16.Bölüm:Kurt Ordusu

53 30 0
                                    

Elina... bu kendini ölüme kaçıncı teslim edişin? Bu kıza neler oluyordu böyle? Saraya ilk geldiği an onca acısına rağmen, ölümün göbeğinde olmasına rağmen dimdik duruyordu, kimse beni öldüremez kafasındaydı. Lakin şu an ölmek için bahane arıyordu.

O kurtları gördüğü an kurt ordusunu öldürebilirdi. Elinde öyle bir fırsat vardı. Lakin o kurtları değil, kendi ölümünü istemişti. Neden? Benim yüzümden miydi? Onu 13. Kattan atlarken tutmadığım için miydi?

Pişmandım. Lakin pişmanlığın hiçbir faydası yoktu.

Elina, 13. Kattan atlarken onu tutmamak için çok büyük bir mücadele verdim kendi içimde. Onu düşüren kişinin suikastçı olduğunu biliyordum. Beni tutmamam için tehdit etmişti.

Bu suikastçı kimdi?

Hayatımızı mahvetmişti. Lakin ben bu enkazı toplayacaktım. Ne pahasına olursa hem de.

Şu an, Elina'yı kanlar içinde bulduğumuz yerdeki en yakın evdeydik. Yaraları derindi, bedeninde diş izleri vardı. Yere düştüğü için de kafası kanıyordu, sol gözü hala görmüyordu. Şimdi ise en geniş odada istitrat ediyordu. Bazı askerler bahçede sarayı koruma altına alırken bazıları da kılıç savaşı yapıyorlardı. Karen, Olivia ve ben ise salonda oturuyorduk.

"Bu saray kimin?" diye sual etti Olivia. Ben cevap verme zahmetine girmedim. Bu yüzden Karen konuşmaya başladı;

"Bilmiyoruz, Olivia. Bulunduğumuz bölgeye en yakın saray burası diye geldik buraya. Terk edilmiş bir saray sanırım." Karen'ın sözleri ile Olivia ortalığa bir göz gezdirdi. Çatık kaşlarla;

"Elina burada hastalık kapmasın," dedi. Gülerek Olivia'ya döndüm.

"Olivia, senin ablan bir kirden hasta olacak bir kadın değil. Bizim görmediğimiz savaşlar gördü, zor eğitimlerden geçti. Bence Elina değil de sen hasta olursun."

Olivia, tam ağzını açıp konuşacakken içeriye hekim geldi. Bizi selamladıktan sonra konuşmaya başladı. "Kraliçemizin durumu..." dedi lakin cümlesinin devamını getiremedi.

Kaşlarımı çatarak hekime baktım. "Durumu...?" dedim cümlesine devam etmesi için. Başını öne eğerek;

"Durumu pek parlak değil, prensim. Üst üste zehirlendi, yüksekten aşağıya düştü. Daha bu yaraları toparlanmadan yeni yaraları oluştu ve yaralar çok derin. Sol gözü hala görmüyor ve... bir daha görür mü bilmem. Hızlı at kullandığı için gözüne fazlasıyla toz girmiş, bu gözünü daha da kötü bir hale getirmiş. Uzun bir süre ayağa kalkmaması lazım, kolu hala kırık." Dedi.

Elina'nın, sol gözü kör mü olacaktı?

Durumu pek parlak değil miydi...?

Karım, gün geçtikçe kötüye gidiyordu.

Karen konuşmaya başladı; "Peki kafasına aldığı darbenin durumu nasıl? Kötü görünüyordu."

Hekim, çok geçmeden konuşmaya devam etti. "Haklısınız, prensim... darbesi kötü görmüyordu. Kafasına çok fazla darbe aldığı için geçici hafıza kaybı yaşayabilirdi. Lakin tanrı dünya güzeli Kraliçemize baktı ve böyle bir kötülüğü kraliçemize vermedi."

Tanrıya şükürler olsun...

Olivia lafa atladı. "Kraliçemizi ne zaman göreceğiz peki, hekim?" diye sual etti. Hekim kadın bu soruya gülümsedi.

"Şimdi gidebilirsiniz ama ses çıkartmamaya özen gösterin. Yüksek sesle konuşursanız kraliçemizin başı ağrıyabilir. Malum, kafasından çok fazla darbe aldı." Dedi ve bakışları bana döndü. "Müsaadenizle ben şifacılarla konuşayım." Dedi.

KANLI VARİSLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin