Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𓆩ꨄ︎𓆪
"Biraz daha uzaktan çek. Yakından çekersen yanaklarım daha şişkin duruyor. Azıcık öte git." Gaeun'un beni sınayarak fotoğraf çekinmesinden bıkmıştım. Altı üstü fotoğraf çekiyorduk ne diye benden fotoğrafçı gibi davranmamı istiyordu.
Birkaç adım geriye gittim. "Tamam, poz değiştir."
Saçını sağa sola savurarak manken edasıyla poz verirken ben ise galerisine altı yüzüncü fotoğrafı çekmekle meşguldüm. Ne zaman estetik tasarımlı bir kafeye gelsek hemen fotoğraf çekinmesi gerekirdi.
Sıkılarak, "Yeter mi bu kadar?" dedim. "Sözde soğuk kahve aldık ama buzları eridi."
Omuzlarını silkerek, "N'apabilirim? Flörtüm görecek bu fotoğrafları." diye mızmızlandı.
Hayatımızın son üç gününe dahil olan yeni bir isim vardı. Kim Seungmin... Kendisi Gaeun'un flörtüydü. Daha doğrusu Gaeun, onu flörtü ilan etmişti ama çocuğun bundan haberi olduğunu sanmıyordum. Sadece geçen gün Gaeun'un paylaştığı bir müze gezisi hikayesine yanıt vermişti. Biraz müze hakkında konuşmuşlardı. Şimdi ise Gaeun, sırf onu etkilemek için ve paylaşmak için yüzlerce fotoğraf çekiniyordu.
Telefonu ona uzatıp arkama yaslandım. Kahvemden bir yudum aldım. Onu ilk defa bu kadar aptal aşık şeklinde gördüğüm için bir şey diyemiyordum ama profili siyah ekran olan bir çocuğa flörtüm demesi... Biraz saçmaydı, biraz.
Fotoğraflarını editlerken bana döndü ve "Sen Felix'e sweati verdin mi? Vermediysen bugün var. Akşam parkta olacaklarmış. Bir kenara çekip verirsin. Sonra senden hoşlanıy-" dediği sırada hızla sözünü kestim.
"Yok, olmaz."
Şaşırdı. Telefonu masanın üzerine sertçe bırakıp bir anda dünyanın en önemli meselesini dinlermiş gibi masaya doğru eğildi. "Ne demek olmaz? Sen değil miydin bu çocuğa sweatini geri vereceğim diye şekilden şekile giren." Biraz düşünürmüş gibi yaptı. "Doğru, sen değildin. Burnun şekilden şekile girdi."
Burun esprileri bana hayatı sorgulattırıyordu gerçekten.
İyi ki Hyunjin denilen herif burnumu bi' yamultmuştu...
Kaşlarını çattı Gaeun. Dediklerime bir anlam verememiş olacak ki kendi kendine tartışmaya başladı. "Nasıl kaybedersin? Acaba bir yerde mi unuttun ya da biri mi çaldı?"
"Hayır, hayır. Öyle demek istemedim." Bir şeyleri anlatırken genellikle ellerini kullanırdı. Havadaki ellerini yakaladım ve sakin olması için gözlerimi gözlerine sabitledim. "Sweat Hyunjin'e aitmiş. Ben de ona verdim."
