2. Bölüm: "Sen ne zamandır buradasın?"

12 3 0
                                    

yeni bir bölüme daha hos geldiniz!!

yeni bir bölüme daha hos geldiniz!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌟

Puslu hastane koridorlarında koşarken aklımızda olan tek şey, arkamızdaki yaratığa yakalanmamaktı. Arkamızdan gelen bağırışları umursamadan merdivenlerden uzaklaştık, geldiğimiz yönün ters istikametinde ilerlemeye başladık. Kanımdaki gezinen adrenalin beni olduğum yerde titretiyordu.

Koridorun sonundayken önümüze çıkan yaratıkla geri çekildik. Ancak ben gördüklerime inanamıyordum. Karşımdaki şey bir insan değildi, sarsak adımlarla bana ilerlerken onu inceledim, yavaş ilerliyordu. Üstündeki kıyafetler yer yer yırtılmıştı. Göz kapakları olmadığı için gözlerini net bir şekilde görebiliyordum. Ancak gördüğüm şeye göz demeye bin şahit gerekirdi, çünkü benim tek gördüğüm kana bulanmış soluk korneaydı.

Midem bulanmaya başlamıştı fakat Irene'yi ve kendimi tehlikeye atamazdım.

"Ömrümde böyle bir şey görmedim." diye mırıldandım. Aniden Irene'nin kolumu çekiştirmesiyle kendime geldim. Kendimi geriye çekerek Irene'nin elinden tuttuğumda, tekrar koşmaya başlamıştık. Zemin kanla kaplı olduğundan Irene'nin koşarken ayağı kaymıştı, yalpalayarak yürümeye çalıştığında ilerleyebileceğinden pek emin değildim.

Irene dengesini kuramadan yere düştü, her tarafı kan içinde kalmıştı. Kanın kayganlığı yüzünden benden uzağa savruldu. Yaratık beni değil, Irene'nin peşinden ilerledi. Yaratık ağzını açtı, dişlerini gösterdi. Irene'nin yüzüne doğru çığlık attı. "Yardım et, burada ölmek istemiyorum!" Irene, ağlayarak kanlı zeminde geriye gitmeye çalıştı. Karar vermek için zaman yoktu. Odadayken arka cebime attığım neşteri alarak, Irene'nin arkasına geçtim.

İzlediğim film ve diziler, bana bu yaratıkların kafalarına nişan almam gerektiğini öğretmişti. Ancak şu an bir filmde ve dizide olduğumuzu hiç ama hiç hissetmiyordum. Neşteri alarak yaratığa üç adım kala durdum.

Yapacaksam, şimdi yapmalıyım. Korkmam bana hiçbir fayda sağlamayacak, aksine birisinin ölümünü gözümle izleyecektim. Kolum titredi, tırnaklarımı avuç içlerime sapladım. Ya şimdi ya hiç!

Tereddüt dahi etmeden neşteri kaldırıp bir gözüne sapladım. Yanda duran süpürgeyi alarak, acı içinde bağıran yaratığın üstüne fırlattım. Yerdeki kan sayesinde yaratık koridor boyunca kaydı. Derin bir nefes vermez üzereydim ancak, koridor sonundaki görüntü hiç hoş bir görüntü değildi.

Onlar çok fazlaydılar, bir tanesiyle bile baş edemezken şu an karşımızda üçten fazlası duruyordu. Hızla Irene'nin yanına çöktüm. "İlerlememiz gerek. Yürüyebilecek misin?" Irene, kafasını aşağı yukarı sallayarak beni onayladı. Vakit kaybetmeden kolunun altına girdim ve onu ayağa kaldırdım. Irene sendeleyerek ilerlese de, yanında olduğum için hızlı ilerleyebiliyorduk. Hastananenin yangın merdivenlerine ilerlemeye başladık. Kafamı çevirip geriye baktığımda, yaratıkların bize hız kaybetmeden geldiklerini gördüm.

Son YaşamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin