Yaptığım kuru fasulyeye gururla bakıyordum, Barışın en sevdiği yemekti. Tamam güzel bir yemekti ama bu yemeğin neyine hasta olabilirdin? Güzelim mantı varken hemde? Keremde mantıyı çok severdi. Hatta bir keresinde ona Türkiyeye geldiğinde açacağımı söylemiştim ve şu an gelmişti. Acaba mantı açıp ben sözümü tutarım diye verse miydim? Bence harika bir fikirdi, bunu maçtan sonra kesinlikle yapacaktım.
Çalan kapıyla ayağa kalktım ancak anahtar sesini duyduğumda deliğe bakmadan barış olduğunu anlamıştım, kapıya yöneldiğimde benimle beraber pabloda gelmişti "Hoşgeldin" gülümsedi ve elindeki poşetleri bana uzattı "Hoşbulduk" ardından pablonun adeta baba dercesine havlamasıyla yerdeki pabloyu kucağına aldı "Bebeğim" diyerek uzunca öptü, bu adamın baba olması gereken konular vardı.
"Ne yaptın yemekte?" Dedi mutfağın kapısında "Kuru fasulye ve pilav, umarım turşu ile kola almışsındır" o ise sırıttı "içime doğmuş desene" ona baktım ve poşettekileri çıkardığımda bir kutu vardı "Bu ne?" Diye sordum merakla "senin" kutuyu açtığımda çok beğendiğim bilekliğinin siyahını almıştı "Yaaaa Barışş" diyerek ona sarıldım o ise gülümsedi "Teşekkürler, ödeşmek lazım şimdi" dedim "sarılman yetti ama yarınki maça gelsen dahada mutlu olurum" ona baktım "tamam lan gelicem hatta yedek kulübesinde oturucam" dedim büyük bir hırsla
"Vallaha mı?" Sırıttım "he vallaha" dediğimde bana sarıldı "hayde sen yemekleri koy ben duşa girip geleyim çok acıktım" güldüm "hızlı ol!" Diyerek seslendiğimde tabakları çıkarıp doldurmaya başlamıştım. Masaya koyduktan sonra hazırladığım tabakları gururla baktım, Barış gelene kadar ise pablonun yemek kabına mamasını koydum. Birkaç dakika sonra barış geldiğinde masaya oturdu.
"Çok özlemiştim fasülyeyi" dedi ağzına teperken "umarım güzel olmuştur" dedim o ise bana baktı "Senin elinden zehir olsa yenir be Eylül" gülümsedim, ağzıma teptiğim pilav ile aklıma bunun tarifini Keremin annesinden aldığımdan gelmişti, annesi çok tatlı bir kadındı. Kerem ile ayrılmamızı bildiği halde bana sırtını dönmemiş Gelinim olmasanda sen benim kızımsın demişti. Ah be çok güzel gelin kaynana olabilirdik ama kader ağlarını bu kadar güzel gelin kaynana olmaz diyerek örmüş, bu kız bu kadar mutlu olmamalı diyerek Kereme terk etme perileri göndermişti.
♡
Şu an nerede olduğumu soracak olursanız rams parktayım, yuvamdayım. Kucağımda ise Nicolonun küçük oğlu Tommy vardı, ilk 11de Kerem, Nicolo, Barış, icardi, Muslera, Kerem demirbay, Boey, Köhn, Nelsson ve Abdülkerim vardı. Kucağımdaki Tommy'e baktım, seronomiye çıkan babasının kucağından indikten sonra koşar adımlarla bana gelmişti.
3.5 yılda zanioloya ne olduğunu soracak olursanız İtalyaya dönmüştü, bana sırtını dönmemişti her fırsatta yanıma gelmişti ve şimdi Evine, Galatasaraya geri dönmüştü. Tommy annesi sara'dan çok babasına benziyordu. Tommy benimle göz göze geldiğinde gülümsedim "Baba orada bak" diyerek zanioloyu gösterdim. İtalyancaya olan merakım sonunda işe yarıyordu "Baba!" Dediğinde gülümsedim "babaya el salla" ve benimle beraber el salladı, nicolo ise bizi gördüğünde gülümseyip el salladı ve ardından oğluna öpücük attı ben ise sadece gülümsedim.
Zaniolodan saraya belki iyi bir eş olmamıştı ancak Tommy'e çok güzel bir baba olmuştu, zanioloya baba olmak çok yakışmıştı. Merhametli insanlara baba olmak çok yakışıyordu, Keremin Merhametine aşıktım ancak o bana olan merhametini öldürmüştü ya da bana öyle geliyordu. Eskisi gibi bakmıyordu bana farklı bakıyordu, ancak benim kalbim onu ilk gördüğüm günkü gibi atıyordu. Biz artık keremle olamazdık olmamalıydık, sonuçta ex'ten next olmazdı değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opia Potter | Aktürkoğlu
Teen Fiction📌Bu hikaye bir hayalden ibarettir gerçeklikle alakası yoktur! opia tanıdık veya tanımadık insanlarla göz göze gelindiğinde, kendini savunmasız ve kırılgan hissettiren duygu çeşidiydi ve ben ona baktığımda o duyguyu hissediyordum o benim opiamdı ve...