" Saatlerdir uyuyorsun. Uykusuzluk zor gelmiş herhalde! " Yemekhanede bir masada oturmuş gelecek yemekleri bekliyorduk. Göktuğ karşımda oturmuş 13 saat uyuduğum için dalga geçiyordu.
" Hehalde mi? Oğlum 4 gündür uyumuyorum ben! "
" 4 mü? Ee Eren bana 1 gün uyumadın dedi! " Gözlerimi Eren'e çevirdiğimde gözlerini benden kaçırıyordu. O sırada çalışanlar yemekleri masaya koyuyordu.
" Teşekkür ederiz. " Umursamadan yemeğime odaklandım.
" Bu arada bugün operasyon var! " Uğur'un sözlerinin ardından araya Göktuğ girdi.
" Karşıda bir terörist askerlerimizden birini rehin aldı! " Şaşkın yüzümle onlara bakmaya devam ettim.
" Ne! Bundan benim niye haberim yok? "
" Çünkü o sıra uyuyordun! " Ben uyurken mi?
" Kimi almışlar? "
" Leyla kendi başına çıkmış yola. Ormanda tuzağa yakalanmış, almışlar! " Leyla'nın alındığını duyunca çok kötü oldum. Buraya gediğimden beri bana her koşulda yardım ederdi. Hayatımda ilk defa 3 yıllık bir kız arkadaşım olmuştu. Ve şimdi çok tehlikeli bir yerdeydi. Ama çok tuhaf değil mi ben uyurken gitmesi!
Göktuğ elleriyle bana bir kağıt uzatınca " Bu ne? " Diye sordum.
" Leyla'nın silahına takılıydı. İçinde rakamdan başka bir şey yazmıyor! " Notu elime aldım ve ön yüzünü açtım. Göktuğ'un da dediği gibi rakamdan başka bir şey yoktu. 4 rakam, sadece 4 rakam vardı.
" 9462 " Rakamlar bir yerden tanıdık geliyordu ama hatırlayamıyordum. Dakikalar boyunca gözlerim rakamlarda gezdi. Bir dakika! Bu şifre o şifre! Hiç bir zaman unutamadığım o günün şifresiydi bu.
Bu-bu Kurşun'un şifresi. 9462! Tabii ya. Leyla kaçırılmadı. Bu da bir şifre. Yani... Yüzümdeki şaşkınlığı gören Oğuz kolumdan tuttu. " Ne oldu Heves? "
Ayağa kalktım ve sandalyemi masanın altına koyarak Sırayla gözlerine baktım.
" Ben size yalan söyledim! Ve büyük ihtimalle de Leyla kaçırılmadı! " O gün hakkında onlara bahsettiğim her şey yalandı.
" Ne hakkında? " Uğur kaşlarını çatarak bana döndü.
" 3 yıl önce olanlar hakkında! " hepsi bir an da ayağa kalkınca bir adım geriye çekildim.
" Anneni sen mi öldürdün? " Oğuz'un kısık sesle söylediği cümle ile gözlerimi devirdim.
" Hayır geri zekalı! Burada herkesin içinde konuşamayız. " Yüzlerindeki şaşkınlık devam ediyordu. Arkamı dönerek yemekhaneden çıktım. " Ben dışarı çıkıyorum. Yukardaki kafede buluşalım. "
Korkuyorum. Onlara gerçekleri anlatmaktan çok korkuyorum. Hızlı adımlarla odama doğru ilerledim. Üzerimdeki formayı çıkartıp rahat kıyafetler giydim. Sarı saçlarımı açık bırakıp odadan çıktım. Ellerim titriyordu. Zaman o kadar hızlı geçiyordu ki neyi nasıl anlatacağımı karıştırıyordum. Aradan üç yıl geçmişti. Bu bir tesadüf değildi, bana ihtiyaçları vardı. Ve galiba bunu Simay yaptı.
***
Hızlı adımlarımla kafeye geçtim ve cam kenarından bir sandalye çekerek oturdum. Dakika geçmeden kapıdan Göktuğ, Oğuz, Uğur ve Eren'in girdiğini gördüm. Hepsinin yüzü asıktı. Bir sandalye çekerek masanın etrafına oturdular. Yutkundum ve derin bir nefes aldım.
" Sen kimsin? " Uğur'un sorusuna kaşlarımı çattım. Neden böle bir soru?
" Bizim tanıdığımız Heves bize yalan söylemez, bizden bir şey saklamaz. Sen bizim tanıdığımız Heves olamazsın! " Araya Göktuğ'da girince artık dayanamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH (+18)
Fantasíaİntikamın gölgesinde kaybolan bir ruhun zaferi içsel bir yıkımın başlangıcıydı... Savaşı kazanmıştı. Ama kim? Uzaklarda onu kahkahalarla izleyen şeytan mı? Yoksa sonsuz bir acıya sıkışan ruhu mu?