donuk ifade ile. Kapıyı çaldım ve gel komutu gelince içeri girdim yüzümdeki aynı ifade ile.
"Kıdemli Üsteğmen Atlas Demir, Rize. Emir ve görüşlerinize hazırım Komutanım!" Hüseyin Albay sırıttı bir saniyeliğine ama hemen düzeltti ifadesini. "Rahat Üsteğmen." Rahata geçtim hemen. "Yarın timle birlikte ilk içtima ardından ilk toplantı yapılacak. İçtima kadar istirahattesin." Hazır ola geçip baş selamı verdim. "Emredersiniz Komutanım." Odasından çıktım.
Odamda üniformamın üstünü çıkarıp astım. Silahımı ve kasaturamı çekmeceye bıraktım. Beremi de komodinin üstüne bırakıp saçlarımın topuzunu açtım ve sıkıca ördüm. Telefonumu da bırakıp odadan çıktım.
Timlerin antrenman yaptığı karargah içindeki spor salonuna girdiğimde kimse yoktu. Derin bir nefes aldım ve kum torbasının önüne geçtim.
Uzmanlık alanım istihbarattı ama yakın muharebede üstüme tanımazdım. Tescilli bir şekilde... Her türlü savaş ve savunma sanatını biliyordum e psikopatlık da vardı ucundan ortaya Atlas Demir çıkmıştı işte.
Kapının sesini duymuştum ama dönmedim durmadım da. Gelen ya da gelenler umurumda değildi şahsen pek. Altı tane genç askerdi. Üstlerinde eşofman tişört vardı. Belli ki istirahattelerdi. Baş selamı verdiler aynı şekilde karşılık verip tornado tekme indirdim torbaya.
Konuşmalarını duyuyordum. "Gelecek Üsteğmen kimmiş Caner abi söyledi mi Fatih Yüzbaşı?" sarışın çocuk esmere doğru sormuştu. Isınıyorlardı. "Kıdemli Üsteğmen Atlas Demir Kenan." Siyah saçlı siyah gözlü adam sırıttı. "Desenize erkek erkeğe olacağız." İçimden aynen aynen derken yüzüm ifadesiz hareketlerim aynı keskinliğindeydi.
Bir süre daha konuşmalarını dinlerken kum torbası ile ilgilenmeye devem ettim. Konuları bir müddet Atlas Demir daha olduktan sonra time dönmüştü. Neden kuruldu hangi operasyonlara atanacağız falan filan...
Kulaklarımı onlardan çektim. Yeterdi dinlediğim. Kenarda duran süpürgeye ilerledim. Hızlıca ucundaki fırçayı söktüm ve geri minderlere döndüm. Timin diğer elamanları karşılıklı çalışıyordu. Pek umurumda değildi sonuçta hiçbiriyle ast üst ilişkisini geçmeyecek tuttuğum yasa yaş eklemeyecektim.
Sopayı hızla döndürmeye başladığımda gözlerim kapanmıştı. Hay canını yediğimin komutanı yapıyor yine şovunu... Hayri Abim... Bu kadın hayatımda gördüğüm en taşşaklı kişi lan... Kaya'm... Selim'im Sadık'ım Mete'm Çağdaş'ım...
Bu hatun var ya bu hatun hepinizi ayakta uyurken siker beee... Kuzgun'um... O değil de bu kadın halis mi? Buket'im... Aslan'ım Sezer'im Alihan'ım Bora'm...
Aklıma üşüşen anlarla hareketlerimi durdurup gözlerimi açtım. Nefes nefese kalmıştım. Timin geri kalan elemanları bana bakarken ben onlara göz ucu ile bile bakmadan elimdeki sopayı bir tur döndürüp ucunu geri taktım ve yerine koyup çıktım.
Odamda mesai bitene kadar takılmış mesai saati bitince sivil kıyafetlerimi giydim silahımı belime yerleştirip motorcu ceketimi giydim ve cüzdanımla telefonumu cebime yerleştirip önümü vurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT AĞACI
General Fiction"Işığım sönmüş benim dünya yansa aydınlanmaz dünyam." "Bilemezsin Demir. Geleceğe dair bir çok plan yapabilir bir çok öngörüde bulunabilirsin ancak..." işaret parmağı alnımı gösterdi. "Alnında yazan neyse onu yaşarsın." derin bir nefes aldım konuşma...