On Altıncı Bölüm:

19 3 10
                                    


Gerçekleri öğrenmemin üstünden,  en azından bir kısmını öğrenmemin üstünden tam olarak bir ay geçti.

Bu bir ayda  sürekli ekinle olmak hem çok garip, hem de tahmin ettiğimden çok daha iyi hissettirdi.

Ekinin sadece bana değil, yaptığı hatanın farkında olarak egemene,

Sabrını deli gibi sınamasına rağmen, arene iyi davranması hatta çok çok iyi davranması, bize alışmaya çalışması o kadar değerliydi ki benim için.

İzlediğim kayıtlar, ekinin canının yandığı kadar canımı yakmış, ama asla bu kadarla sınırlı olmadığından da emin olmama sebep olmuştu.

Ekinin bana anlatmadığı binlerce gerçek varmış gibi hissediyordum.

Bu kadar sorgusuz sualsiz güvenmem, kardeşlik hatta ikizlik iç güdüsü mü bilmiyorum ama, artık hayatta egemen, bambi, aren dışında kimseyi bu kadar çok sevemem derken, şu an içimde ekinin sevgisi gün geçtikçe büyüyor kalbimdeki bütün odacıklara sıçrayıp yer kaplıyordu sanki.

Ve hayatımdaki en büyük yapı taşı, kendimi, adımı sevmememe sebep olan, beni sevgiden mahrum bırakan annem.

Annemin yaşıyor olmasına mutlu mu oldum içim mi rahatladı bilmiyorum, ama ilk etapta ne görmek ne konuşmak istedim onunla.

Parçalarını birleştirmem gereken binlerce parçalık bir puzzle bırakılmıştı önüme.

Her bir parçada, ayrı bir detayı bulacak, hayatımı ya rayına oturtacak ya da komple yerinden oynatacak bir sonuç çıkacaktı ortaya.

Ekinin gün içinde bazı saatlerde ki genelde akşamları ortadan kaybolması, artık yavaş yavaş hepimizin içine şüphe düşürmeye başlamıştı.

Her gittiğinde yüzü daha düşük dönüyor, asla ağzını bıçak açmıyordu.

Bir aydır olduğu gibi, her gece yatmadan sanki daha fazla büyüyebilirmişim gibi, bana büyük bir bardak ısıtılmış ballı süt getirip, saçlarımdan öpüp gidiyor.

Bunu içinden geldiği için yaptığını, beraber geçiremediğimiz çocukluğumuzun telafisi olarak gördüğünün farkındayım.

Ama ekinin içinde açılmamış büyükçe bir sandık var ve içi sırlarla dolu.

Sakladığı her neyse öğrenmemden korktuğu, yüzünün her zerresinden okunuyor.

Ama artık bir yerden başlamamız gerektiğinin oda farkında.

Kayıtları izlesem 'de ekini hastaneden kimin kaçırdığını, neden kaçırdığını, annemi yangından kurtarıp abimi ve babamı neden ölüme terk ettiğini hala bilmiyorum.

Ekinin egemeni, neden bu işlerin içine soktuğunu, bana ulaşmaktan başka bir gayesi olup olmadığını merak ediyorum.

Hepsinin cevabının ekinde olduğunu ama bunları cevaplamaya hazır olmadığını, belki de benim de duymaya hazır olmadığımı düşündüğünü biliyorum.

İşte tamda bu yüzden puzzle'ın  en azından ufak bir parçasını birleştirebilmek için yaptığım planın, ilk aşamasına bugün başlayacaktım.

Gerçekleri öğrenmek için başka şansım yoktu.

Düşünmekten uyuyamadığım kaçıncı gecedeyim bilmiyorum, evimi özlediğim, kedilerimi özlediğim kaçıncı gecedeyim bilmiyorum.

Yeni hayatıma alışmaya başlamışken, aşkıma, sağlığıma, işime kavuşmuşken bu yaşananları idrak edemediğim kaçıncı gecedeyim bilmiyorum.

İşte tam böyle bir geceydi planımı başlatmam için gerekli olan, 

Zihnim bulanık, göz altlarım çökük saat gecenin dördü ekinin eve girdiğini, biricik köpeği ice'ın ayak seslerinden anladım.

Su içmeye kalkmış gibi elime bardağımı alıp merdivene adımımı attığım sırada karşılaştım ekinle.

-Eflin, neden uyandın bu saatte iyi misin

-Uyanmadım, zaten uyuyamıyorum su içmek için indim

-Neden uyuyamıyorsun, bir şey mi oldu biri bir şey mi söyledi

(Bingo, ilk tedirginlik sakladığı bir şeyler olduğunun kanıtı)

-Kimse bir şey söylemedi, asıl sorunda burada zaten cevaplanması gereken bir sürü soru var ama açıklayan kimse yok.

-Bak ben sana her şeyi anlatacağım ama zaman-

-Zaman diye bir şey yok ekin, yarın ölmeyeceğim ne malum, terasa çıkıyorum bu gece konuşacağız.

-Yanında egemenin olmasını istemez miydin,

-Yanımda olması gerektiği durumlarda yanımda olur merak etme.

Elimdeki bardağı hol deki rafa bıraktım sigara paketimi alıp terasa doğru yürümeye başladım, arkamda hareketlilik hissettiğimde arkamı dönüp baktığım zaman, 

Ekinin elinde kocaman su  dolu bardağı görmem yüzümde bir gülümsemeye sebep oldu.

Sandalyeyi çekip oturdum, suyumdan bir yudum aldım, sigaramı yaktım.

-Şimdi seni dinlemek için hazırım ekin.

-Eflin nerden başlamam gerekiyor ya da nasıl anlatsam canımızı daha az yakarım bilmiyorum.

-Sen bunların hepsini yaşadın ekin, canımız fazlasıyla yanmış daha fazla ne olabilir 

-Sen yaşama ki canımız daha fazla yanmasın diye bunların hepsini yaşamaya göze aldım eflin, şimdi bunları anlatmak benim canımı yakmaz ama, bunları duyanın sen olacak olması canımızı yakar.

-Bilinmezlerle yaşayamam ekin, hayatımı yoluna koydum işimi, ailemi, evimi kurdum derken girdin hayatıma, iyi ki girdin çok mutluyum seninle olmaktan ama bilmeden yaşayamam.

-Mesela annem yani annemiz, yangından nasıl  kurtuldu, kim kurtardı madem kurtulma şansları vardı abimi ve babamı neden ölüme terk etti.

-Ya da her şeyin en başına dönecek olursak, hastaneden seni kim götürdü, neden biz seni öldü bildik yıllarca neden ben değil de sen ekin.

-Aslında bir çok şeyin cevabı olan soruyu en sonda sordun eflin, neden sen değil de ben, aslında en başından beri hep sendin.

-Sahip olmak istediği, büyütmek istediği hep sendin ama, anneme eziyet etmek ona acı çektirmek için lazım olan kişi bendim.

-Kimin sahip olmak istediği ekin, kim beni büyütmek, anneme eziyet etmek istedi hayatımızı darmaduman etmek kimin eline ne geçirebilirdi ki.

-Babamız eflin, Asil Demirkan.

-----------------------------------------------------

Upsss.....

















EFULİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin