Bölüm 14

736 55 57
                                    

Oyun 11-11'di. Son kadın dokunulmazlık oyununu kaybedip Berna'yı ya da Begüm'ü eleme potasına göndermeye hiç mi hiç niyetim yoktu.

En iyiler bayrak yarışına ben, Seda Abla, Yasin ve Ogeday çıkacaktık. Benchteki herkes başka bir ağızdan bize motive edecek sözler söylüyorlardı.

Begüm ve Berna'ya karşı istemeden gözlerimi kaçırıyordum. Üstümde onlar yüklememiş olsa bile çok büyük bir baskı vardı. İkisinden birini kaybetmeye hazır değilim.

Başlangıç çizgisine yönelecekken birinin kolumdan tutmasıyla başımı benche geri çevirdim.

"Ne olursa olsun bugünün kahramanı sensin Nefo'm. Rahat oyna olur mu?" Begüm, anlamıştı tabii. Suratlarına bile bakamamıştım ki. Başımı aşağı yukarı sallayıp yanında onu onaylar şekilde duran Berna'ya son bir kez bakıp ilerlemiş olan Yasin'lerin peşinden gittim.

'Alacaksın Nefise, alacaksın' Bugün senin günün diğer üç oyununu nasıl aldıysan bunu da alacaksın.

Ogeday'ın sesi ile iç konuşmalarımdan sıyrıldım. " Arkadaşlar bakın gerçekten bizi gazlamak için söylemiyorum ama oyunun en iyi 3 atıcısı net olarak bizde ve kazanmamamız için hiçbir sebep yok. Hadi oyunu alalım adamıza dönelim"

Başlangıç noktasında Merve ile birlikte yerlerimizi almıştık. Düdüğün çalmasıyla ilk engele doğru koşmaya başladım. Üçüncü engel olan tırmanmaya geldiğimde rakibimle aramda bir engellik fark oluşturmuştum. Son sürünmeden de çıktığım gibi bayrağı kaldırdım.

Rakiplerimi beklerken benche döndüm. Berna, ellerini avuçları birbirine bakacak şekilde ağzının iki ucuna yaslayarak bana sesini duyurmaya çalışıyordu. "HARİKASIN NEFOOO. O, SÜRÜNMEYE YENİ GİRDİİİİ"

Şimdi de baş parmağını yukarı kaldırarak ileri geri sallamaya başlamıştı. Biraz daha onu izlersem oyundan tamamen kopup kalan odağımı da kaybedecektim. Sırıtarak düşürmemiz gereken küplere baktım.

Birbirlerinden eş uzaklıkta olan ardı sıra dizilmiş üç ayrı masadaki küpleri devirecektik. 'Hazırsın kızım'

Gelmesi gereken son isim Ogeday da gelmek üzereydi. Özgür ise daha parkurun yarısındaydı. 'En az iki atış avantajımız olacak.'

Hemen sağımızda bizim takımın sesleri yükselmeye başlamıştı. "Daha gelmediler bile. Süpersiniz"

Oge'nin gelmesiyle tek kum torbamla ilk masayı devirmiştim. Kum torbamı almak için takım arkadaşlarımın atışlarını bitirmesini beklemek zorundaydım. 'DÜNYANIN EN SALAK ŞEYİ' bayrağın bayrağı nedir ya? Ordu gibi yarışıyoruz zaten.

"DAHA YENİ GELDİ ONLAR'

Söylene söylene torbamı alıp geldim. Kırmızı takım yeni başlamışken atışımla birlikte sadece son masadaki küpler kalmıştı devrilecek.

Ogeday'ın kaçan atışıyla torbaları tekrardan toplamaya gittik. 'Son iki küp hadi Nefise' atışımı yapmamla küpün masanın sonunda durması bir oldu.

"EVET, KIRMIZI TAKIMDAN MÜKEMMEL BİR GERI DÖNÜŞ İKİYE BİRLER" Gözlerimi Seda ablanın atışına diktim. Topun elinden çıktığı anla masaya ulaşana kadar geçen milisaniyelerle boğuştum. Seda Abla başarmıştı. 'KAZANDIK ULAN. ELENMEYECEKLER.'

Sağıma dönüp sevinçle bağıran takımıma baktım. Begüm olduğu yerde "İŞTE BU' diye bağırıp zıplıyordu.

Berna ise gülerek üstüme doğru koşmaya başladı. Sırıtarak onu bekliyordum ancak Berna o kadar hızlı koşmuştu ki hızını alamayıp bana sarılmasıyla yere düşmemiz bir oldu.

Hala gülüyordu. Tabii yere kapaklanan isim ben olunca gülmek kolaydı.

Boylu boyunca yerde yatarken Berna üzerimde tezahüratlara devam ediyordu. "BELKİ BİRAZCIK BOZULDUN. RUHUN BELKİ CAN ÇEKİŞİYOR." Yerdeki ellerimi alıp parmaklarımı parmaklarından geçirip elimi aşağı yukarı kaldırıp  beni de dansına ortak etmeye kalktı.

"BELKİ BİRAZ DA KIZARDIN AMAAAA 'SANA KIRMIZI ÇOK YAKIŞIYOR' " Son kısma eşlik etmemle ellerini alkış yaparak bir kez daha sarıldı boynuma.

"Çok iyiydin. Çok çok iyiydin." O kadar tatlıydı ki. Eğer hep bu şekilde sevinecekse her oyunu kazanmayana da Nefise demesinler.

Daha fazla yerde dikkat çekmek istemediğim için, hala kucağımda olan Berna'yı hareket ettirmeden ayağı kalkıp yavaşça yere indirdim ama kollarımla uzaklaşmaması için belinden tutuyordum. "Ben sana söyleyeyim mi neden bu kadar iyiydim?" 

Ellerini boynumun arkasından birleştirerek "Söyle" dedi kelimenin sonunu uzatıp yandan bir gülümsemeyle.

"Bir de tehdit gibi çirkin bir benzetme yaparsın bana ha. Bak söyledim sana. Şans öpücüğümü almasaydım bu oyunu kazanamazdık." Sırıtarak ondan gelecek bir cevabı bekliyordum.

"Demek öyle" gülüşü saha da derinleşmiş, gözleri iyice kısılmıştı. 

"Hıhı" diyerek başımı yavaşça sallamaya başlamıştım.

Ensemdeki toplayamadığım küçük saçlarımı hafifçe parmakları arasında döndürmeye başlamıştı.

"Ee o zaman ben her gün..." bir an için durup dudaklarını ıslattı "...öpeyim seni" Gözlerimi duyduklarım karşısında kocaman açmıştım. Ne takımı duyuyordum ne de başka bir şeyi. Sadece kulaklarımda son sözü yankılanıyordu. Kalbim kelimenin tam anlamıyla güm güm atıyordu. Berna, duyabiliyor muydu acaba? Durduramadığım hızlı nefes alışverişimi görmemesi için kör olması lazımdı. 

Gözleri iyice koyu bir kahveye dönmüş daha da büyüyen bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Ne yaptığını çok iyi biliyordu. Bense karşısında afallamış bir şekilde ona bakıyordum. 

Bakışlarını arkaya kaydırıp ellerini boynumdan çekerek yanımdan geçti ve arkaya doğru ilerlemeye başladı. Ne olmuştu birden? Arkamı dönmemle şaşırmış bir halde bana bakan Begüm'e sarılan Berna'yı gördüm. Bir Berna'ya bir bana bakıyordu. 

Konuşmamızı duyabilecek kadar yakın değildi ve hala şarkı söyleyen erkeklerin sesi oyun alanında dalgalanırken duymasına pek ihtimal vermiyordum.

Hayır şimdi biri duymuş olsa cidden yanlış anlaşılmaya çok müsait. Yani öpmek deyince sanki, sanki öpüşmüşüz gibi. 'Sanki öpüşmüşüz gibi' bastırmaya çalıştığım tebessümle Begüm'e doğru ilerledim.

"AŞKIMM BU HAFTA RAHATIZ" Berna, Begüm'e sarılıyorken Begüm, hala şaşkın bir şekilde bakıyordu. Daha fazla üstelemek istemeyecek olacak ki ifadesini yumuşatıp gülümsemeye başladı. İkimize de sarılıp kafama ufak bir öpücük kondurdu.

Bugün de öpülmeye doymamıştım anlaşılan. Doyamamıştım gerçekten. Son kez Berna ile göz göze gelip seremoni alanına doğru ilerledik.

Don't Blame me / NefBerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin