chapter 10: kameraların ihaneti

3.3K 69 41
                                    

baska bi gecis bolumu🥸✋🏻

normalde bu bolumun yarisinda ayip yasanicakti but dedim ki bolmeden uzun uzun diger bolum yazayim libidomuz yarim yarim kalmasin.

soz diger bolumu okudugunuzda iyi ki oyle yazmissin diceksiniz🤝🏻

ama bu demek degildir ki bu bolum bos bir bolum.😈
(biraz oyle ama birazcik)

Mekandaki insan sayısı her dakika azalmaya başlıyordu. Bu iyiydi. Saatler olmuştu Barış işe geleli ve çok yorulmuştu. Bu da iyiydi çünkü uzun zaman sonra bir işe yaradığını hissediyordu.

Hakan gideli uzun zaman olmuştu ve Yıldırım da kalan son birkaç müşteri ile ilgileniyordu.

Gökhan ise kaçıncı olduğunu bilmediği içki kadehini yudumluyordu. Bir süre sonra kiraz karışımı onu baydığı için başka şeyler içmeye başlamıştı. Barış en son ona bir bardak YRK verdiğinde 'başka istemiyorum' demiş ama hâlâ yerinden kalkmamıştı.

"Sence ne zaman gider?" diye bir fısıltı duyduğunda omzuna yaslanan baş da ardından gelmişti.

"Bilmiyorum. İçtiklerinin hiçbirini ödemedi." Barış'ın şuan tek derdi buydu, tamam tanıdık olabilirdi ama ebesinin amı kadar şey sipariş etmişti. En azından birkaçını ödemeliydi.

Yıldırım başını Barış'ın omzuna iyice yaslayarak bir kaç saniye durdu. Barış ondan uzundu bu yüzden başı biraz yukarda kalmıştı. Rahat bir şekilde yaslanamıyordu yani.

"Çok yoruldum amına koyayım. Uykum var."

Barış ona hak verdi. Saat gecenin ikisini geçmişti ve mekanda hâlâ az da olsa müşteriler olduğu için erkenden kapatamıyorlardı. En geç kapanma süresiyse saat dört olmalıydı Barış'ın bildiği kadarıyla.

"Bende. İkinci günden bu kadar yorulacağımı sanmazdım."

"Alışmaya başla. Genelde burası böyle olur ama bugün birazcık daha fazlaydı doğrusu."

Barış omzuna yaslanan adamın başının üstüne kendi başını yasladı. Yıldırım'ın garip bir enerjisi vardı bu yüzden çabucak onunla yakınlaşmıştı. Daha birbirleri hakkında pek birşey bilmeseler bile aralarında görünmez bir ip olduğunu ikisi de hissediyordu.

Bu ip güçlü bir arkadaşlığın temeliydi diye düşünüyordu Yıldırım. Barış'a şimdiden alışmaya başlamıştı çünkü.

"Keşke Hakan da burada olsaydı."

Barış'ın dediği şeyle içinden 'keşke' diye geçirdi Yıldırım. Onu görmediğinde özlüyordu ama yanında olduğunda da yüzüne bakmıyordu. Aralarında garip bir mesele vardı ve ikisi de bu meseleyi çözmek için adım atmıyordu.

Sadece daha kötü bir hâle getirdiklerinin farkında değillerdi.

Gökhan elinden telefonunu bıraktığında gözlerinin ağrıdığını hissetti. Ağrıyan tek yeri gözleri de değildi. Otura otura götüyle bar taburesi resmen birleşmişti. Ayağa kalkıp kendini esnetmeye çalıştı fakat giydiği dar koyu kahverengi takım buna pek izin vermiyordu.

Barış ileride garip hareketler yapan adama gözlerini çevirdi. O kadar uzun süredir orada oturuyordu ki muhtemelen bir yerleri ağrımaya başlamıştır diye geçirdi içinden.

"Barmen!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin