"Hassiktir, ölecek."Benden izinsiz ağzımdan çıkan cümlelerle koyu kırmızı saçlı olan, dudaklarında yarısı tükenmiş olan sigarayı, bir nefes daha çektikten sonra hafifçe indirdi ve alaylı bir gülüş bıraktı ortaya. "Minho'dan bahsediyoruz, asıl o arabadan inerse ölür o." Sanki çok gurur verici bir şey söylemiş gibiydi.
Sigarasını yere atıp söndürmeden piste doğru yürümeye başladığında açık kalan ağzımı kapatarak yerde hala yanmakta olan sigaraya ayağımla basmış ve hızlı adımlarla onu takip etmiştim. Tanrı aşkına, hiçbir şeyi umursamaz mıydı bu? Düşüncelerimi savıp etraftaki gürültü artarken yüzümü buruşturdum. Buraya gelmek iyi bir fikir miydi emin değildim, ancak araba yarışlarını çok seviyordum ve hayalimi gerçekleştirmek için onlara ihtiyacım vardı. Oldum olası bir araba yarışçısı olmak istiyordum. Pekala, benim istediğim daha çok legal olanlardı. Bir takımın, seni seven bir sürü insan, heyecanlı ama arkadaşça olan yarışlar ve daha fazlası. Eh, resmî bir yarışçı olmak istesem de bu ortama alışmak için başka bir seçeneğim yokmuş gibi gözüküyordu. Bir dahakine yalnız gelmeyeceğimden emin olarak çoktan piste ulaşmış bedeni izlemek için uzakta durdum.
"Korktun mu yeni çocuk!?"
Korkuyordum tabii ki, az önce gördüğüm bir hızda araba bana çarpsa büyük ihtimalle parçalarımı bile bulamazlardı. Yine de kafamı iki yana sallayıp birazcık omuzlarımı genişlettim. Ne var ki bu hamlem kırmızı saçlı olanın hemen yanından geçen siyah araba tarafından boşa çıkarılmıştı. Uzakta olsa bile hissettiğim rüzgâr ve ses yerimde sıçramama yetip artmıştı bile. Ben şaşkınca neler olduğunu anlamaya çalışırken şu kırmızı kafalı çocuktan yükselen gülüşler kendimi kötü hissettirmişti.
"Hey Hyunjin! Çömez bu mu?" Kırmızı saçlının yanına gelen ondan kısa boylu, siyah saçlı çocuk öylece pistin uzağında bekleyen bedenimi süzüp çenesiyle beni işaret ettiğinde adının Hyunjin olduğunu öğrendiğim çocuk onu onayladı. Buraya geldiğimde bana adını bile söylememiş olmasını şimdi fark ediyordum. Öylece kendini ve arabalarını övmüştü bana. "Fena korkak, Jaemin böyle değildi." Cümlesi bana kaşlarımı çattırırken o arkadaşıyla selamlaştığında siyah saçlı olan güldü. "Jaemin, geldiğinde ilk Minho'yu görmemişti ama." Ardından öylece dikilen bedenime doğru yürüdü ve bana elini uzattı. Bu cümleyle ne demek istediğini anlamıştım, açıkçası beni koruması da ufaktan hoşuma gitmişti.
"Ben Changbin, sen?"
Yakınıma gelip konuştuğunda ilk önce bana uzattığı yüzüklerle dolu damarlı eline daha sonra ise yanağında muhtemelen bir motor yağı lekesi olan yüzüne çıkardım bakışlarımı. Hyunjin'in aksine gülüşünü beğenmiştim. Bakışlarındaki yumuşaklık biraz olsun beni güvende hissettirirken kendi elimi onunkine çıkardım ve çekingence konuştum. "Felix." Avucu sıcacıktı, elim onunkinde kaybolurken yüzündeki gülümseme sanki bir hastalık gibi benimkine bulaşmış gibi kıvırmıştım dudaklarımı.
"Felix, adını beğendim. Ellerin buz gibi olmuş. Merak etme öğreneceksin; Hyunjin biraz şeydir, sabırsız."
Ben cümlelerini anlayamadan elimi bırakıp hemen ardından pantolonunu hafifçe yukarı çekerek düzelttiğinde az önce hızla geçen arabaların sonunda durduğunu fark etti ve elini hafifçe sırtıma koyarak beni öne doğru ittirdi. "Hadi, seni diğer yarışçılarımızla tanıştırayım."
Pekala, dehşet bir şekilde gerim gerim gerilmiştim şimdi. Ne var ki Changbin'in sırtımdaki eline karşı gelemiyordum. Sertçe yutkunarak arkasından duman çıkaran arabalara ve içinden inen bedenlere baktım. İkisi de siyah saçlı olmasına rağmen birininki kısaydı, keskin ense tıraşı yumuşak yüz ifadesine zıt duruyordu. Üzerindeki siyah deri ceket ve siyah pantolon onu tam bir yarışçı olarak göstermişti. Yüzünde samimi bir gülüş olmasına rağmen diğer arabadan inen kişiye sitem ediyordu. "Motorum yine bozuldu ya! Hız sınırımızı o kadar geçmek zorunda mısın tanrı aşkına?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Speed to Race// Minsung
Fanfiction"Ellerimin altında böyle titremen çok hoşuma gidiyor Jisung." "Kes sesini. Ben senin öyle hiçbir şeymiş gibi kontrol edebileceğin arabalarından değilim." Sesimdeki sertliğe zıt bir şekilde hemen bir nefes uzağımda olan dudakları hissetmek için gözüm...