10

102 37 53
                                    

Minho, tüm dikkatini yola vermiş, iki eliyle direksiyonu tutarak araba kullanan Jisung'a bakıp "sıkıldım" diyerek sızlandı.

"Kusura bakmayın efendim, ne yapayım sizin için parti mi vereyim?"

"Sürücü olmayı seviyorum. Dikkatin ben de olmadığında yolculuk hiç eğlenceli olmuyor."

"Arabayı çarpmadan önce çeneni kapat." Jisung iyice kızarmıştı, şu an sadece yola odaklanmaya çalışıyordu.

"Arabam mı ah hayır lütfen elizabeth ile aramda duygusal bir bağ var, ona bir şey olmasına dayanamam."

"Elizabeth mi gerçekten arabanın bir ismi mi var? Şu an sana bakamıyorum ama şaka yaptığını umut etmek istiyorum."

"Tabiki de arabamın ismi var." Minho içini çekti. "Ayrıca kocana karşı çok kabasın, arabamla dalga geçiyorsun."

"Oyh özür dilerim bebeğim ve kocamın bebeği." Jisung onu alaycı bir şekilde cevaplayıp ve elini Minho'nun uyluğuna koydu.

"hımm...burası ne kadar sıcak? İzin ver pencereyi indireyim." Şimdi kızaran kişi Minho'ydu. Jisung, onun pembeleşen yanaklarına bakıp,güldü. Böyle bir atağı o da kendisinden beklemiyordu ama hep yanakları kızaran taraf olmak bazen böyle arsız Jisung'u ortaya çıkarıyordu.

"Aç mısın? Ben çok  açım, yemek için durabilir miyiz?"

Jisung, Minho'nun konuyu değiştirme çabasına gülüp, uyum sağlamıştı. "Tamam, kocam nerede yemek istiyor?"

"En yakın yerde duralım ve sokak yemeği yiyelim."

"Tamam, kulağa hoş geliyor."

Minho hala uyluğunda olan ele bakarak titrek bir nefes aldı. "Yoldan çıkmamızı istemiyorsan, direksiyonu iki elinle kavra Han Jisung!"

"Nasıl bir yoldan çıkma bu?" Jisung sırıttı ve elini Minho'nun uyluğunun iç kısmına doğru hareket ettirdi.

Minho, Jisung'un elini yakalayıp parmaklarını birbirine kenetlerken gergin bir bir şekilde gülümsedi. "Ana yoldan bahsediyorum, çok fesat bir zihnin var."

"Bugün ilgi istediğini sanıyordum."

Minho el ele tutuştukları elini kaldırıp, "Bu yeterli bir ilgi değil mi? Sanırım bugün azgın hissediyorsun."

"Seni kahrolası-" Jisung'un sözü telefonunun çalmasıyla kesildi. isteksizce Minho'nun elini bırakıp telefonuna cevap verdi. "Ne felix?"

"Kimin aradığına baktın mı?"

"Hayır, arabayı sürüyorum, naber Dami?"

"Annem bugün seni sordu... eve dönmeni öneririm."

"Ona ne söyledin?"

"Ona senin Felix'lerde kaldığını, Felix'le birlikte ders çalıştığınızı söyledim."

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim oppa ama eve dönme zamanı geldi. Burada yapılacak bir sürü sinir bozucu iş var. Ayrıca yakalanırsan olacaklardan korkuyorum. Eğer seni yakalayıp benim bildiğimi öğrenirlerse ne olacağını biliyorsun."

"Biz de yola çıkmıştık, yakında evde olurum."

"Dikkatli gelin Oppa. Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum." Jisung telefonu kapatırken kardeşinin artığı öpücüğe gülümsedi.

"Pekela geri dönmemiz artık zorunlu hale geldi, ah lanet olsun."

Jisung bir restoranın otoparkına girerken iç çekip, "maalesef öyle, adresini navigasyona yaz, senin evine gideriz. Oradan ben kendi evime geçerim." dedi

YouthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin