3- End of Begging

42 3 0
                                    

İkimiz de uyanalı saatler oluyordu. Uyandıktan sonra evi toplamıştım, Yankı da bana yardım etmişti hiç sorgulamadan. Normalde kahvaltı yapmak alışkanlığım olmadığı için aç hissetmiyordum ama mutfağı topladığımız sırada Yankı'nın karnının yüksek sesle guruldamasıyla kahvaltı yapmayı teklif etmiştim. Şimdi ikimiz de oturmuş toplu taşımada gideceğimiz yere varmayı bekliyorduk. Yarım saatlik bir yolculuğun ardından varmıştık. Kısa bir yürüyüşle kafeye girdik. Garsona siparişlerimizi verdikten sonra sessizce beklemeye başladık.

"Afiyet olsun." diyerek önümüze bırakılan siparişlere baktım. Yankı karnını doyurmak için bir şeyler almıştı, bense öğünü kahveyle geçiştirmeyi tercih ediyordum.

"Okulun yok mu?" diye sordu.

"Var." dediğimde 'neden gitmiyorsun' der gibi bakış attı. "Bir süredir gitmiyorum." diye yanıtladım.

Anladım dercesine başını salladı. "Senin?" dedim. "Aslında gitmem gerekiyor." dedi.

"Biraz gitme, kendine vakit ayır." dedim.

Yankı, yeniden başını salladım. Ne dersem sanki uzman ağzından çıkan bir sözü dinlermiş gibi dikkatle dinliyor verdiğim tavsiyeleri çok önemli bir şey duymuş gibi dinleyip onaylıyordu. Kahvemden bir yudum alıp dünden kalan paketi çıkardım. Bu kez çakmağım yanımdaydı ama paketi çıkarır çıkarmaz sarışın bana çakmağını uzattığı için kendiminkini çıkarmama gerek kalmamıştı. Kahvaltısı bittiğinde onun için de bir kahve söyledim.

"Bugün ne yapmayı düşünüyorsun?" dedi bana.

Bugün... Yapacak hiçbir şeyim yok, açıkçası sen olmasaydın yatıyor olurdum. "Planım yok."

"Benim de."

"Ailen merak etmiyor mu?" dedim.

Omuz silkti. "Etmişlerdir, sanırım." Gülümsedim, umursamaz tavrı hoşuma gitmişti. Bir süre gözlerimin içine baktıktan sonra bakışları kısa bir süreliğine dudağıma deydi ya da bana öyle geliyordu. "Ne yapalım biliyor musun?" diye başladım cumleme.
Yankı meraklı gözlerle bana bakmaya devam ediyordu.

Kararlı bir ses tonuyla "Dövme yaptırmamız lazım." dedim. Kahvesinden aldığı yudumu yuttu, "Neden?" diye sordu.

"Bugün önemli bir gün ve önemli günlerin izleri olmalı." dedim. Yankı yeniden başını salladı, anladım anlamında. "Ailem kızar." dedi bir süre sonra.

"Siktir et."

Dediğim şey hoşuna gitmiş olacak ki kıkırdadı. Kahvesini bitirdiğinde hesabı ödeyip çıktık. "Daha önce dövme yaptırdın mı?" diye sordu.

"Evet."

"Bakabilir miyim?" dedi merakla parlayan gözleriyle. Gerçekten bugünün izinin olmasına ihtiyacı vardı.

"Tabi." diyerek, üzerimdeki ince siyah bluzu çıkarttım. Sokak ortasında üstümü çıkarıp yalnızca sütyenimle kaldığımı görünce Yankı'ın gözleri irileşti. Ne yani evden sütyen kombini yapıp çıkınca sorun değildi de sokak ortasında üstümü çıkarmam mı sorundu?

Elimi köprücük kemiğimin hemen altına götürdüm. "Ülker takım yıldızı." dedim.
Ardından elimi göğsümün biraz daha altına getirerek "Anka kuşu." Ardından elimi sol bileğime götürdüm. Minimalist tarzda olan dövmeye dokundum. "Bu da..."

Yankı tek tek inceler gibi baktı dövmelerime. Her bir çizginin üzerinde dolaştı yeşilleri. Bileğime baktığı sırada göz bebeklerinin irileştiğini gördüm, endişeyle inceledi bileğimi. Ardından başını hızla bana çevirip "Anlamları var mı?" diye sordu.

The Eclipse -gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin