🫐15🫐

99 14 28
                                    

"Senin pek moralin yok. Hayırdır?" dedi Sirius. Elini omzuma atmış bir saattir konuşuyordu.

Remus ile olan ilişkisinden bahsediyordu ama o kadar orada değildim, o kadar dinleyemiyordum ki onu.

O da bunu fark etmişti ve dayanamayıp sormuştu. "Uykumu alamadım." diyerek kestirip atmaya çalıştım.

"Kanka moralin bozuk basbaya. Uyku sersemliği olsa anlardım herhalde."

Derin bir nefes verdim. Sirius'un benimle ilgili olması güzeldi ama bazen gerçekten de can sıkıcı oluyordu çünkü düşüncelerimden ben bile emin değildim ve onlarla başbaşa kalmam gerekiyordu.

Ama korkuyordum. Düşünmekten, haksız olduğumu fark edip vicdan azabı çekmekten korkuyordum. O yüzden düşüncelerimi itip duruyordum. Gerçi ne kadar itsem de tam anlamıyla kaçamıyordum.

Sirius aydınlanmışcasına kaşlarını kaldırdı. "Regulus ile mi kavga ettiniz? Sinirlerini mi bozdu senin? Yoksa tam tersi mi?" tam tersiydi fakat bunu ona söylemeyecektim.

"Her zamanki hallerimiz çok farklı değil."

3 hafta olmuştu en başından beri. 1 ay olmasına 1 hafta kalmıştı ve biz şimdiden paramparça olmuştuk.

Benim yüzümdendi. O an sinir anında Regulus'u kendimden uzaklaştırmak için söylemiştim ama yüzündeki o ifadeyi gördüğümde, ne kadar kırıldığını gördüğümde keşke dilim kopsaydı da söylemeseydim diye düşünmüştüm.

Kalbini kırmıştım. Duygusuz olduğunu düşünsem de kalbini kırmıştım.

O kırgınlığı dibine kadar hissetmiştim. Gözünden akan yaş sanki bir sağanak yağmurun altındaymışım da kaçacak yer bulamamışım gibi çaresiz bırakmıştı beni.

Öylece kalmıştım. Öylece kalmıştı. Öylece kalmıştık.

"Yorulduysan onunla uğraşmak zorunda değilsin. En başından beri söylüyorum." dedi Sirius. Eline bir sigara alıp yakarken bana da ister miyim diye bir bakış attı.

Gözümü kırparak olur dedim. Cebindeki paketi bana uzattı, içinden bir tane alıp yaktım ve ona geri verdim.

Dediği şeye gelirsem ne diyeceğimi bilememiştim. Regulus'un yakasını bırakmak istemiyordum ama bunu çoktan yapmıştım.

O ağzımdan çıkanlardan sonra zaten artık biz diye bir şey kalmamıştı.

Onu yanımda istiyordum ama yanımda olduğunda midemi altüst edecek şekilde heyecanlanmak istemiyordum.

Beni etkisi altına almasını istemiyordum. Kendimden geçmeme sebep olmasını istemiyordum.

Sadece Sirius'un kardeşi olarak kalmasını istiyordum. Fazlası olmasını, bana kendimi sürekli biz neyiz diye sorgutlamasını istemiyordum.

Kendimi sürekli onun dudaklarına bakarken bulmak istemiyordum. Nefeslerimin hızlanmasını istemiyordum.

Sirius'a cevap vermemeyi tercih ettim, o da zorlamadı daha fazla. Sigaramızı bitirene kadar aynı yerde dikildik.

"Remus bekliyor. Onun yanına kütüphaneye gideceğim."

Kaşlarımı kaldırdım. Sirius kütüphaneye mi gidiyordu? Aşk gerçekten insana böyle şeyler mi yaptırıyordu?

"Vay be. Sen ve kütüphane?"

Sırıtıp gözünü kırptı. "Beycilik kazanacak kanka. Ben bunu anladım. Son zamanlarda çok mutluyum. Dünya varmış."

Sirius'un Remus ile sevgili olmasından daha çok şaşırdığım bir şey varsa o da bu aşırı mutlu halleriydi.

Remus'un onu bu kadar mutlu ediyor olması çok beklemediğim bir şeydi. Yani arkadaş olarak da anlaşıyorlardı ama sevgili olmak daha farklıydı.

i can fix him, jegulusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin