~3~

940 83 26
                                    

Yine uzun süre sonra merhabalar..çok zor oluyor aktif olmam..aylar çekiyor hatta. Ama elimden geldiği kadar sizi bekletmemeye çalışıyorum.

Neyse, hadi bakalım. Güzel bir geçiş bölümü ile sizi karşı karşıya bırakıyorum.

Ve bir şey daha..

Yeni hikaye geliyor. Semejk :)

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Lütfen bu çabamın karşılığını alayım..
.
.
.

Babamın söylediği şeyden sonra şirketi hızlıca terketmiştim. Karşı taraftaki otobüs durağına geçmiş, oturmuştum. Üzerimde daha yeni geldiğim için ne araba anahtarım vardı, ne de taksiye verecek param. Hobi hyung'ta kalmıştı.

Derin nefes alırken başımı ellerim arasına alıp gözlerimi kapattım. Ne saçmalıyordu bunlar..tamam, anlıyorum, evlenme çağımdı. Ama ben sevmeden ve zorla evlendirilmek istemiyordum.

Bu düşüncelerimle savaşırken, bir anda bir arabanın sinyali ile başımı kaldırdım. Penceresini indirmiş, az önce evleneceğim söylenen adamın bakışları ile karşılaştım.

"Hadi gel seni eve bırakayım."

"İstemiyorum."

"Jungkook, inat etme."

Kollarımı bağlamış, yüzümü diğer tarafa çevirmiştim. Kıkırtısını duydum. Sırıtıyordu bide öküz!

"Tamam, sakinleşebileceğin bir yer biliyorum sahilde. Gel gidelim. Konuşalım hem."

Dediği şeyi biraz düşünmüştüm. Yola bakarken otobüsün gelmemesi ile ofladım.

"Bu saatte otobüs bekliyorsan, çok zor..taksiye de verecek paran yok biliyorum."

Dediklerinden sonra oflayıp, istemesem de arabaya ilerledim. Kapıyı açıp arka koltuğa oturdum.

"Öne oturmayacak mısın?"

"Hayır, arka daha iyi."

"Tamamdır.." derim bir nefes almıştı.

Birkaç dakika sonra sessiz geçen yolculuğumuz sahil kenarına gelmemiz ile son bulmuştu. Arabadan inmiş, beni beklerken ben de arabadan indim.

"Burası neresi?"

"Gel benle, daha gelmedik."

Önden ilerlerken konuştu. Aramızda üç adımlık mesafe bırakırken onun ardınca ilerliyordum. Tamam..güzel ve yakışıklı adamdı. Heybetli ve hem fiziksel olarak, hem de ülke üzre en güçlü adamdı..gülüşü güzeldi biraz da..ama bu yine de onunla evlenebileceğim anlamına gelmiyordu.

"Nereye götürüyorsun beni? Yoksa tenha bir yerde beni -"

O an söylediğim cümlenin farkına vararken dilimi yuttum. Bana dönmüş kayalığa tutunurken elini uzattı.

"Merak etme, o dediğin şeyi senin iznin ve isteğin olmadan asla yapmam. Hadi gel, burası kaygan."

Uzattığı ele bakarken, çekinsem de gülümsemesi ve dedikleri güven verdiği için tuttum. Birkaç taşa basarken büdresem de belimden tutup, sıkıca sarması ile gözgöze geldik.

Kehribar gözler..

"Omega..bu sefer de türbülans mı yaşadın?"

Derin sesi ile söylediği şeyle kaşlarımı çatıp, kendime gelirken omuzlarına vurmuş, kolunun baskısından kaçmıştım. Onu bırakıp önden ilerlemiştim.

"Öküz işte."

Kendi kendime söylenirken, geldiğimiz yerle manzaraya bayılmam bir oldu. Yüksekti, ama çok güzeldi. Denizin dalgaları aşağıdaki kayalıklara çarpıyordu. Delta yanıma gelmiş, taşların üzerine otururken ben de birkaç adım yan tarafta oturdum.

"Evlenmek istemediğini biliyorum."

"Evlenmek istiyorum.."

"Ne?"

"Evlenmek istiyorum, benim de ailem, çocuklarım olsun istiyorum. Ama sevmediğim biri ile olmak istemiyorum. Ya da bir şirketin sikik sözleşmeleri yüzünden..ah herneyse.."

Yerden bulduğum küçük dal ile oynarken, temiz havayı içime çektim.

"Anlıyorum.."

Bir tek bunu söylemişti..fakat birkaç dakika sonra bana dönmüştü.

"Jungkook bir planım var. Seninle aynı şeyi düşünüyorum ben de, ama gel çok aşıkmışız gibi gözükelim onlara."

Anlamaz şekilde bakışlar atarken kaşlarımı çattım.

"Ya bak, biz onların gözünde gerçek evli çift gibi gözükürsek, onlar da bizi zorlamayı bırakır."

"E bize nerde tanıştınız falan deseler?"

"Onu bana bırak. İkimiz de aynı yerden geliyoruz. Orda karşılaştık deriz. Uydururuz."

Dedikleri kafama yatarken, biraz düşündüm.

"Peki mühür falan..çocuk..napıcaz?"

Biraz düşünmüş, tekrar benimle konuşmaya devam etmişti ciddi ifade ile.

"Orasını da şey deriz..sen daha okuyorsun, şimdi hazır değiliz, daha bir ay oldu tanışalı falan uzatırız. Sonra da büyük bir kavga ederiz, boşanırız."

Dediklerini mantıkla düşünmüştüm. Haklıydı. Bana biraz zaman lazımdı. Ona da.

"Ne dersin? Eşim olur musun?"

Gülmüştüm. Çok uçuk fikirdi ama böyke bir yalana ortak olmak zorundaydım. Okumak ve tek başıma bir iş kurmak istiyordum. Sevdiğim insanı bulmak istiyordum. Bu yüzden de uzattığı eli sıktım.

"Tamam ama çok uzamayacak."

"Merak etme, 5 ay sürecek.''

Kafamı sallamış, bir süre daha burda kalmıştık. Biraz birbirimizi tanımıştık. Ailelerimizle konuşurken neler söyleyeceklerimizi ezberlemiştik. O bana kendinden, ben de ona kendimden gereken şeyleri söylemiştik. Birkaç saat sonrasında artık hava kararmaya başlıyordu. Ayağa kalkmış, tekrar arabaya ilerledik.

"Seni evine bırakayım. Akşam konuşuruz."

"Tamam.."

Dedikten sonra arabaya geçmiş, yine sessiz bir yolculukla evime doğru gidiyorduk..

Yarın olucaklardan habersiz...

.
.
.
.

Evet

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Evet..bölüm nasıldı? Kısa oldu ama geçiş bölümü. Sonraki pazar gününde görüşmek üzere.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

Sizi seviyorum.

~~~~Saygılarla Kraliçe Kate~~~~

Power Of Love [TK]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin