AHİRETİN EFENDİSİ

2 1 0
                                    

(EKİN-KUKLACI)

Bir kaç söz söylemek kalbi ne kadar kırabilirdi? Aramızdaki bağ artık yoktu bunun için mutlu olmalıydım ama daha çok harap olmuş gibiydim. Kolumdan tamamen silinen dövmeden kalan boşluğa baktım. Gözlerimde hissettiğim yaşlarla gözlerimi sımsıkı kapattım. Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. İşe yaramadı.

O da benim peşimden yok olmayacaktı artık mutlu olmalıydım, niye olamıyordum? Bu onun iyiliği için Ekin.

"Hayır kuklacı yaptığın sadece bencillik. Seni yok ettiğimde gerçekten mutlu mu olacak sanıyorsun?"

İğrenç bir gülme sesi kulaklarıma dolduğunda yumruklarımı sıktım. Başımı kaldırdım ve arkamı döndüm. Yine aynı kıyafetler içerisindeydi. İyice gözlerimi kısarak adama baktım. Bir yerden onu tanıyordum ama nereden?

"Cidden mi AHİRETİN EFENDİSİ? Asıl bencil sence de şu an karşımda duran adam değil mi?" gülümsemesi dudaklarını sardığında neden gülümsediğini ilk başta anlayamadım.

"Bencil olduğumu ben kabullendim sen de kabullen kuklacı."

"Sen sadece acımasız bir caniden başka bir şey değilsin!" boş odada sesim yükseldiği sırada o sadece gülümsemeye devam ediyordu. Başını yavaş hareketlerle salladı. Gözleri kısıldı, beni baştan aşağı ağır hareketlerle süzdü. Gülümsemesi daha da büyüdüğünde ben daha çok dişlerimi sıktım.

Tırnaklarımı avuç içime daha sert bastırdım. Saf acı hissettiğim tek histi. Bu iyiydi, hala acıyı hissedebiliyorsam hala delirmedim. Belki de delirdim bundan emin değildim. Ahiretin efendisi bir tur etrafımda döndüğünde bakışlarımı asla ondan çekmedim.

"Seni tanıyorum kuklacı sen de beni tanıyorsun lütfen birbirimize düzgün davranalım." 

Bir anda duvara yapıştım. Acıyan sırtımla beraber dik durmak için kendimi zorladım. Etraf karardı ve ben boşlukta düşmeye başladım. Mavi ışıklar etrafımda dans ediyordu. Boşlukta dengemi sağlamaya çalıştığım sırada tam karşıma geçti. Dişlerini göstererek gülümsedi. Bunu yapmayı çok seviyordu.

"Her şeyi reddet ama bunu kabullen kuklacı: Ben her zaman kazanırım." 

Derinden gelen her zaman kinden daha sert ve ürkütücü o sesi kulaklarıma dolduğunda istemsizce dudaklarım iki tarafa doğru kıvrıldı. Gerçekler henüz ortaya çıkmamıştı. Sandığı kadar güçlü değildi. Benim kim olduğumu benden başka bilen yoktu.

"Pekala öyle olsun AHİRETİN EFENDİSİ."  karanlık yok oldu kendimi tekrar saraya bağlı olan hastanede buldum. Artık yanımda değildi. Ellerimi havaya kaldırıp en ince detayına kadar onları inceledim.

Öldürdüğüm tüm insanların kanı her ne kadar suyla gitmiş gibi görünse de ben kan lekelerini görmeye devam ediyordum. Kanlar içinde bulunan bedenler yere yığılmış etrafımı sarmıştı. 

Gözlerimin önüne gelen Ahiretin Efendisini aklımda iyice inceledim. Onu bir yerden tanıyordum ama nereden? Uzun dakikalar boyunca kim olduğunu düşündüm.

Gözlerim kocaman açıldı. O gerçekten Ahiretin Efendisi olabilir miydi? Kısa bir süre daha düşündüm, kesinlikle oydu. İhanet hançerleri kalbime saplandığında yavaşça yutkundum. Hızlıca saraya bağlı hastaneden çıktım.

Dora kapının açılmasıyla bana döndü. Gözlerinde saf endişe vardı. En sevdiğim beni öldürmek nefret ettiğim yaşatma istiyordu. İhanet etmişti bana. Kuklacı isminden nefret ettiğimi bile bile bana öyle seslenmişti. Bana rol oynamıştı.

Ona dediğim gibi kanı kılıcımı kırmızıya boyayacaktı. Gözleri sonsuza dek kapanacaktı. O bana bunu yapabilmişse ben de ondan az kalmayacaktım. Üvey kız kardeşime döndü bakışlarım.

"Sen iyi misin?" diye sordu cılız sesiyle. Az önce bağı kopardığımı Kabus'un halinden anlamış olmalıydı. Korkak bakıyordu etrafa. Ah benim güçlü kız kardeşim sana ne yaptılar böyle. Bir şık hüzmesi koridoru aydınlattı. Beyaz Şeytan ortaya çıktığında beyaz bakışları bana değdi.

"Ekin-" sözleri yarım kalırken yüksek bir sesle,

"Kılıcını ver!" dedim. Tek kaşı havaya kalktı. Zaten çok kolay bir şekilde vereceğini de düşünmemiştim. Hızlıca yanına gidip o beni durduramadan kılıcını kemerden çıkardım.

"Hey ne oluyor böyle!" dediğinde onlara arkamı dönüp sarayın kapılarına yürüdüm. Kapıdan çıkmadan tam önce durdum ve derin bir nefes aldım. Sesimin yüksek çıkmamasını umarak konuştum.

"Hepimizin iyiliği için Ahiretin Efendisinden kurtulmaya gidiyorum." dedim. Tabii ki de fazlasıyla şaşırdılar.

"Ama onun kim olduğunu bile bilmiyoruz." dedi Dora kısık bir sesle. Kapıyı açtım. Dışarıya doğru adımımı attım.

"Ahiretin Efendisi, Cehennemin Yüce Lordu Kabus. Kırmızı gözlerin tek sahibi."

İNSAN KUKLACISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin