Yeni bölüme hoş geldiniz.
Bu bölümü yazmak çok uzun zamanımı aldı.
Umarım beğenerek okursunuz.
Küçük yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayınız, heyecanla bekliyor olacağım.
yedinci bölüm, küçük bir sır
Küçükken canım yandığında koşa koşa eve gider, kalemime sığınırdım. Ya günlüğüme yazardım ya da bulduğum ilk boş sayfaya. Akıtabildiğim kadar akıtırdım içimdeki kırgınlığı kâğıda. Ağlardım yazarken çoğu zaman, öyle ki yazmayı bitirdiğimde ben bile okuyamazdım gözyaşlarımın kağıda damlamayıp mürekkebi akıtmasından. Zaten yazım kötüydü o zamanlar, ben bile okurken zorlanırken ben dışında kimse okuyamazdı çoğu zaman. Bir de kırılıp üzülünce hiç okunmazdı yazım. Şimdi benim yazıp okuyamadıklarımı bir başkaları okuyor defalarca ama benim o sayfalara dönecek gücüm hiç olmuyor.
Biraz büyüdüm; kelimelerin beni kırdığı kadar iyileştirdiğini de öğrendim. Ama insanların ağızlarından çıkan kelimelere o kadar kırıldım ki dönüp yazmak bile istemedim. Ben yaralandığımda bana acı veren insanlara değil kelimelere küstüm. Tüm suçları onlara yüklemeye çalıştım. O kelimeleri insanlar tercih etmemiş gibi davranmaya çalıştım. Çocukken buna inanmak kolaydı. Büyüdüğümde her şey gibi bu da zorlaşmıştı. İnsanların seni öldürecek o kelimeleri söylemek için ne kadar hevesli olduğumu gördüğümde bu inancımı terk etmek zorunda kalmıştım. Herkes dilindeki zehri akıtmak için zamanını bekliyordu. O kadar çok maruz kalmıştım ki buna şimdi biri içinden geçerek iyi şeyler söylese de ne zaman dilindeki zehri akıtacağını merak ediyor, soğuk davranıyordum.
İnsanlar benden uzak durmuşlardı hayatım boyunca. Şimdi onlar bana yakın durduklarında ben onlardan uzak duruyordum. Beden, ruhu korumayı öğrendiğinde o davranışları tekrar etmeden duramazsın. Bende de bu oluyor. Ruhumu korumayı insanlardan uzak durarak başardım senelerce. Onlara güvenmeyerek korudum kendimi.
Benden, sana inanmamı bekleme Giray. Ben kendimi korumayı böyle öğrendim çünkü. Ben senelerce böyle bildim, böyle kabul ettim. Elime her kalemi alışımda bunu yazdım. Beni dünyaya ters düşür ama kendi yazdıklarıma düşürme. Kendi yazdıklarıma ters düşmek tüm insanlığa ters düşmekten çok daha fazla acıtır canımı. Sana inanmak isteyen yanımdan acır canım düştüğümde. Bana kalemimi kırdırma, beni bana ters düşürme.
Ama... İçimde ona inanmak isteyen bir taraf vardı. İnsan en ümitsiz olduğu zamanlarda, kime güveneceğini bilmediğinde güvenecek insanlar arardı. O, beni bulmuştu, beni bir oyunun içine çekmişti isteyerek, bana sormadan. Buna rağmen ona güvenmek istemem normal değildi. Bu isteğimi gömebildiğim kadar derine gömdüm. Artık değil, dedim kendime. En azından ona değil, hiçbirine değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA ÇİÇEĞİ
Gizem / GerilimEsila Çınar, yaşadığı acı kayıpla başa çıkmak için çocukluğundan beri yaptığını yapmış ve kalemine sığınmıştır. Fakat bu sefer kaçış yolu önüne bambaşka kapılar açmış ve bastırdığı kitabı milyonlar tarafından okunulmuş, başka dillere çevrilmiştir. B...