🫐17🫐

121 15 23
                                    

Ben sanırım Lily'e çıkma teklifi edecektim.

Onunla tanışalı öyle uzun bir zaman olmamıştı ama doğrusunun bu olduğuna dair şüphem yoktu.

Sabah uyandığımda ilk işi başımın ağrısından dolayı kısık sesli bir küfür etmiş, sonrasında da yüzümü yıkayıp bir bardak soğuk su içmiştim.

Adeta mideme oturmuştu ama umursamadım. Gözlerim dizimdeki yara bandına kaydı.

Yavaşça yatağıma oturdum elim bilinçsizce dizime gitti. Hipnoz olmuş gibiydim.

Yutkunmakta zorlandım. Dudaklarım beklemediğim şekilde sinirle büzüldü.

Ben, kabul etmek istemesem de onu özlemiştim.

Dün gece yanımda olduğunda, benimle ilgilendiğinde kendimi tutabildiğim için oldukça şaşkındım.

Ona karşı nasıl dayanabilmiştim bilmiyorum. Zorunda olduğum içindi herhalde.

Ona gitsem de beni kabul etmeyeceğini bildiğim için harekete geçememiştim.

Bu saatten sonra onu tekrar kazanmak çok zordu. İmkansıza yakındı.

Eski halimizi mahvettiğim için kendimden nefret ediyordum ama biz bu kadar yakın olmamalıydık.

Fiziksel değil duygusal anlamda da yakın olmamalıydık. Ki bana kalırsa duygusal kısmı sadece benim kafada kurmamdan kaynaklanıyordu.

Regulus, duygusal bir şekilde bana bakmazdı sonuçta. Aklını o kadar kaçırmış olma ihtimali yoktu.

Bu ikimize de iyi gelmeyecekti. Tamam belki şu anda da iyi değildik ama bu geçiciydi.

Bir şeyler derinleşmeden aramızdaki ilişkiyi ya da her neyse onu kesersem ileride daha büyük bir üzüntüden kurtulabilirdik.

Ben Regulus'a istediğini veremezdim. O kişi ben değildim. Ben olamazdım.

Benim sevgim, ilgim Lily'e doğru yol almalıydı. Ben de bunun için uğraşacak, onu kazanacaktım.

Elimin dizimde bir süre daha oyalanmasına izin verdim. Sanki dizime her baktığımda onun nefesini boynumda hissediyordum. Sanki şu an bu odada benim yanımdaydı.

Bu halime gülüp "Saçmalama James." diye mırıldandım. Elimi dizimden çektim.

Telefonu alıp gelen bildirimlere baktım. Remus aramıştı 2 kez. Ona geri döndüm.

Nasıl olduğumu, odama ne halde vardığımı sordu. Ona bir şekilde kendimi odaya attığımı söyledim. Regulus'u hiç karıştırmamıştım çünkü dünden sonra Remus'a Regulus'tan bahsetmek istediğimi sanmıyordum.

Ne kadar az adını geçirirsem o kadar çabuk geçerdi. Geçer, giderdi. Ben de bunu istiyordum.

Lily'i arayacağımı söyleyip telefonu kapattım. Lily benimle akşamüstü buluşabileceğini söyledi.

İyi. Bu iyiydi.

Güzel bir yemeğe gidebilirdik beraber. Onunla anlaştıktan sonra "Öpüyorum." diyerek kapattım.

Akşam için hazırlanmam gerekiyordu ama hazırlanmak istemiyordum aslında.

Onun yanında olmak istiyordum. O dediğim de Lily değildi, Regulus'tu.

En azından bunu kendime itiraf edebiliyordum artık. Hiç değilse buna cesaretim vardı.

O aptal depoyu da onu da istiyordum. Deliler gibi istiyordum. O zamanlarımızı geri istiyordum.

Acaba depoya gitsem onu orada bulabilir miydim? Orada olur muydu?

"Yapma James." diye mırıldandım. "Yapma işte. Gitme ona. Uzak dur."

i can fix him, jegulusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin