24

77 20 86
                                    

Dami'nin velayeti için açılan dava devam ederken Minho'nın büyükannesinin durumu ağırlaşmıştı. Minho'nun ailesinin hem dava hem de büyükanneyle yoğun bir şekilde ilgilenmeleri Jisung'u düşündürüyordu.

"Yine nereye daldın?"

"Annen ve babanın büyükanne ilgilenmeleri gereken dönemde bir de biz çıktık. Bu durum beni düşündürüyor. Daha sonra bizim yüzümüzden büyükanneyle yeterince ilgilenemediklerini düşünmelerini istemiyorum."

"Nerde benim umursamaz, kafasına estiği gibi davranan kocam."

"Min ciddiyim."

"Ji ben de oldukça ciddiyim." Minho uzandığı yataktan kalkıp masada oturan Jisung'un yanına geldi. Diğer sandalyeye oturup Jisung'un sandalyesini çekti ve ellerini tuttu.

"Şimdi beni dikkatle dinle. Biz büyükannemin hastalığının iyice arttığını uzun zamandır biliyoruz. Hatta ne demiştim sana onun için Seul'den buraya geldim. Birçok şeyi zamanın bizim için iyice azaldığını bilerek yapıyoruz. Annem ve babam yoğun iş tempolarında şirketi bu yüzden bırakıp geldiler. Biz büyükanneme zaten bir süredir veda ediyoruz."

Minho dudaklarını büzüp onu dinleyen sevgilisine iç çekip konuşmaya devam etti. "Dami konusuna gelirsek, elimizde imkanlarımız olduğu halde sizi orada bırakmış olsaydık ailem asıl o zaman pişmanlık yaşardı. Büyükannem ile yeterince ilgileniyorlar. Ama böyle bir zaman diliminde iki gencin hayatını kurtacak olmamız inan çok kıymetli. Büyükannemin bilinci yerinde olsa o da aynı şeyi yapmamızı isterdi. Bu yüzden lütfen bu konuyu düşünme ve üzülme. Ailem her şeyin yolunda gitmesini ve sizin mutlu olmanızı istiyor. Seni benim kocam olarak almış olsakta Dami kız çocuğu kontenjanından aileye giriyor. Sana bir sır vereyim mi?"

Jisung hızlı hızlı kafasını sallayınca Minho onun bu tatlı tepkisine gülümsedi. "Bizimkiler her zaman bir kız çocukları olsun istemişlerdi."

"Yani seninde pabucun dama atılacak."

"Atılsın hiç umrumda değil. Sen yanımda olduktan sonra hiçbir şey umrumda değil."

"Hala hayal gibi geliyor. Bir gece yarısı terk edilmiş bir parkta tanıştığım bir adama bu denli aşık olacağımı söyleseler çok gülerdim."

Minho nazik bir şekildeki Jisung'u kendine doğru çekip ayaklanmasını sağlamıştı. Oturduğu sandalyeye iyice yaslanıp onu kucağına çekti. Minho'nun kalın uyluklarına oturan Jisung anında kollarını Minho'nun boynuna doladı. Minho da o çok sevdiği ince beli kaslı kollarıyla sardı.

İki genç aşkla gülümseyerek birbirine bakarken yüzlerindeki bu gülümseme yavaş yavaş kayboldu. Yerini çok daha tutkulu bakışlara, arzu dolu bir yüz ifadesine bırakmıştı. Birbirine kenetlenmiş bakarken yavaş yavaş birbirlerine yaklaştıklarının farkında bile değillerdi. Jisung Minho'nun gözlerinde kaybolmuştu. Onun sıcak nefesini hissettiği an bu denli yaklaştıklarını fark etmişti. O yumuşak dudaklar sadece birkaç santim ilerisindeydi.

Minho Jisung'un yörüngesini değiştiren bakışlarının dudaklarına kaydığını fark ettiği an, çapkın bir gülümsemeyle burnunu Jisung'un burnuna sürttü. Daha sonra dudaklarını sürterek yeniden gülümsedi. O da karşısındaki bal dudakları çok arzuluyordu fakat küçük olanın bakışları o an çok hoşuna gitmişti. Şu an biraz daha bu bakışların tadını çıkarabilirdi.

Jisung'un sızlanmaya başlaması ile Minho Jisung'un alt dudağını dudakları arasına alıp şeker gibi emdi. Minho'nun yaptığı şeye kahkaha atan Jisung "aptal" diyerek Minho'nun omuzuna vurdu.

"Ne yapayım çok tatlılar"

"Senin dudakların da bazen çok sevimli bazen ise mmmmh—"

Minho'nun aniden Jisung'un dudaklarını tekrar öpmesi ile konuşması yarım kalan Jisung buna hiç aldırmayarak kollarını Minho'nun boynuna sarıp yerine iyi yerleşti. Yavaş yavaş birbirinin dudaklarının tadını çıkararak başladıkları öpüşme bir süre sonra ateşli bir hale bürünmüştü. Dilleri birbiri ile buluşunca ikisi de derin bir inleme bıraktı. Jisung sanki alan varmış gibi Minho ile daha da bütünleşmek için onun kucağında kalçasıyla hafif tırmandı. Bu hareketi Minho'nun güneylerini iyice hareketlendirmişti.

YouthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin