6. B Ö L Ü M

223 22 0
                                    

Gözümün önünde gece gündüze dönmüştü. Bir gram uyku alamamıştım. Yanlış bir şey yaptığımı düşünmek bütün uykumu zehir etti. Ben sadece Emir'in beni buradan götürmesini istemiştim aslında. Ama sanırım Emir de en az Beyazıt kadar gözü kara.

Koridorda sesler duyunca merakla kapıyı açtım. Artık kapının kilitlenmediğine şaşıramadan etrafa göz attım. Kimse yoktu koridorun sonunda Beyazıt'ın odası vardı ve kapısı açıktı. Merakla odaya doğru ilerledim.

Kapı ardına kadar açık Beyazıt içerdeydi. Ayakta pencereye dönmüş dışarı bakıp purosunu içiyordu. Henüz saat erken o da uyumadı sanırım. Tam o an Beyazıt arkasını dönünce göz göze geldik.

Hiçbir şey demedi. Gözlerini de çekmedi ve benim net olarak fark ettiğim şey gözlerindeki uykusuzluktu. Sessizliği bozup

"İçeri gel ve kapıyı kapat." Dedi Beyazıt. Yutkunup bir adımla odaya girdim. Kapıyı kapatınca Beyazıt eliyle oturmam için karşısındaki koltuğu gösterdi.

"Bugün Emir gelecek. Babanla birlikte." Dedi.

Nasıl bir tepki vereceğimi bilemedim. Bu yüzden tepkisiz kalmak için kendimi sıktım.

"Ne kadar da geleceklerinden emindin. Seni tebrik ederim." Dedi. Kaşlarımı çattım.

"Ne için beni tebrik ediyorsun? Anlamadım." Dedim. Beyazıt'ın ifadesiz bakışlarını öfke ele geçirdi.

"Bir şekilde sevgiline ulaşıp onu bu adrese çağırdığın için."

Ne kadar zorlasam da tepkisiz kalamadım. Gözlerimi kırpıştırdım. Bunun cezasını bile düşünmeden Beyazıt'ın haber verdiğimi nasıl anladığına şaşırdım. Hemen kendimi savunmak için

"Haber vermedim. Zaten geleceklerdi beni bırakmaz-"

Sözümü kesen Beyazıt'ın masanın üstüne telefon kutusunu sertçe bırakması oldu. İrkilirken

"Bunu Hülya hanıma özür dileyecek ve sen vereceksin Levlâ." Dedi.

Sustum. Üstüne söylenecek ya da savunulacak bir şey kalmamıştı. Ben mi gerizekalıyım Beyazıt mı çok zeki?

"Ayrıca hazırlan. Kıyafete ihtiyacın varsa Tuğba hanıma ilet. Bugün sevgilin ve babanın olduğu masaya sende oturacaksın." Dedi. Ben dediklerini aklımda tararken

"Çıkabilirsin." Deyip önündeki bilgisayarla ilgilenmeye başladı. Gözlerimi devirip odadan çıkacakken

"Telefonu al!" Dedi.

O kadar sinir oluyorum ki sürekli emirler yağdırmasına!

Ayaklarımı yere vurarak masasından telefonu aldım. Bana bakmıyordu ki baksa da nefretimden başka bir şey görmezdi. Odadan çıkıp kapıyı kapatınca nefes verdim.

Aşağıda mutfağa inene kadar Beyazıt'a hem hakaret edip hem de yaptığımı nasıl sakin karşıladığı hakkında gidip geldim. Mutfakta ise Hülya ve Tuğba kendi işlerindeydiler. Çekinsem de boğazımı temizleyip Hülya ablanın yanına gittim.

"Hülya abla?" Dedim. Kadın elindeki bezi bıraktı ama bana bakmadı. Alındığı çok belliydi Tuğba ise işini bırakmış direkt merakla bana bakıyordu.

"Ben özür dilerim telefonun için. Anlaşılacağı üzere pek normal şeyler yaşamıyorum." Deyip Beyazıt'ın verdiği telefonu uzattım.

Kadın derin nefes alıp başını salladı telefonu alıp Tuğba'ya uzattı.

Esir -40Günah-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin