BENİ SEVMEDİN

1 1 0
                                    

Ekin yatağının üstüne oturmuş eğitim sırasında oluşan yaralarını sarıyordu. Bandajı sertçe çekip kopardı. Kolları, bacakları ve yüzü  tamamen yaralarla kaplıydı. Son yarasını da sardığında yataktan kalkıp ilaçları masasının üstüne bıraktı. Ayna da kendine baktı. Artık küçük bir kız değildi. Büyümüş kadın olmuştu.

Aynadaki yansımasına burukça gülümsedikten sonra odasından çıktı. Cehennem sarayının geniş koridorlarında yerleri süpüren kadınlara bakmadan bile geçiyordu. Kimse onun umurunda değildi. O sadece kendisini düşünürdü. Başkaları kimin umurundaydı ki?

Saçlarını omzundan geri attı. Taht odasının önüne gelmişti. Kapıyı açmadan önce derin bir nefes aldı. Yakında kraliçe tacı gerekli kadına verilecekti. Kabus'un anne ve babası yok olalı sadece bir kaç gün oluyordu. Kapıyı yavaşça aralayıp taht odasına girdi. Kabus masanın önünde önemli evrakları imzalamaya ve okumaya çalışıyordu.

Kabus nefesini verip ellerini saçlarına daldırdı. Masanın ucunda duran tacına baktı. Tacı alıp kafasına geçirdiğinde Ekin yanına geldi. 

"Ne yapıyorsun?" diye sordu. Kabus yanına gelen kadına bakarak gülümsedi. Kadının saçlarının üstüne minik bir öpücük bıraktı. 

"Evrak işleriyle uğraşıyorum minik canavar." kadının suratındaki ve ellerindeki yaralarını görünce yüzü düştü. Bu yaralardan vücudun çeşitli yerlerinde de olduğundan emindi. Elini uzatacağı sırada acır diye geri çekti. İçli bir nefes daha verdi.

"Neden yapıyorsun kendine bunu minik canavar." sanki onun canını yakmışlardı gibi acı çekiyordu. Kendisi bu kadar yaralı olsa canı hiç acımazdı fakat minik canavarının küçük bir yarası bile onu paramparça ediyordu. 

Kadın umursamaz bir şekilde omuzunu kaldırıp indirdi. "Acımıyor bile." dedi aynı umursamazlıkla.

"Ama benim canım çok yanıyor miniğim." Adamın bu haline sadece güldü kadın. Gözleri kemerindeki kılıca kaydı. Gözleri titredi. Bunu yapması gerekti ama nasıl yapacaktı? Kadın derin bir nefes verdi. Bunu düşünmemeliydi. Yapacağı şey kendisi içindi ve o sadece kendisini düşünürdü. Öyle miydi gerçekten?

"Bu evrakları da imzalayayım sonra senle yürüyüşe çıkalım olur mu?" dedi adam içindeki tüm kötü duygulara rağmen masumca. Çok içten seviyordu. O günahların lorduydu ama bu kadının karşısında melek oluyordu. Bu kesinlikle bir büyüydü. Bunun kesinlikle başka açıklaması olamazdı. Kadının o güzel mavi gözlerinde kayboluyordu. 

Kadın yavaşça yutkundu. Adamın kırmızı gözlerine baktı. "Olur." dedi gülümseyerek. Adam da onun gibi gülümsedi. Onu tekrar saçlarını öptü. Gözleri tekrar evraklara kaydı. Kadında sakince odadan dışarı çıktı. Onunla yaşadıkları tüm anılar gözlerinin önünden geçti. Duygulandı istemsizce. Gözleri tekrar kemerinde asılı duran kılıcına kaydı. Bunu gerçekten istiyor muydu?

Başını iki yana doğru salladı. Yapacakları kendisi içindi ve o sadece kendini düşünürdü. Peki şu an gerçekten kendini mi düşünüyordu? Tabii ki kendini düşünüyordu. Yanına yaklaşan hizmtetçi bir kadına çevirdi bakışlarını. Hizmetçi yutkunarak başını yere eğdi. Elindeki mektubu kadına uzattı. Kadın şaşkınlıkla  mektubu hizmetçiden aldı. Bir mektup beklemiyordu. Hizmetçiyi bir baş hareketiyle gönderdikten sonra gözlerini mektuba çevirdi.

Hızlı hareketlerle odasına gitti. Kapıyı kapattığında hızlıca zarfı açtı.

Merhabalar varis Nerdh. Öncelikle beni tanıdığınızı sanmam fakat ben sizi hiç görmesemde kim olduğunu gayet iyi biliyorum. Umarım beni doğru anlamışsınızdır. Çünkü adınız veye varisliğinizden bahsetmiyorum. Çok daha derin şeylerden bahsediyorum. Sizin bile bilmediğiniz ve kendinizden sakladığınız şeylerden bahsediyorum. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İNSAN KUKLACISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin