Tom Odell - Another Love
Benim günahım ne?
Paramparça oldu içim resmen!
Dağıldım ya...
Sığınacak, güvenecek kimsem kalmadı artık.
Ben onlara kıyamazken,
Onlar bana çoktan kıymış bile...
Herkes beyaz olurken ben kara oldum!
Ben siyah oldum!
Benim karanlığım onların gölgesi oldu,
Onları yuttu...Hatırladığım tek şey Bartın'ın söylediği sözlerdi. Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda dört duvar arasında olduğumu fark ettim. Beyaz perdeler, sedye... Hastanede olduğumu anladım o sıra. Vücudumda bir ağrı vardı. Sanki uzun süre sonra açmıştım gözlerimi. Doğrulmaya çalışırken bir an da kapı açıldı. İçeriye üzerinde polis üniforması olan bir kaç adam girdiğinde kaşlarımı çattım. Yüzlerini bana döndükten sonra Oğuz ile Eren olduğunu fark ettim.
" Heves hemen çıkmamız lazım, hadi! " Eren sözlerinden sonra elini uzattı.
" Ben niye buradayım ya? Hem sizin neden üstünüzde- " derken Oğuz sözümü kesti.
" Heves inan ki şuan zamanı değil. Kan davası ile ölmek istemiyorsan kalk gidelim! " Neyin ne bok olduğunu daha anlamamışken sürünüyordum ortalıkta. Şimdi de hastaneden kaçırılıyorum. İnanılır gibi değil. Yoldan birini çevirip şu hikayemi anlatsam deli der amına koyayım!
Daha fazla uzatmadan kalktım yerimden. Oğuz kapıyı açarken Eren kolumdan tuttu. Kapıdan geçen hemşire kaşlarını çatıp bize baktığında Oğuz'un söylediği yalan şuydu;
" Mahkeme için gidiyoruz hemşire hanım. " Hemşire de hemşire olsa bari. Hemen inandı gariban. Odadan çıkmıştık.
" Şuradan bir çıkalım her şeyin hesabını soracağım sizden! " Dedim dudaklarımın arasından.
" Heves bu hastane kimin biliyor musun sen? " Baygınken araştırma yapamadım Eren bey, bilmiyorum.
" Bu hastane Büyük patron denen adamınmış. Buldular seni! " Oğuz'un sözleri kaşlarımı çatmama neden oldu.
" İzmir'de miyiz? "
" Hayır, İstanbul'da yerleri varmış Bey Efendilerin. " Kolumdan tutup çekiştirmeye devam ediyorlardı. Kaçmak gibi bir niyetim yoktu. Küçük bir odaya girdiklerinde girdikleri polis kıyafetlerini çıkardılar. Eren'in üzerinde siyah bir tişört, Oğuz'ün üzerinde siyah bir gömlek vardı. Kapıya kapatıp odadan çıktık.
Ama kaçmak istemiyordum. Zaten buraya getiriliyordum neden şimdi beni götürüyor bunlar ya?
" Ben kaçmak istemiyorum! " Kendimi kollarından kurtardıktan sonra geri çekildim.
" Heves bunu neden yapıyoruz biliyor musun? " Dedi oğuz.
" Eğer onların yanına gidersen bir daha seni göremeyiz. Gerçek asker de değilmişiz zaten çürürüz hapislerde. Bir kardeşimiz eksilsin istemiyoruz. Mahşerin beş atlısının bir eksiği olsun istemiyoruz. Biz seni, kardeşimizi geri istiyoruz sadece. " Bu mümkün değildi.
Onlara aile demeye gitmeyecektim. Sadece yeni bir hayatımın olduğunu söyleyecektim. Kendi kanımdan olan kardeşimi görecektim. Beni yıllardır pes etmeden arayan o kişileri görmekti isteğim...
" Oğuz saçmalama! Onların yanına birlikte gideceğiz. Bir gün de tanıdığım insanlar için kardeşlerimi bırakıp gitmem ben. Hem böyle bir plan ben de görmedim. O ne öyle polis kıyafeti falan " dudaklarımla gülüşümü sıksam da anlamıştım onları ikna ettiğimi.
Boynuma atlamışlardı hemen. Oğuz'un bir cümlesi takıldı aklıma. " Mahşerin beş atlısının bir eksiği olsun istemiyoruz. " Demişti. Hani nerede beşinci atlısı?
![](https://img.wattpad.com/cover/365488290-288-k832974.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH (+18)
Fantastikİntikamın gölgesinde kaybolan bir ruhun zaferi içsel bir yıkımın başlangıcıydı... Savaşı kazanmıştı. Ama kim? Uzaklarda onu kahkahalarla izleyen şeytan mı? Yoksa sonsuz bir acıya sıkışan ruhu mu?