🏁I just k*lled a man, he's my alibi

1.9K 394 432
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol, yorumlar düşüyor lütfen düşmesinnnn 🥹

Dudaklarım dudakları arasında ezilirken gözlerimi sıkıca kapatmış, boynuna sarılmıştım. Karanlık odada yalnızca camdan içeri yansıyan ay ışığı vuruyordu, göremesem de mükemmel bir şekilde Minho'nun belimdeki kolunda uzanan dövmeleri aydınlattığını bilmek kalbimi hızlandırdı. Aldığım kesik nefeslerin arasında o benim alt dudağımı çekiştirirken sağ elimi yeni boyattığı ve ona dehşet yakışan gri saçlarının arasına daldırdım. Öpücüğümüzün ıslak sesleri kulaklarımı çınlatmaya başladığında hafifçe geri çekildim. Ancak Minho buna izin vermedi, saniyesinde nefes almak için araladığım dudaklarımın arasına dilini ittiğinde ani gelen ıslaklıkla inlemenin eşiğine geldim. Akciğerlerimin alması gereken nefesi kalbim alırken boynuna daha sıkı tutundum.

Dudaklarımdan ayrılıp belimdeki ellerini kalçama indirdi. Hiç zorlanmadan bedenimi havalandırdığında bacaklarımı beline sardım ve kucağında olduğum için hafif araladığım bakışlarımı altımda kalan yüzüne indirdim. Çok güzeldi, Tanrı tarafından özenle yontulmuş bir heykel gibiydi. Her ayrıntısı düşünülmüş bir şaheserdi. Yüzündeki yaralar bile ona o kadar yakışıyordu ki bir an dayak yediği için sevinecek hale gelmiştim.

"Odan nerede?" Dudaklarıma fısıldadığı kelimelerle ona sıkıca sarıldım. "Yukarıda. Soldaki ikinci kapı." Cümlemi bitirmemi beklemeden merdivenlere yöneldi. Etraf karanlık olduğu için biraz yavaş bir şekilde çıktı yukarı. Tek eli belimdeydi, odama girmeden hemen önce hırkamın açıkta bıraktığı boynuma dudaklarını sürttüğünde içim titredi. Kapıyı açtı ve ışıkları es geçerek bedenimi yatağıma bıraktı. Otomatik olarak üzerime eğildiğinde bir kez daha bakışlarımız birleşti. Bu sefer ay ışığı yüzünün yarısını aydınlatıyor, gri saçlarını parlatıyordu. Biraz daha eğilerek, sağ elini dizlerimden kırdığım için tam elinin altında olan bacağıma koydu ve yukarı doğru okşadı.

Parmakları sonunda sıcaktı. Tenimde dokunduğu her yer cayır cayır yanarken o sanki beni küle döndürmeye yemin etmiş gibi tekrar dudaklarıma asıldı. Bu sefer direkt olarak diliyle dudaklarımı ikiye ayırmamı sağladığında ellerimi nereye koyacağımı bilemeyerek kollarına tutunmuştum. O kadar uzun süre öpüşmüştük ki dudaklarım sızım sızım sızlıyordu. Yine de bırakamıyordum onu, beni öpmesi bu dünyada alabileceğim en güzel hediye gibiydi.

Bacağımdaki eli hafifçe şortumun içine, kalçama doğru sızdığında beynimde bir anda kırmızı alarmlar çalmaya başladı. Vücudumu yatağa bastırma isteğime karşı koymak o an çok zor oldu. Henüz birkaç aydır tanıdığım bu çocukla sevişme düşüncesi hiç de kötü bir fikir gibi gelmezken bacaklarımı birbirine bastırdım. Jungwoo'yla olan üç yıllık ilişkimin son senesinde bile zar zor birlikte olmaya ikna olmuştum. Şimdi beynimin bu tutarsızlığı beni şaşkına çevirirken bunu daha sonra düşünmeye zorladım kendimi. Çünkü Minho şu anda boynumda bir noktayı morartmıştı bile.

"Minho." Dakikalardır aradığım nefesimi çok uzaklarda zar zor bulduğumda konuştum. "Hm?" dedi sadece. Boynuma çarpan sıcak nefesi aklımı başımdan alırken kendime gelmek için alt dudağımı ısırdım ama bu canımı tahmin ettiğimden çok yakmıştı. Elimi bacağımdaki elinin bileğine sardım. "Dur." dememle boynumda emdiği deriyi bırakıp üzerine ıslak bir öpücük kondurdu ve geri çekildi. Yüzüme öyle bir bakıyordu ki durmasını istediğim için kendimden nefret falan edecektim şimdi.

Kısık gözlerine nefes nefese bakmayı sürdürdüm. Cidden her türlü nefesimi kesiyordu. Ellerinin vücudumdaki hareketleri de duraksamıştı. "Gerçekten durmamı mı istiyorsun?" diyerek gözlerime baktığında her an kararımdan vazgeçebilirdim. Yine de beynimin mantıklı tarafında taht kuran Jisung, henüz çok erken olduğunu bir fermanla ilan ediyordu. Sertçe yutkundum ve başımı onaylarca salladım. "Durmalıyız, üstelik sarhoşsun." dedim bir kez daha. Ama ağzımdan çıkan cümlelerin aksine gözlerim şişen dudaklarında takılı kalmıştı. Baş parmağımla alt dudağını okşadığımda hafifçe gülümsedi. "Gayet kendimdeyim halbuki."Ardından parmağımı öpüp tamamen üzerimden kalktı. "Ama öyle olsun."

Speed to Race// MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin