Etzel Tümlenk
Etzel...
Bu adam beni o kadar çok rahatsız ediyor ki olduğu ortamdan anında uzaklaşmak istiyorum. Elinde viskisi vardı karakolda gördüğüm gibi değil daha renkli eğlenceli gibi duruyordu. Kaşlarını kaldırarak yanımı gösterdi.
"Size eşlik edebilir miyim?" Dedi. Ne kadar istemesem de başımı aşağı yukarı salladım. Etzel yanıma gelip balkonun tırabzanına yaslandı.
Sessizliği benim için sorun değil. Ama Etzel her an bir şey yapacakmış gibi bakıyor.
"Şimdi ki hamlen ne Levlâ?" Dedi.
"Anlamadım?" Dedim. Etzel gülümseyip viski dolu bardağını kafasına dikti. Tam karşıma geçip küçümseyerek bana baktı.
"Doğan'ın kızısın. Babanın yerine mi geçeceksin yoksa.." Deyip çenesiyle içerideki Beyazıt'ı gösterdi.
"Kardeşimin sırlarını mı ifşalayacaksın?"
Derin nefes alıp başımı başka yere çevirdim. Ben ne yapacağımı biliyormuşum gibi Etzel tepeme dikilmiş benden hesap soruyor.
"Sanırım kibarca evliliğimizi tebrik ediyorsun." Dedim. Etzel başını sallayıp
"Gerçekten bu evlilik.. Çok tuhaf." Dedi.
Tamam Etzel sınırları aşıyor. Beyazıt bu evliliğin sahte olduğunu sadece ikimizin bildiğini söylediği için Etzel'e karşı gardımı kaldırdım. Kollarımı göğsüme bağlıyarak son derece ciddi bir şekilde Etzel'e baktım. O ise
"Bana dürüst olabilirsin. Sandığımdan daha mı zekisin daha mı aptalsın? Planlarını merak ediyorum."
"Sen düşüncelerine kurulup uykularından olabilirsin Etzel. Şimdilik tek bilmen gereken karşında Beyazıt'ın eşi olması. Beni rahat bırak." Deyip hızla içeriye girdim.
Etzel'in bir cümle daha kurmasını istemedim. Suratımı asık gören Beyazıt misafiriyle konuşmasını bölmeden bir bana bir de balkonda ki Etzel'e baktı.
Tek başıma ilk masada etrafı izlerken aklımdan dahi geçirmeye utandığım Emir'i düşünüyordum. Aileminde burada olmasını isterdim. Emir nasıl hissettiğimi anlamış olurdu. O acı yine içimde bir yerde yanarken çenemi elime yaslayıp kimseyi görmek istemediğim için masadaki tülle oynamaya başladım.
"Levlâ?" Gözlerimi Beyazıt'a çevirdim. Bana doğru eğilerek
"Bir sorun mu oldu?" Dedi. Etzel canımı sıksa da omuz silktim. Başını sallarken elini kaldırıp
"Dans edelim." Dedi.
Gerçekten mi? Şaşkınlıkla elimi Beyazıt'ın eline bırakırken insanlar tam ortayı bizim için bomboş bırakmış gibiydi. Altta hafif gelen müzik sesi biraz daha arttırırken Beyazıt büyük elini belime yerleştirirdikten sonra kollarımı boynuna doladım.
Bütün gece yaptığım gibi Beyazıt'a ayak uydurdum ve beceriksizce gülümsedim. İnsanlar bizi alkışlıyorken Beyazıt yüzünü iyice yaklaştırdı. Düşündüğüm şeyi yapmaz, değil mi? Nefeslerim hızlanırken Beyazıt tehlikeli yakınlıkta durdu.
"Kimseye bir şey anlatmadın değil mi?" Dedi.
Allak bullak oldum. Nefesimi düzene sokmaya çalışıp
"Hayır. Ama bu Etzel üstüme geliyor." Dedim. Beyazıt'a o kadar yakındım ki kokusunu, nefesini benimle hissediyordum. Yine onun siyah gözlerinden benim yeşil gözlerimin yansımasını gördüm.