38. Bölüm: Eksilere Rağmen Aşk

10.9K 1.1K 459
                                    

Yorumlarınızı bu bölüm de eksik etmeyin, bol bol yorum yapmayı unutmayın bebeklerim. Siz bir sürü yorum yazdıkça benim işimi gücümü bırakıp bölüm yazasım geliyor

Burayı okurken de bölüme oy verenlere kocaman kalplerrr♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡

Alıntılar, bölüm günleri, duyurular için Instagram hesabım: umutlena_

𓆸

"Takıntılı. Hem bana hem mikroplara."
𓆱𓆱𓆱𓆱𓆱𓆱𓆱𓆱𓆱𓆱

Günlerce Sancar'ın peşinden ayrılmadım, ayrılamadım.

Yarım saatliğine evin içinde kaybolsa dâhi telaşa kapıldım ve onu aramaya başladım. Korkuyordum. Korkmayı bırakamıyordum çünkü söyledikleri ve tavrıyla beni endişelendirmişti.

Daha önce intihar düşüncesiyle baş edemeyen danışanlarım olmuştu, Sancar onlardan daha kötü bir hâldeydi. Onlar bu düşüncelerle baş etmek için bana gelmişlerdi, yaşamak için ufacık da olsa umutları vardı. Sancar'da o da yoktu.

Umudunu kaybetmek bu dünyada bir insanın kendisine yaptığı en büyük kötülüklerin başında geliyordu. Sancar umudunu kaybetmişti. Ona kızmam bu yüzdendi. Gelecekten bahsetmem de... Geleceğe dair planları olmalıydı. Yaşamak için sebebi olmalıydı.

Ondan ayrılmakla onun ölümüne sebep olmanın aynı şey olduğunu bilmiyordum.

Şimdi, ikisi de aynıyken ben bunu nasıl yapacaktım?

Kendimi düşünmeliydim, kızlarımı düşünmeliydim. İyi, tamam da hâlâ sevmeyi bırakmadığım bir adamın ölümüne sebep olmayı nasıl göze alabilirdim?

Bir çıkmazdaydım. O çıkmazdan çıkmak için can atıyordum ama karşılığında vereceklerimi vermeye istekli değildim. Onu affetsem olmazdı. Affederek kendimi tamamen yok sayardım. Kendime olan saygımı yitirirdim. Sınırlarımın hepsinin üstünden kendim geçerdim. Sonrasında pişman olsam suçlu Sancar değil, ben olurdum. İlk seferde suçsuzdun, ikinciye izin verdiğindeyse suçun yarısını üstlenirdin. Peki ya üçüncü? Dördüncü? Bu Sancar'ı kaçıncı affedişim olurdu?

Çok zordu. Konuşmayı erteleyip duruyordu. O da anlatmak için ısrar etmiyordu çünkü benim kadar korkuyordu. Korkusu benim içindi. Sağlığıma dikkat etmeliydim. Yüksek tansiyon beni düşündüğümden de çok etkiliyordu. Baş dönmelerim ve mide bulantılarım hamileliğin de ötesindeydi. Nefesim daralıyor, ara ara bulanık görüyordum. Işık bile rahatsız ediyordu. Evden dışarı çıkmamıştım, perdeleri kapalı tutuyordum. Sancar bana telefonumu kırdığım için bir telefon getirmiş, yeni hat almıştı. Yedekleme yapmam gerekiyordu ama ekrana uzun süre bakamadığımdan günlerdir telefon öylece bir köşede duruyordu. Elime almıyordum.

Konuşacak kimsem de yoktu. Ne ablamla ne teyzemle ne amcamla ne de annemlerle konuşmak istiyordum. Anlatmak güç geliyordu, evdekilerle konuşuyordum yalnızca.

Hemşirelerin hepsiyle tanışmıştım. Leman hemşire ilk gün yanıma gelmişti. Kan değerlerimi kontrol etmek için kan alıp tansiyonumu ölçtüğü sırada konuştuklarımız hâlâ aklımdaydı.

Sancar'ın neden ona sadece adıyla hitap ettiğini öğrenmiştim. Leman da Birim'dendi. Daha doğrusu, önceden öyleydi. Eşi ölünce bir şekilde uzaklaşmayı başarmıştı. İki oğlu vardı. "Onları almadılar mı?" diye sormuştum duyacaklarımdan korkarak.

"Benim şansım çocuklarımın kalp hastası olmasıydı." demişti. Kalp hastası olduklarından Birim'in işine yaramayacaklardı ve Leman da başarılı bir üye olmadığından onu da gözden çıkarmışlardı. Eşi yaşasaydı hâlâ işlere dahil olabilirdi.

SÜRGÜN MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin