"Ateşin var mı?" O da benimle birlikte konuşmuştu.
"Adın ne?"
Yine aynı anda konuşmaya başlayınca susup onun konuşmasına izin verdim. Elini cebine attı ve çakmağı bana uzattı. Saatler önce yakamadığım sigaramı cebimden çıkarıp gülümseyerek yaktım.
"İster misin?""Olur." Cebimden paketi çıkardım ve ona uzattım. İçinden bir tane alıp çakmağını geri aldı. Ucunu yaktıktan sonra benim gibi içine çekti elindeki zehiri. Dumanı havaya üfledikten sorusunu tekrarladı. "Adın neydi?"
"Toprak." dedim sigaradan bir nefes daha çektikten sonra ekledim. "Pervin. Ne demek istersen."
"Sen hangisini kullanıyorsun?" dedi sarışın.
"Toprak'ı ama Pervin'in anlamını seviyorum, açıkçası o kadar umrumda değil."
"Anlamı ne ki?"
"Ülker takım yıldızı anlamına geliyor." dediğimde şaşırarak bana döndü "Tesadüfe bak benim soyadım Ülker." dedi. Soyadından bahsettiğinde hatırladım adını hala bilmediğimi. Dediği şeye onun aksine kayıtsız kalarak "Adın?"
diye sordum."Yankı."
"Güzel isim." ikimizde sessiz kalıp sırtımızı duvara yaslamış sigaralarımızı içmeye devam ediyorduk. "Peki Yankı, neden çıktın oraya?" dedim.
"Öyle gerekti sandım."
"Vaz geçtin yani."
Cevap vermedi, ama biliyordum ki vaz geçmişti. Sessizlik yeniden aramızda hakim olurken "Evet." dedi kısık bir sesle. Başımı salladım, biten sigarayı duvara bastırarak söndürüp yere attım. "Aslında hiçbir zaman ölmeyi istemedin değil mi?"
"Hayır!" Neden şu an bana bağırıyordu ki? Sanki bir şey demiştim.
"Eğer isteseydin beni hiç tanımıyor olurdun." dedim paketten bir tane daha sigara çıkarırken.
"Hah." dedi gülerek. "Denemiş gibi konuşuyorsun." Dudaklarım arasına koyduğum sigarayı fark ederek cebinden çakmağını çıkarıp uzattı. Ben de ona karşılık paketi uzattım, olumsuz anlamda salladı başını.
"Bilemezsin." dedim.
Yüzünü yolun olduğu taraftan çekip bana döndü. "Denedin mi?" Cevap vermek yerine yeniden sigarayı ağzıma götürdüm. Bana bir süre daha baktıktan sonra sırtını duvara yasladı. Daha fazla bir şey söylemeden öylece durdu. Elimdekini de bitirip yere attığımda sarışın kıza döndüm. Göğe çevirdim başımı. "Nereye?" dedim kıza. Anlamayarak bana baktı. "Nereye gideceksin?"
"Bilmiyorum, eve gitmek istemiyorum." dedi.
"Ben de." dedim. Sanki anlaşmışız gibi birlikte yürümeye başladık. Cadde boyu yürüyüp ara sokaklara saptık. Kızla hemen hemen aynı boydaydık, belki o benden biraz kısa olabilirdi, emin değilim. Sarı saçları uzundu ve bakımlı gözüküyordu. Üstünde beyaz bir sweatshirt ve bol gri eşofman vardı. Üzerine giydiği siyah hırkanın fermuarını çekip kapüşonunu başına geçirdi. Üşüyordu sanırım.
"Kaç yaşındasın?" diye sordum. Genç gözüküyordu, muhtemelen benden küçüktü.
"24. Sen?" Beklemiyordum, benden büyükmüş.
"22."
"Okuyor musun?" diye sordu Yankı.
Okuyor muydum? Çok tartışılabilir bir konuydu bu. Ama bir üniversiteye kayıtlı olduğuma göre bu soruya evet diyebilirdim.
"Evet."
"Ne okuyorsun?"
"Hukuk." dedim, "Sen?"
"Tıp."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Eclipse -gxg
ChickLitHayatın farklı yönlere savurduğu iki gencin rastgele bir karşılaşması...