13- Girl of My Dreams

56 5 0
                                    

Sabah Yankı'nın alarmı sayesinde uyanmıştık. Her yanımda sevdigim kişiyi görerek uyandığımda bir süre durumun gerçekliğine inanamıyordum. Yine bu sabah da uyandığımda sarışının saçları benim yastığıma dağılmış, üzerinde benim pijamalarım varken her zamanki gibi aşırı tatlı gözüküyordu. İlk uyanan ben olduğum için hızlıca alarmı kapatıp Yankı'yı uyandırmak için dudaklarımı tüm yüzünde dolaştırmıştım. Başta homurdanmış olsa da çok geçmeden öpüşlerime kıkırdayarak tepki vermeye başlamıştı. Son kez dudağını sert bir şekilde öpüp geri çekildiğimde baygın gözlerle beni izliyordu.

"Günaydın." dedi uykulu sesiyle.

"Günaydın."

Eline telefonunu alıp saati kontrol etti. Bana dönüp "Eve gitmem gerekiyor." dedi.

"Neden?"

"Bugün öğleden sonra sınavım var, kitaplarım evde."

"Birlikte gidebiliriz."

"Senin de derslerin var."

"Gitmek zorunda değilim." dedim.

"Hayır Toprak, zorundasın." elini elimin üzerine koyup yavaşça okşamaya başladı. "Kitaplarımı alıp okula gideceğim, ders çalışmam gerekiyor. Ayrıca senin de çalışman gerekiyor."

Ofladığımda, elimi okşayan eli durmuştu. "İtiraz edersen bir daha öpmem." dedi küçük bir çocuk tavrıyla.

"Peki, hanımefendi. Tehdit etmen hiç doğru değil ama sen olduğun için kabul ediyorum."

Gülümseyerek baktı. "Aferinn."

Daha fazla oyalanmadan kalkıp üzerimizi değiştirdik. Ardından birlikte evden çıkmıştık aynı taksiye bindik ancak önce inen ben olacaktım. Taksi kampüsün civarlarına yaklaştığında Yankı'ya dönüp "Görüşürüz. Sınavdan sonra beni ara tamam mı?" dedim.

Olumlu anlamda başını sallamıştı yine, yavru köpek gibi. Gülümsedim. Arabadan inmeden önce öpmek istemiştim ama dikiz aynasından sürekli bizim olduğumuz tarafa dik dik bakan yaşlı şoför yüzünden yapamamıştım. El sallamakla yetinmek zorundaydım.

Kampüsün bahçesinden girer girmez binaya girmek zor geldiği için çimenlere oturup ağacın birine yaslandım. Elimi ders için getirdiğim çantama sokup içinden uzun zamandır zehrini hissedemediğim paketi çıkardım. İçini açıp baktığımda neredeyse dolu olduğunu görüp çok sevinmiştim. Hızlıca içinden bir tane alıp dudaklarımın arasına götürdüm. Bu kez yanımda çakmağım vardı, huzurla içebilirdim. Yaktığım sigaradan derin bir nefes çekip dumanı, o tadı, o zehirli havayı hissettim. Uzun zaman olmuştu. Birkaç gün oldu neredeyse, bu yeterince uzun demek. Dumanı havaya üflerken başımı ağaç yasladım.

Elimdeki bitene kadar o şekilde durmayı düşünmüştüm ancak yanıma gelen kişi bu anı bozmuştu.

"Pe- Toprak?" ismimin seslenilmesiyle kapalı olan gözlerimi açıp sesin sahibine baktım.

"Kaan?" Bu ne alakaydı şimdi? Aynı okulda mı okuyorduk?

Yanıma oturdu. "Naber?" diye sordu.

"İyi. Burada mı okuyorsun?"

"Evet."

"Dün için kusura bakma, Ezgi içeri girmek istedi birden." neden açıklama yaptığımı bilmeden dün Ezgi'nin yaptığı şeyi açıklamaya başlamıştım.

"Yok sorun değil. Uzun zamandır görüşmüyormuşsunuz zaten. Ezgi bana mesaj atmıştı"

"İyi madem." dedim. Kısa bir sessizlik olduğunda "Sevgili misiniz?" diye sorarak böldüm bu sessizliği. Birden, hiç lafı dolandırmadan sormuştum.

The Eclipse -gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin