Bahar ile yemek yemiş karşılıklı çay içiyorduk. "Dudağına ne oldu senin?" sıkıntıyla nefes verdim. "Amaan boş ver be kızıl." Anlayışla başını salladı.
Dün gece yarısına kadar Bahar ile sohbet etmiştik. Şimdi de kahvaltı yapıp hazırlanmış evden çıkmıştık. "Al kullan dün bütün gün kendisiyleydim bir süre direksiyon başına geçmem ben." Güldüm bu haline ve anahtarı aldım.
Karargâha girmemize ramak kala Özlem Tekin Dağları Deldim şarkısını açmış ve sesi sona vermişti. Kahkaha attım. Bahar'ın askeri kimliğini nöbetçi subaya gösterdiğimde kapıyı açtı. Park yerine hızla girip tek hamlede park yaptığımda şarkı durmuştu ama Bahar avazı çıktığı kadar şarkıyı söylemeye devam ediyordu.
Otoparkta olan tüm tim arabadan inen bize bakarken Bahar hala bağırıyordu. "Of be yavrum kullandığın arabanın sağ koltuk prensesi olmayı özlemişim." Kafasına hafifçe vurdum gülerek. Yandan sırıttı. "Şşş bana bak yarın da artçın olayım diyorum." Gözlerimi güneş gözlüğümün ardından devirdim. "Günaydın beyler." Hepsi günaydın dedi. "Üsteğmen Bahar Sırdar memnun oldum arkadaşlar." Deyip bana döndü. "Ben bir albayın yanına gideyim bulurum seni." Başımı salladığımda en önden gitti koşar adım.
Hangardaydık. Fatih hariç herkes buradaydı. Çay içip beylerin aldığı poğaça böreklerden yiyorduk. Hangarın kapısı açıldı ve ceylan gibi sekerek Bahar ve ardından Fatih girdi. "İki deli bir araya gelmemeliydik belki de bu kadar sevmemeliydik." Aynı timdeydik onu anlamıştım. Yumruklarımızı tokuşturduk. "Alpay Üsteğmen'in tayini çıkmış Ankara'da kalacakmış." Koluma atılan yumrukla Bahar'a döndüm. "Siz aynı timdeydiniz ve o sağ salim Ankara'ya mı gitti?" başımla onayladım onu.
"Hassiktir lan oradan en az birkaç hasarı vardır." Yandan bir bakış attım ona. "Sen ciddisin? Tarihe geçmeli bu olay. Şok şok şok! Atlas Demir Alpay Saruhan'ı hasarsız göndermiş." Tam olarak Bahar'a döndüm. "Sen buraya benim damarıma basmaya mı geldin git tim arkadaşlarınla tanış kızıl şeytan." Yanağımdan makas aldı. "Ben Bahar arkadaşlar muharebe uzmanıyım. Bu donukla anlaşıyorsanız benimle hayli hayli anlaşırsınız." Gözlerimi devirdim. Fatih ile tanışmış olmalılar ki tek tek herkesle tanıştı.
"Bahar komutanım?" Bahar Aydın'a döndü. "Sivildeyken ve biz bizeyken Bahar yeterli abla da diyebilirsin." Faruk gülümsedi. "Bahar abla senin gözlerin ne renk?" İntikam ateşiyle yanan ben sırıttım. "Bokumun yeşili." Deyip ayağa fırladım. "Lan gel buraya o sopalarını giydireceğim sana buraya gel." Hangardan çıkıp koşmaya başladım. O da peşimden geliyordu.
Tüm tim peşimizden gülerek gelirken o kovalıyor ben kaçıyordum. "Lan Rize'nin magandası buraya gel acıtmayacağım(!)" tüm tim kahkahalarla gülerken ben kaçmaya devam ediyordum. Bahar'ın gözleri garip bir yeşildi kolay kolay yeşil olduğu anlaşılmıyordu. Bende bunu fırsata çeviriyordum. "Gel ulan buraya kıçımın kenarı!"
En sonunda üstüme atlayıp beni yere devirdiğinde gülmekten karnıma ağrılar girmişti. "Ne renk lan benim gözlerim?" sırıttım. "Vallahi boğarım seni." Pes edercesine iki elimi havaya kaldırdım. Üstümden kalktı. Uzattığı elini tutup kalktım.
Hangara giderken harekât merkezinden çağrılmıştık. Hızla harekât merkezine girip yerlerimizi aldık. Albay girdiğinde ayağa kalktık. "Rahat Zehir." Yerlerimize oturduk. "Meskûn Mahal operasyonu olacak. Şemdinli'de bir mahallede provokasyonlar başlamış durumda terör destekli. PÖH ile ortak çalışacaksınız. Hazırlanıp PÖH binasına gideceksiniz." Ayağa kalktığında bizde kalktık ve selam durduk.
(Bir Saat Sonra)
Üstümüzde siyah pantolonlar siyah tişörtler vardı. Bahar kızıl saçlarını sımsıkı örmüştü. Bende sıkıca bağlamıştım. Beylikler ve kasaturalar bacaklarımızda siyah yelekler üstümüzdeydi. PÖH başkomiser Fatih ile konuşurken diğerleri hazırlık yapıyordu. Ben ve Bahar'da haritaya bakıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT AĞACI
General Fiction"Işığım sönmüş benim dünya yansa aydınlanmaz dünyam." "Bilemezsin Demir. Geleceğe dair bir çok plan yapabilir bir çok öngörüde bulunabilirsin ancak..." işaret parmağı alnımı gösterdi. "Alnında yazan neyse onu yaşarsın." derin bir nefes aldım konuşma...