4.Parıltılı Işınlar

8 0 4
                                    

Tansu

Ben Tansu.Bayılan Tansu.Prens Cengiz'in kollarına yığılan Tansu.

Bana ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.Uyandığımda en son Prens Cengiz'in beni getirdiği odadaki yatakta sabahın ilk Güneş ışınları ile uyanmıştım.Yanı başımda onlarca hizmetli bekliyordu.Şato dışında bu kadar görevli yoktur eminim.Sırf bu cehennemden kaçmayayım diye her şeyi yapıyorlar.

Yataktan kalkmaya çalışırken hizmetliler beni durdurdu ve kollarımdan tutup yatağa sabitlediler.Tam ağzımı açıp cıngar çıkaracakken odanın kapısı(oda demeye bin şahit ister ortalama bir daire boyutunda) açıldı ve içeri seri ve bir o kadar da sert adımlarla Prens Cengiz girdi ve hemencecik yanıma geldi.Soluk seslerini duyabiliyordum ve oldukça düzensizdi.

Beni görür görmez gözünü ve ağzını hafiften açtı.Bu haliyle çok komik duruyordu gülmemek için zor durdum.Ben tam ne olduğunu soracakken yüzüme yaklaştı.Aramızda sadece bir parmak yer vardı.Ben ani refleksle uzaklaşmaya çalışırken hareketime karşı beni tutup "Şşşt" dedi sakin bir sesle,ilk gündeki gibi.O ses ile beraber donakaldım.Cidden sakinleştirici bir etkisi vardı.Ben gözlerimi açmış anlamaya çalışırken iç sesimi duymuş gibi "Dün gece rahatsızlandın.Nedenini ve hastalığı bilmiyoruz.İyi misin?" diye soru yöneltti.

"İyiyim.Ne oldu ki?" dedim.

"Ateşin çıkmıştı ve bir anda bayıldın.Şatodaki tüm hekimleri çağırdım ama hastalığı tesbit edemediler.Senin fikrin var mı?" dedi.

"Bilmiyorum.Neyse neden buradayım?" dedim.Beni zaten zorla bu yerde tutarlarken hâlâ fikrimi soramazdı.

"Neden olmayasın?" dedi.Bu adam ciddi miydi!?Cevap karşısında kalkınmaya çalışırken gene şştladı ve beni tuttu.Ben bağırmak için ağzımı açarken "Şatoda en güvenli ve korunaklı yer burası." dedi.Banane korunaktan ben suçlu değil miyim güvercin kafaa.

Kafamda saydıracağım cümleleri toparlarken hizmetlileri odadan yolladı,artık baş başaydık.Ayağa kalkıp perdelere doğru yol aldı.Vakit bu vakittir diyip hemen fırladım ve odadan çıkmak için kapıya doğru koşmaya başladım.Beni fark etti ve arkadan gelmeye başladı.Daha da hızlandım,tam kapı kulbunu açacakken beni yakaladı döndürüp kendine bastırdı.(Amaninn)

"Hiçbir yere gidemezsin minik orman cücesi"

"Ne miniği oğlum aramızda maksimum 15 cm var.AYRICA BEN SUÇLU DEĞİL MİYİM PARAMESYUM KAFA İSTEMİYOM BEN BURAYI YETO YA ZİNDANA MI ATCAN İDAM MI ETCEN ZEHİRLİCEN Mİ BEN GİTMEK İSTİYOM ARTIK YA GİDİCEM YA ÖLÜCEM."

"Daha şatoya geleli yalnızca 36 saat oldu ve bu kadar çabuk bıktın mı gerçekten?"

"Evet!?!?"

"İyi,bendensin.Şimdi o yatağa gidip iyileşeceksin sonra naparsan yap umrumda değilsin."

"Umrunda değilsem neden beni tutuyorsun şimdiden sal gideyim!"

"Sonuç olarak ne yapacağını bilmiyorum, dediğin gibi suçlusun."

"Hiçbir 'insan' bir suçluyu bu kadar yakınında tutmaz." dedim ona daha da yaklaşarak.

"Ben suçlu severim,herkes gibi." diyip aramızdaki mesafeyi tamamen kapattı.Sanırsam bir yerlerimi öpüyordu ama neresi bilmiyordum.Omgg şu an dudağımdaydı.REALLY?

Anın şoku ile refleks olarak etrafımda 2 tur dönerek yana kaydım.Utandığım zamanlar hep yaptığım bir hareketti bu.Ve bunu PRENS CENGİZ'E YAPIYORDUM.REZİLLİKK.

"Ne yaparsan yap asla kaçamayacaksın.Bu kapı benim iznim olmadan hiçbir zaman açılmaz."

"Ya izin alırsam??" dedim.

"Alabilirsen,alırsın."

"O zaman aldım bile haydi allaha ısmarladık." diyip ağaç gücümü kullanarak kapıyı açtım.Şaka yapıyorum Allah'ın odundan kapısı işte ne izniymiş arkadaş.Dememe kalmadan kapının önünde 50 tane asker belirdi.Prens arkamda kollarını birleştirmiş gülerek bana bakıyordu.Offlayarak geri döndüm ve kapıyı kapattım.

"Sana demiştim." dedi sırıtarak.

"Bana demen bir şey fark ettirmiyor."

"Hadi uğraştırma yat dinlen gene düşücen bayılcan hiç taşıyamam seni."

"Yok."

"Peki sen istedin." diyip beni sırtına attı.NEE.Hemen yere atladım tabi beni taşıyabileceği 150 kızlar sanıyorsa çok bekler.

"Kırcan bir yerini napıyorsun?" Dedi.

"Sen de belini incitcen??"

"Ben benim,sen sensin."

"BAHANELERİNİZ BENİ ALAKADAR ETMEZ." diyip ondan uzaklaştım.

Ancak neye yarar.

Bir el her zamanki gibi kolumdan tuttu ve döndürdü.Ama bu sefer dondu kaldı.Boynuma bakıyordu..İzime.Hayda bir de bunla uğraşacaktım.

"Bunu nasıl fark etmemişim." diye fısıldadı ve aniden izime öpücük kondurdu.Ve o an benim için dondu.Elim ayağım bağlanmış gibiydi.Televizyon off tuşu muydu bu ne?

Cengiz

Tansu bayıldığında ilk başta kavrayamadım.Kız daha benle tanışmadan bayılmıştı bir de benle olsa..
Çok yüksek de ateşi vardı.Acaba şatoya geldiğinde hasta mıydı?

Onu kucağıma alıp yatağa uzandırdım ve hizmetlilerden doktor çağırdım.Doktor soğuk algınlığı dedi ama hiçbir soğuk algınlığında bayılma olmazdı.Tansu ile ilgilenen hizmetli Sabi'ye gün içinde ne yaptığını sordum ancak ondan da bir şey çıkmadı.

Ve şimdi yeni fark ediyordum.Tansu'nun  oksitli olduğunu biliyordum ancak izler yalnızca özel kişilerde olurdu.Askerlerimin kaydına göre de son kalan oksitli kişi Tansu olduğuna göre Tansu taht sahibiydi.Uzun süre oksit kütüphanelerinde bilgi topladığım için izli birini sinirli görünce ne yapmam gerektiğini bildiğimden orayı öptüm.Çünkü oksitliler Doğa Ana gereği hep sakin yaşarlar ve bu kadar stres onlara yük olur.Yüksek ihtimal bayılma sebebi de sinirdi..Kim bilir vücudu daha ne reaksiyonlara verecek negatif yükleri atmak için.

Stresini atması için odamdaki jakuziyi sıcak su ile doldurdum ve sakin Tansu'yu suya soktum.Sakinken ne kadar güzeldi.Saf ve masum ,sessiz sessiz..Gıkını çıkarmadan orada durdu.10 dakika geçtikten sonra onu çıkardım ve onla ilgilenmesi için hizmetli çağırdım.Sabi'ye göre Tansu geldiğinden beri yemek yememişti.Bayılma sebeplerinden biri de bu olabilirdi.

Hizmetli onu giydirdikten sonra Tansu'yu yatağıma yatırdım ancak benim de uykum gelmişti.Yatağın en ucuna ona yaklaşmayacak şekilde uzandım.Uyandığında tekrar bağrınmasını istemiyordum.Şu 25 yıllık Şato entrika hayatımda bu kadar sesli olay yaşamamıştım.

Tansu

Gene uyuduğumu fark etmiştim.Yerlerde mumlar havada ışıklar vardı.Akşam olmuştu sanırsam.Kollarımı uzatıp doğrulacakken bir şeyin beni sardığını gördüm.Bir çift kaslı kol!?!?

AquaoksitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin