YALAN BİR TİYATRO

6 2 1
                                    

(MİLES)

Karanlık vücuduma hücum ediyordu. Dudaklarım iki tarafa doğru kıvrıldı. Elimdeki kanlı kılıca ve Kabus'un düşerken kafasından düşen taca baktım. Herkes yerde yatan Kabus'un üstüne çullanmıştı. Arkamda hissettiğim bedenle elimdeki kılıçla yerde ki tacı kaldırdım. Arkamdaki bedene doğru döndüm. Tacı ona uzattım. Tacı kılıçtan çıkarıp kafasına geçirdi.

"Kralım." önümdeki adamın önünde eğildim. Adamın kara bakışları daha da koyulaştı. Yüceliğini haykıran gözleri yerde yatan ve yok olan adama çevirdi. Kabus bu evrenden silinmişti artık. Cehennem lordunu bu evrenden silmiştim. Önünde eğildiğim adamın korkutucu bakışları beni buldu.

"Aferin Miles."

"Ne demek kralım." adam yanımızda yatan Dora'nın tekrar kendine gelmesini sağladı. Yüce efendinin yok olan insanları geri getirme gücü vardı. Şüphesiz bu gücü yerde yatan kırmızı gözlü adam için kullanmayacaktı. Adamın ruhu bedeninden çıktığında havada kahrolan bir çığlık koptu. Efendimizin her zaman bana bahsettiği kadın Ekin yok ettiğim adamın küllerini ellerinin arasında tutuyordu. Kadının ellerinde sevdiği adamın külleri kalmıştı geriye sadece. Kadın dolan gözleriyle küllere bakıyordu. Boğazına bir yumru oturmuştu. Biz burada olmasak bağıra bağıra ağlayacak gibi duruyordu fakat ona bakan gözler yüzünden bunu yapamıyordu.

Önünde eğildiğim karanlık bakışlı adam bu görüntüyü herkesin aksine gülerek izliyordu. Sanki kahkaha atacak gibiydi. Tabii üzülmesini bekleyemezdim sonuçta onu öldürmemi bu adam emretmemiş miydi?

Elimdeki kanlı kılıcı efendim olan bu adama uzattım. Dora yerden kalkmış olanları anlamaya çalışıyordu. Ablasının halini görünce yutkundu ama sanki ona üzülmemişti. Dudaklarını dişliyordu bunu üzüldüğünden değil gülmemek için yapıyordu. Efendim ona elini uzattığında onun elinden destek alarak oturduğu yerden ayağa kalktı.

Efendim ona uzattığım kanlı kılıcı eline aldı. Elinde bir tur döndürdü sonra da kabzasını tuttuğu kılıcı cehennemin ateşli ve acı veren toprağına sapladı.

"Görüyor musun Miles? Bu kanlı taht savaşını ben kazandım." dedi bana bakarak. "Artık cehennem benim, şeytanların hükümdarı benim. Bu adam herkesin vicdansızlığı ile anlatılacak."

Üstüne beyaz bir gömlek giymişti. Gömleğin bir kaç düğmesini iliklemek ile hiç uğraşmamıştı. Altına her zaman ki beyaz bir pantolon giymişti.

"Kimsenin umurunda olmayan bu adam kral oldu Miles."

"Evet, efendim."

Dora Hanım dudaklarını o kadar sert dişliyordu ki dudağı kanamaya başlamıştı. Ağzına gelen kan tadından olmalı ki yüzünü buruşturdu. Efendim hala yerde ki küllere bakıyordu. Kimse bizi görmüyordu herkes yerde ki külleri seyrediyordu.

"Bana söz vermişti..." yerde sevdiği adamın küllerini tutmaya devam eden kadın sessizce fısıldıyordu. "Bırakmayacaktı beni."

"Kimse söz tutmaz kuklacı." diye araya girdi efendim. Bizi görmesinler diye gülmeyen Dora Hanım efendimizin gülmesiyle kahkaha atmaya başladı. Yerde çaresizce oturan kadın dolan mavi gözlerini efendime çevirdiğinde dudakları aralandı.

"Sen..." sesi kısık çıkıyordu. Efendim gülmeye başladı.

"Sana uyarmıştım kuklacı, kuklan seni yenmesin dikkatli ol diye." kadın yerden kalktı. Yumruklarını sıkıyordu.

"Sen ne yaptığının farkında mısın Beyaz Şeytan!" kadın mavi gözlerini efendimin beyaz gözlerine dikti.

"Fazlasıyla farkındayım." efendim çok rahattı. Ellerini pantolonunun cebine yerleştirdi. Küçümseyen bakışlarını yerdeki küllerde ve karşısındaki kişilerde gezdiriyordu. 

İNSAN KUKLACISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin