🫐18🫐

120 14 24
                                    

Nefes nefese kalmış bir şekilde Peter dangalağının gönderdiği konuma doğru koştum. Lily'i bırakmaktan dolayı çok büyük utanç duysam da şu an Regulus'un canı gibi bir konu vardı ortada.

Attığı konum beni yine civarda bulunan bir depoya getirdi. Ama bu depo bizim depomuz gibi değildi. Bomboştu, ıssızdı ve ürkütücüydü.

Kısacası tam adam öldürmelik bir yerdi. Peter'ı öldürme fikri gözüme daha da makul gelmişti bu farkındalıktan sonra.

İçeriye girdiğimde Peter'ın arkası dönüktü ve önündeki sandalyede Regulus elleri bağlanmış oturuyordu. Dudağı patlamıştı. Çenesine doğru kan akmıştı ve evet alnında da çizikler vardı.

Bütün yaralarını öpmek, onu iyileştirmek, onun ilacı olmak istedim.

Onu böyle görmek beni paramparça etmişti. Ve bunu söylemenin sırası kesinlikle değildi ama bu haliyle bile o kadar güzel görünüyordu ki. Siktir.

''Bak Regulus, erkek arkadaşın gelmiş. Bu halinle bile onun sikini kaldırabiliyorsun.'' diye güldü Peter. Ben Regulus'u izlerken beni fark etmişti. 

Midemi bulandırıyordu. Bir fare kadar iğrençti.

''Hayırdır Peter? Regulus'u çok mu özledin?''

''Tahmin edemezsin. O günden beri Regulus'u önümde diz çökerken hayal ediyorum. Önümde can çekişmesini izlemek benim için en büyük zevk olacak.''

Bakışlarım Regulus'a kaydı. Yüzündeki kan ile bana baktı aynı anda. Gözlerim onun gözlerine kitlendiğinde üzerime büyük bir hüzün çöktü.

Bu depodan onunla beraber çıkacaktım. Kimse onu benden alamazdı. Kimsenin özellikle de Peter'ın gücü buna yetmezdi.

''Ben senin can çekişmeni izleyeceğim Peter. Fazla hayal kurma.'' dedim Peter'a gözlerimi Regulus'tan çekmeden.

"Tek başına bunu nasıl yapacaksın?" diye sordu. Burada yalnız olmadığını ima ediyordu ama imasını götüne sokabilirdi.

Gerekirse komalık olana kadar direnirdim ama Regulus'u ona bırakmazdım.

"Keşke sen de cesaret gösterseydin de tek başına gelseydin. Sözde adam öldüreceksin ama götün bunu tek yapmaya yemiyor."

Regulus bu dediğime sırıttı. Dünya bir anda aydınlandı.

Peter ise bana 'öyle mi' bakışı attı ve bir saniye sonra karnıma geçirilen dirsek ile sendeledim.

Peter'ın güvendiği diğer lavuklar. Gelsinlerdi bakalım. Ne kadar gelebiliyorlardı.

Kendimi savunacakken bir diğeri yüzüme geçirdi. Hay sikeyim.

Buraya tek başıma gelmiş, kimseyi de bilgilendirmemiştim çünkü o an düşündüğüm şey bu değildi.

Sadece Lily'e, Regulus ile ilgili acil gitmem gereken bir olay olduğunu söylemiştim.

Kendimi direkt dışarıda koşarken bulmuştum zaten. Düşündüğüm tek şey Regulus'tu.

Yerdeyken ve üzerime üç kişi çullanmışken ona baktım iki saniyeliğine.

Endişeli görünüyordu.

Ellerini çözmek için uğraşıyordu ama beceremiyordu. Çok sıkı bağlamıştı şerefsiz.

Peter ceketini çıkartıp yere attı. Bir şeyin yere çarpma sesi yankılandı. Eğer cekete ulaşabilirsem...işte o zaman Regulus'u serbest bırakma ihtimalim olabilirdi.

Ağzım bir kilo demir tadıyla dolmuştu. Üç kişi birden üstünüze abanınca böyle oluyordu.

"James, şuna bir baksana." dedi Peter. Adamları önümden çekildi. Peter, Regulus'un suratına yumruk attı.

i can fix him, jegulusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin