11.04.2024
herkese tekrardan yeni bir bölümle merhabalar arkadaşlar artık hikayeleri geçtik. bunların hayatlarını yazamayacağım. merak etmeyim bu karakterlerinde bir olayı olacak.
Bu arada karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz. ben daha öbür karakterlerin fotoğraflarını belirleyemedim bana beğendiğiniz fotolar varsa atabilirsiniz
oy ve yorum atmayı unutmayın bölümler geç geliyor çünkü okunması yok çok takan yok ama yine de sınır koyacağım oy ve yorum atmayı unutmayın.
sınır:100 oy 150 yorum olsun
iyi okumalar
bana gelen kağıdı hatırlıyor musunuz? şu garip satranç oyununu durun ben hatırlatayım.
merhaba seçilmiş kişi kendini şanslı seçmen lazım. Bu büyük ödül için seni ve diğer on beş kişiyi seçtik. Bu bir satranç yarışması olacak. Orada tek yapmanız gereken elenmemek bunu yapmanız içinde rakiplerinizi elemek. bir satranç tahtasında olacak. bundan tek bir kişiye haber vermemeniz gerekiyor çünkü sadece 16 kişiyi seçtik. o yüzden söylediklerinize dikkat etmeniz lazım. Tek bir kişiye bile söylerseniz elenirsiniz.
Adres: çiçek mahallesi gül sokak 7. numara
Tarih:**.03.2024
saat: ***
~ Checkmate ~
checkmate İngilizce bir kelimeydi. ŞAH-MAT bu ne anlama geliyordu biliyordum ama biraz saçma değil miydi? bir insan neden böyle bir şey koysun ki takma adını yada gerçek ismini, biraz çılgıncaydı.
Ama bunun bir önemi yoktu. Şuan nerede olduğumun önemi vardı. Burayı bulana kadar canım çıkmıştı ama sonunda gelmiştim.
devasa kapıların önüne gelip şöhretli kapılara baktım önce, sonra buraya neden geldiğimi sorguladım. Babam, belki buradaki ödülü kazanıp kendime yeni bir hayat kurabilirdim. Hem satranç' tada iyiydim.
Otomatik olarak kapılar açıldı. İçeriye girdiğimde benimle beraber 16 kişiyi daha görmüştüm. Hepsi gözünü benim üstümde gezdirdiler. Arkadan bir oğlan
"evet 16.mızda geldiğine göre oyun başlayabilir" dedi. Son iki kelimesini bağırarak söylemişti. Bir anda megafondan bir ses önce tek tek isimlerimizi saydı.
"Parla Kaya, Aslı Yıldırım, Tuana Akıllı ,Ekim Soner, Damla Doğan, Özge Taşçı ,Mert Yılmaz, Berk Tunç, Kağan Arslan, Ecrin Kızıl, Onur Çelik, Ayla Çakır, Oğuz Ak, Bulut yıldız, Berat Uzun, Rüzgar Kaya" dedi. Megafondaki sesten memnun bir ses geldi. Boğazını temizleyip
konuşmaya başladı. "Merhaba bayanlar baylar hepiniz hoş geldiniz bugün burada çok eğleneceğiz" yanımda duran Mert'in
sesini duydum. "Bu ne saçmalık"
"hemen kurallara geçelim o zaman belli ki çok heyecanlısınız satranç gibi ama bizim özel
kurallarımız var rakipleriniz sizi satranç tahtasında tek tek eleyecek yada siz eleyeceksiniz. Kazanırsanız buradan kurtulabilirsiniz" dedi. Megafondaki ses
"bu ne saçmalık ben eve gidiyorum" Dedi. Kapıya yürürken birden devasa kapılar üstüne kapandı.
"Unutma Ayla ve öbürküleri kameralardan izleniyorsunuz oyun bitene kadar çıkmak yok yoksa 1 milyon ödülü puff gider " megafon kulakları çınlatacak bir kahkaha sesiyle kapandı
"en fazla rakiplerimizi satrançta yenmemiz lazım." yani en fazla ne olabilir ki?
düşüncelerimin arasından çıkmama sebep olan Tuana' nın çığlık sesi oldu. Hepimiz o tarafa baktığında havalandırmadan yeşil bir gaz geldiğini gördük. Yanımdaki Özge yavaş yavaş kendinden geçtiğinde
bizde telaşlanmaya başlamıştık. Herkes teker teker kendinden geçmeye başladığında Aslı'yla ben tek kalmıştık. En sonunda bende karanlığa mahkum olmuştum.
Uyandığımızda üstümüzde beyaz tişört' ler vardı. ne olduğunu anlayamadan megafondan bir ses geldi. "Oyun başlasın" karşımızda ki insanlara bakarsanız aslında bir katile benzetilebilirdi. Öndeki bir siyak giyen iki adım bize geldi.
Ben anlamaya başladığımda konuşmaya başladım. "ben anladım galiba biz bir satranç oyunundayız" arkamdaki Ayla konuştu. "Gerçekten mi? ben tabudayız zannediyordum." dedi. Ona göz devirip konuşmaya devam ettim. " ön sıra piyon Mert sen kalesin. Aslı sen atsın. Ekim sen fil, Damla şah, Berk vezir, Ben fil, Onur at, Kağan ise kale karşı takımdakilerde öyle kağıttaki yazıyı hatırlayın.
Onur yeni jeton düşmüş gibi konuşmaya başladı. " evet sadece eleyeceğiz bu kadar burada ki herkes güzel oynuyor. Yoksa kim gelsin dimi?" sesi sorgulayıcı gelmişti.
Piyonlardaki Tuana konuşmaya başladı. "Siz kağıtla geldiniz evet ama biz piyonların hepsi zorla geldik ben satranç oynamayı falan sevmiyorum."
Hepsi onaylayan bir ses çıkarttığında çok vakit kaybettiğimizi hatırladım. "Tamam sevmek zorunda değilsiniz. Ama şimdi oynamak zorundasınız." Parmağımı Rüzgara doğru çevirdim.
"Sen" sonunda oyun başlamıştı. Tam sevinmiştik ki bir piyon Özge'yi öldürüp onun karesine geçmişti. Etkisinde kalırken Bulut Özge'nin yerde yatan cesedini görünce iki bacağının üstüne çöktü.
🔆🔆🔆
"Öldür onu!" elimdeki silaha bakıp duruyordum. Önümdeki adamı öldürürsem oyun bitiyordu. Bir sürü kişi ölmüştü. Özge, Berat onların kardeşleri anneleri belki de çocukları vardı.
Belki bu adamında kardeşi, Abisi, Ablası bir ailesi vardı. Öldürürsem nasıl yaz tutarlardı ki? oğullarıyla, kardeşleriyle vedalaşamadan ölebilirdi. Belki mezarı bile olmazdı. Kağan elimden silahı alıp önümdeki adamı öldürdü.
oyun bitmişti kazanmıştık. Birden megafon açıldı. "oyun bitti sanıyorsanız çok büzük bir hata ediyorsunuz. Oyun daha yeni başlıyor
_______BÖLÜM SONU_______
merhabalar bölümü beğendiniz mi arkadaşlar ? birde bu ölen kişilerin resimlerini vereyim mi yoksa gerek yok mu?
Arkadaşlar lütfen hayalet okuyucu olmayın. bu arada bayramın 2. günü ama yinede bayramınız kutlu olsun
oy ve yorum atmayı unutmayın
seviliyorsunuz <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM SATRANCI /ARA VERİLDİ/
AcciónBaşlama Tarihi: 16.03.2024 birbirinden değişik hayatları olan bir gurup genç satranç oyununa çağırılır. Fakat bu bekledikleri gibi bir satranç oyunu değildir. Her etapta on altı kişiyi ve diğer on altı kişiyi değişik satranç oyunları bekler. Peki...