🫐4🫐

136 23 9
                                    

Hayatımda her zaman sorunlarıma çözüm bulmayı başarmıştım. Başıma bir şey geldiğinde ben bunun altından nasıl kalkarım diye sorgular, düşünürdüm. Kendi doğrularım çerçevesinde de çözüm bulurdum.

İşte tam şu anda yaptığım da buydu. Düşünmek.

Regulus, dün akşamdan beri ortalıkta gözükmüyordu ve ben bundan korkmaya başlamıştım. Normal şartlarda çoktan önüme çıkması gerekirdi. Onun peşine takılmamdan önce de karşılardık sürekli. Ama şimdi, sanki yer yarılmış içine girmişti.

Dün akşam olanlardan dolayı vicdan azabı duymamaya çalışıyordum. Evet, bunu hak etmişti. Evet, o tozlar ona sadece zarar veriyordu. Fakat bana vicdan yaptıran şeyler bunlar değildi. Onun gözlerindeki kırmızılıktı. Onu dağılmış halde görmekti.

Muhtemelen depodaydı. Eğer etrafta yoksa kesin orada olurdu çünkü.

Derslerim bittikten sonra yanına gidebilirdim. Sirius'un anında yanımda belirmesi adımları aksatmıştı. Gerçekten abi kardeş pat diye belirmekten zevk alıyorlardı buna karar vermiştim.

"Dostum, bu dersler neden bitmiyor?"

Sirius derslere girmekten sıkılıyordu. Ben de pek farklı değildim. "Keşke bizde de Remus'un sabrından olsa." dediğimde yüzündeki ifadenin değişimine tanık olmuştum. Bunların arasında ne vardı da birbirlerinin adını duyunca hayalet görmüşe dönüyorlardı?

Üzerindeki bakışlarımı fark ettiğinde yüzündeki o ifadeyi değiştirdi. Her şey normalmiş gibi davranmaya devam etti. Elindeki elmayı ısırdı.

"Regulus ile nasıl gidiyor?"

Bu sefer hayalet görmüşe dönen ben olmamak için ifademi sabit tutmaya çalıştım. Bana Regulus'u sorması gerilmeme sebep olmuştu.

"Regulus aynı. En azından şimdilik." diyerek göz kırptım. Başını salladı. Onun Regulus'u merak ettiğini biliyordum. Onu özlüyordu. Eski kardeşini özlüyordu. Regulus, üniversiteye başlamadan önce böyle değildi ama başladığından beri aksi, kontrol edilemez bir hale gelmişti. Lisede olduğundan daha ergendi gerçekten.

Sirius'un bende yeri çok ayrıydı. Ona kardeşini geri verecektim, aralarını düzeltecektim. Tabi ondan önce Regulus'u düzeltmem gerekiyordu. Onu düzeltmem gereken bozuk bir şey olarak görmüyordum. Bu iğrenç bir düşünceydi neticede.

Sadece değiştirebileceğimi, eski benliğine geri döndürebileceğimi düşünüyordum. Regulus, bu değildi. Onu çocukluğundan bu yana tanıyordum ve o bu değildi. Aksiydi, fevriydi ama bunları hiçbir zaman birilerini kırmak için kullanmazdı. Kendine bu kadar zarar vermezdi.

Son zamanlarda bir şeyler olmuştu emindim. Bunu bulmalıydım. Regulus'u mahveden şeyi bulmalıydım. Belki de o zaman ona tamamen yardım edebilirdim. Onu anlayabilirdim. Onun için uğraşabilirdim.

Sirius ile ortak derslerimize girip bugünlük öğrencilik görevlerimizi halletmiştik. Ne kadar çalışkandık öyle. Kendimizi zorluyorduk derslere girmek için. Bazı derslere gerçekten girmemiz gerekiyordu. Asabilecek gibi olduklarımızı yine asmaya çalışıyorduk.

Sirius'un annesinin baskısından dolayı bu sene pek rahat değildik ama hallediyorduk. Mezuniyet yaklaştıkça annesi pençelerini iyice çıkarmaya başlamıştı. Sirius, bunaldığını belli etmemek için gerçekten uğraşıyordu. Stresini azaltmak adına elimden geleni yapıyordum ben de karşılık olarak.

Sigara içmek istemişti. Ancak sonrasında ceketinin cebinde baktığında sigarasını odada unuttuğunu anlamıştı. Ağzının içinde birkaç küfür mırıldandı.

Bende var mı diye bakıyordum ama bende de yoktu. En son aldığım paket bitmişti. Sirius'un aksine ben daha az içsem de ikimiz de içiyorduk yalan yok.

i can fix him, jegulusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin