9- Salvatore

30 4 0
                                    

Gecenin karanlığında uyanmıştım. Gecenin karanlığı diyorum çünkü sebepsiz bir şekilde sabah beşte uyandım ve uyuyamıyorum. Yankı her zamanki gibi oturma odasındaki koltuğunda uyuyordu. Canım sıkılmıştı neredeyse iki saattir yatağın içinde dönüyordum. En sonunda kalkmaya karar verdiğimde güneş yeni yeni doğmaya başlamıştı. Yatağımın yanındaki komodinin üzerinden sigara ve çakmağımı alıp oturma odasına girdim. Yankı bacaklarını kendine çekmiş bir şekilde uyuyordu, üzeri açıldığı için üşüyor olmalıydı. Açılan battaniyesini düzeltip karşısındaki koltuğa oturdum. Sarı, bakımlı saçları yastığa gelişi güzel dağılmıştı, bir eli yastığın altında, pembe dolgun dudakları hafifçe aralıktı. Yüzü bana dönüktü, arkasındaki boşlukta ise Ay uyuyordu. Ay da Yankı ne zaman gelse beni satıp onunla yatıyor, galiba diğer annesini benden daha çok seviyor.

Onu izlerken bir yandan da günün ilk sigarasından bir nefes çekmiştim. Yankı çok içtiğimi söylüyordu, gerçekten çok mu içiyordum? Rahatsız oluyor muydu acaba? Elimdeki sigara bitene kadar uyuyan ikiliyi izledim. Ayağa kalkıp üzerini tekrardan düzelttim, son kez bakıp odadan çıktım. Telefonumu elime alıp kahvaltı için birkaç tarif baktım. Tamam, ben yemek yemiyor olabilirdim ama Yankı'nın karnı aç olabilirdi. Benimle birlikte kaldığı için benim yaşam tarzına ayak uydurmak zorunda değildi. Ben de onun için kahvaltı hazırlamaya karar vermiştim.

Baktığım tarif basit bir poğaça tarifiydi. Adımları tek tek uygulayarak hamuru hazırlamış ardından içlerini de doldurarak fırına vermiştim. Onlar pişerken çay yapmak için dolaba baktım. Ancak çayım kalmamıştı, mecbur sallama çay ile idare edecektik. Yavaştan masanın üzerini de hazırlamaya başladığımda mutfak kapısının önünden ses geldi.

"Günaydıın." dedim yavaş yavaş içeri giren Ay'a. Birkaç kez miyavladığında "Acıktın mı bakalım sen?" diyerek dolaptan çıkardığım mamayı kabına doldurdum.

"Uyuyor mu hala?" diye sorduğumda umursamazca yanımdan geçip yemeğini yemeye başlamıştı.

Çok uzun sürmeden masayı hazırlamış, yaptığım poğaçaları fırından çıkarmıştım. Mutfağım böyle bir görüntüyü en son kaç yıl önce görmüştü acaba? Her şeyin hazır olduğundan emin olduktan sonra Yankı'yı uyandırmak için oturma odasına ilerledim. Giydiği pijama dizinin üzerinde kadar açılmıştı, üzerindeki battaniye yere düşmüş bir şekilde uyuyordu hala. Yanına eğilip ürkütmemek adına sessizce seslendim.

"Yankı."

Birkaç kez daha seslendiğimde kaşlarını çatarak gözlerini açtı. Bir süre etrafa bakındıktan sonra beni fark edebilmişti. Beni gördüğünde kasları normala döndü ve genişçe gülümsedi.

"Günaydın." dedi uykulu ses tonuyla.

"Günaydın."

Bir süre yüzüme baktıktan sonra etrafına bakındı. "Ay nerede?"

"Kahvaltısını yapıyor. Kalk sıra bizde." dedim.

Gülümsedi ve yattığı yerden doğruldu. Ben de ayağa kalkıp mutfağa doğru ilerledim. "Çayları koyuyorum, yüzünü yıkayıp gel." diye seslendim.

"Taamam."

Bir dakika bile geçmemişti ki hızla mutfağa girdi. "Sen mi yaptın?" diye sordu, şaşkın gözlerle masayı incelerken.

"Tabi ki. Otur otur soğumadan." diyerek masaya oturmasını sağladım. Her zamanki gibi havadan sudan sohbet ederek kahvaltımızı yapmıştık. Ardından birlikte mutfağı da toplamıştık.

İşlerimiz bittiğinde Yankı üzerini değiştirmek isteyerek odama girdi. Ben de oturma odasının dağınıklığını topluyordum. O esnada sarışının sesini duydum. "Toprak!" cidden yüksek sesle seslenmişti, bir şey olduğundan endişelenerek hızla odama ilerledim. İçeri girdiğimde Yankı'yı yerde oturur bir halde buldum.

"N'oldu?" dedim telaşla. Düştüğünü düşünmüştüm.

"Gitarın var." dedi hayranlık dolu bir sesle, ardından hayran gözlerle bana baktı.

"Evet." dedim, bunun nesinden etkilendiğini anlamamıştım.

"Çalabiliyor musun?" dedi parıldayan yeşil gözleriyle bana bakmaya devam ederken.

"Hıhm." başımı olumlu anlamda salladım.

"Çalsana. Lütfeen." dudaklarını büzerek ısrar etmişti ve bu hali cidden hoşuma gitmişti.

Yüzümü ciddi bir hale büründürdüm. "Hayır."

"Yaa. Neden?"

"İstemiyorum." diyerek omuz silktim.

"Ama Toprak! Çal, istediğin bir şeyi yaparım."

Saçma bir teklifti. Bayıldım! "Ne gibi?"

"Ne istersen artık."

"Peki madem. Çok ısrar ettin." dediğimde heyecanla ellerini çırpıp beklenti dolu gözlerle beni izlemeye başladı.

Ben de onun gibi yere oturdum. Duvara dayalı duran gitarı kucağıma aldım, oturarak çalmayı pek sevmesem sarışının tam olarak bakışlarını üzerimde hissetmek hoşuma gitmişti. Bu yüzden yanında oturup gitarımı kucağıma çektim. Parmaklarımın arasındaki pena her tele dokundukça Yankı'nın gözlerindeki parıltı biraz daha artıyordu sanki. Pembe dudaklarındaki gülümsemesi gittikçe büyüyordu. İster istemez gülümsemesine odaklanmıştım. Kendi çaldığım şeyin bittiğinin farkına bile zor vardım, ona bakarken notalar akıp gitmişti sanki.

Bittiğinde seslice alkışladı. "İyi miydi?" diye sordum. "Harikaydı." diyerek hızla yanağıma bir öpücük konudurdu. Beklemediğim bu hareket öylece kalmama sebep olmuştu. Aynı hızla geri çekildiğinde yanakları hafiften pembeleşmişti. "Teşekkürler." dedi.

"Neden bu kadar sevindiğini anlayamadım ama, sevdiysen hep çalarım."

"Sevmek ne kelime?" dedi heyecanla.

"O zaman dinleyicim olan tek kişi oldun, tebrikler."

"Ne demek efenim, görevimiz." dedi alayla.

Kucağımdaki gitarı kenara çektim. Şu an birbirimize oldukça yakındık. Yeşillerini bir an olsun ayırmıyordu gözlerimden. O kadar güzel bakıyordu ki... Bakışları herkese mi böyleydi yoksa bana özel miydi bilmiyorum ama bana özel olması için varlığından bile emin olmadığım tanrıya yalvarırcasına dua etmeye hazırdım.

Gözlerini benim gözlerimden çekip dudaklarıma kaydığını fark ettim. Kurumuş dudaklarım büyük ihtimalle çok kötü gözüküyorlardı şu anda. Biraz olsun gizlemek adına dudaklarımı yaladım. Bu hareketimle sanki Yankı'nın başı biraz daha yakınıma gelmişti, ya da bana öyle geliyordu. Ben de onun dolgun dudaklarına göz attığımda arkamdan gelen sesle irkilerek hızla ardıma döndüm. Ay'dı. Seni çok seviyorum Ay ama sırası mı şu an?!

Uzun uzun miyavladı, gözlerini kısmış bir Yankı'ya bir bana bakıyordu. "Ne oldu Ay?" dedi Yankı, kediyi kucağına alırken. Hırlayıp kucağına çıkmamak için arkasını döndü. Neye tripleniyorsun be sen?

Yankı onun bu hallerine yüksek sesle güldüğünde benim bakışlarım yine onun dudaklarını bulmuştu. O ise baktığımın farkında bile olmadan Ay'ı izliyordu.

"Ne isteyeceğime karar verdim." dedim. Birden bana döndü.

"Ne?"

"Bu gece de burada kal."

Duyduğu şeye başta şaşırsa da memnun olduğu belli oluyordu yüz ifadesinden.

"Tabii." dedi gülümserken. Başını yan tarafa doğru çevirip Ay'ı izlemeye devam ettiğinde kulaklarının ve yanaklarının hafiften kızarmış olduğunu gördüm.

---


Salvatore - Lana Del Rey
🪄💗🌙

The Eclipse -gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin