Hayatımda ilk defa bu kadar ölmeyi çok istedim. Eskiden ölmekten korkuyordum çünkü yaşamaktan zevk alıyordum, hissettiğim acılar bile bu zevkimin önüne geçecek değildi. Lakin bu defa acılarım boyumdan büyüktü.
Peki bu acıyı çekecek kadar ne günahım olmuştu. Hayatımın en güzel yaşlarındaydım, hiçbir kadına nasip olmayan bir gücüm, tahtım vardı. Lakin aralarından en büyüğü acılarımdı. Her daim dik duran Elina; başını öne eğmek istedi.
Ölmek. Ölmek istiyordum. Eminim cehennem, yaşadığımız hayata karşı bana cennet gibi gelecektir. Sütten çıkma ak kaşığı değilim lakin yemin ederim hak etmediğim bir hayat yaşıyordum.
Ben asla dilediğim gibi bir hayat yaşamadan ölecektim. Ve en büyük kanıtı çocukluğumdu.
10 yıl önce
Aren'la Elina güneşin yüzlerine vurmasına izin vererek çimenlere yatarken keyifle ellerinde sımsıkı tuttukları dondurmanın ziyafetini çekiyorlardı.
"Aren," dedi Elina gülümseyerek. Sesi her zaman neşeliydi. Sesim hayli neşeli geliyordu.
"Hıım?" dedi.
"Güneş neden var? Ne işe yarıyor? Hani güneş sıcak, kar soğuk ya... bu yüzden ikisi de birbirinden nefret mi ediyor? Peki güneş ve kar bir araya gelirse ne olur? Kar yağıp hava güneş açarsa karlar erir ama sonuçta kar yağıyor, hava soğuk olur. Ee ne olacak o zaman? Mesela cehennemde hani ateşler var ya, ateşler de sıcak. Cennette buzlar var, buzlar da soğuk. Cennete giden insan ya sıcak seviyorsa? Tanrı onu cehenneme mi gönderecek?"
Aren, kendini daha fazla tutamadan kahkaha attı. Elina, hızlıca Aren'ın gülüşüne baktı. Aren gülmezdi. Onu sadece benim yanımda gülerken görüyordum. Her güldüğü zaman gülüşüne bakıyordum o yüzden.
"74 kelime, minik. Nasıl bu kadar hızlı ve çabuk konuşabiliyorsun;" tekrardan güldü. Elina, çok fazla konuşan bir kızdı. Bu yüzden Aren, Elina kaç kelime kurduğunu hesaplamaya bayılırdı. "Ayrıca soruların beni benden aldı. Çok düşündün mü bu sorular için?" dedi.
"Yoo," dedi Elina kızıl kaşlarını çatarak. "Aklıma geldi." Elina, aklına bir şey gelmiş olacak gibi hevesle yattığı yerden doğruldu ve gülerek dondurmasını yiyen Aren'a üzgün bir ifade ile soru sordu.
"Biz neden at değiliz? Atlar neden insan değil?" dedi.
"Ben nereden bileyim, Elina?"
"Ben at olmak istiyorum! At yap beni, Aren!" hemen ekledi. "Ya da benim atım sen ol!" Aren kahkaha atarak küçük kıza baktı.
"At olamam ama," dedi. "Eşek olabilirim." Dedi kızıl saçlı kıza bakarak.
Elina, keyifle kıkırdadı. "Zaten eşeksin, Aren! Eşek olmana gerek yok yani." Aren, ayağa kalkarak Elina'nın peşinden koştu. Elina sevinç çığlıkları atıyordu ama atmaması gerekiyordu, Aren cidden Elina'yı öldürecekti bir gün.
Aren, kaşlarını çatarak etrafa baktı çünkü küçük kız göz önünde değildi. Bu kız neden böyleydi! İki dakika yerinde duramıyordu!
"Elina!" diye bağırdı tüm gücüyle, Aren. Aren, tam ileriye doğru adım atacaktı ki, sırtına gelen sert tekme darbesi ile dizinin üstüne düştü. Ardından sırtına, Elina bindi. Aren'ın sırtına tekme savuran Elina idi.
"Deh eşek! Deh!" diye bağırdı Elina Aren'ın poposuna vurarak.
"Bacaksız! Küçücük boyunla beni nasıl yere serdin?"
"Senin öğrencinim." Dedi Elina gururla gülümseyerek. Aren'ın yaşına bakmayın, kasları, yetişkin askerlerden daha da fazlaydı, gücü kuvveti yanındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI VARİSLER
FantasiLatveria ülkesinin Kraliçesi Michael, hem çok seviliyor, hem de hiç sevilmiyor. Michael Kraliçesinin düşmanları, Latveria Kraliçesini öldürür. Michael Kraliçenin iki kızı vardı. En büyük kızı tahtın en güçlü adayıydı, adı ise Elina idi. Elina korkus...