İki Gün geçmişti. Naruto güney sınırlarına gideli. Kalbi ağrıyordu, tek kalmış gül dikeni.
Sasuke elinde ona hediye verilen kolyeye bakıyordu. Anka kuşu kolyesi. Bu Sasuke yi simgeleyecek en anlamlı şeydi. Dokunduğu yeri ateşe veriyor ve kendiside aşk ateşi ile yanıyordu.
Elinde ki kolyeyi kalbine bastırdı. Naruto nun aşkı, kalbini bir arada tutan bir ilaç, Naruto nun kendisi ise yaşama amacı idi.
Ne zaman gelecekti, bir tanecik sevdiceği? Ne zaman alacaktı onu kolları arasına? Sadece iki gün onu perişan ediyordu. Aşk buydu. Acının ve sevginin en büyüğünü yaşatıyordu insana.
Sasuke başını yukarıya kaldırdı. Tavanda özenle yapılmış koca bir renk cümbüşü vardı. İnce kıvrımlar ve kalın şeritler ile çizilmiş, dokuz kuyruklu bir tilki. Bu Kraliyetin simgesi olan Kurama idi.
Belki Naruto yanında değildi. Fakat her gece bu tilkinin kolları arasında uyuyordu.
Sasuke bunu düşündüğü anda buruk bir şekilde gülümsedi. Kalbinin hisleri belki ilk defa belkide uzun zaman sonra yüzüne yansıyordu.
Sasuke özlem ile yeni tanışmıştı ama özlem ile çok daha önceden beri savaşan, gözü yaşlı bir anne var idi. Mikato.
Oğlu nerelerdeydi? Başı derttemiydi? Ne yiyor? Ne içiyordu? Hiçbir şey bilmiyordu.
Bir hazine gibi büyütmüştü oğlunu. El üstünde idi herzaman. Yavrusu için herşeyi yapan her anne gibi, en güzel şeyler ile besliyordu oğlunu. Eli kanasa, gözü ağlar, gözü ağlasa, kalbi kırk hançerin acısını çekerdi.
Mikato elini karnına koydu. Ve okşadı. Ona hamile olduğu zamanları hatırladı. Karnında taşımıştı küçük yavrusunu, binbir zahmete katlanmış ve doğurmuştu oğlunu. Evet belki bir omega idi. Ama Mikoto nun oğlu olan bir omega idi.
Zamanla büyümüştü Sasuke. Küçük elleri, koca yüreği, cam gibi parlayan siyah gözleri, ile masum bir çocuk olmuştu.
Birgün minik Sasuke, minik adımlar ile annesine koştu. Küçük ciğerlerinden aldığı, büyük nefesler ile, nekadar heyecanlandığı belli oluyordu.
"Anne! Anne!"
Gülücük ve neşe, küçük çocukların takılarıdır. Sasuke de küçükken bu takı ile süslenmişti. Etrafına neşe ile bakar, mutluluk görürdü.
"Anne biliyormusun? Ben maviyi çok seviyorum."
Sasuke kocaman bir gülümseme sundu, ona şefkat ile bakan annesine.
"Öylemi yavrum? Öyleyse en çok nerelerdeki maviyi seviyorsun?"
Mikoto ince uzun parmaklarını, Sasuke nin kalbi kadar yumuşak olan saçlarında gezdirdi. Zarif parmaklar arasındaki tutam tutam çıkan saçların verdiği his Sasuke nin cok hoşuna gidiyordu.
"Uhmm... Şey mavi gökyüzü çok güzel. Sonraaaa, mavi yıldız çiçeğim de çok güzel."
Sasuke nin ışıl ışıl parlayan zeytin gözleri, bir o tarafa bir bu tarafa kayıyordu. Etrafında mavi olan başka birşey olup olmadığını kontrol ediyordu.
Mikoto meraklı gözler etrafa bakan oğluna sordu.
"Peki ya... Mavi göz?"
Sasuke dağılmış olan dikkatini annesinin gözlerine bakarak, merakın tam odak noktasında durmuştu.
"Mavi gözmü var?"
Daha önce Uchiha lardan başka bir ırkı neredeyse hiç görmemiş olan Sasuke, elbette ki mavi gözlerin varlığından haberi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kralın gözdesi/NaruSasu
Novela Juvenil"Hareminizdeki, o kadar omega ve cariye varken, neden bana bu kadar takıntılısınız?" Naruto, birden duraksadı. Sonrasında ise, jilet gibi keskin hatları olan, pürüssüz dudağı hafif bir tebessüm ile karşılık verdi. "Bırak cariyeyi, haremim bile yok."...