7. Bölüm: "Bu senin suçun değildi."

10 2 0
                                    

7. bölüme hoş geldinizz

keyifli okumalar, yorumlarinizi eksik etmeyin!! <3

🌟

"Çok yoruldum," Irene, koşmaktan nefes nefese kalmıştı. Ağzının içi kurumuştu ve artık zar zor nefes alıyordu. Koşmaktan ciğerleri sızlıyor, kaburgalarını batıyordu sanki. Cedric, Irene'nin haline bakınca endişelenmeden edemedi. "Hey, Rosaline. Belki biraz mola versek fena olmaz?" Dedi endişeyle. Bu üçlü, hastaneden çıktıkları andan itibaren durmadan koşmuş, yaratıklardan uzak bir yer aramışlardı.

"Acınası," Rosaline, zayıf insanlardan nefret ediyordu. Güçlü olmak kendi ellerindeyken, zayıf olmayı seçenlerden, ölümü en kolay kaçış yolu olarak görenlerden, en çok da annesinden nefret ediyordu. "Ne dedin?" Cedric, duymamış gibi davranarak Irene'ye destek oldu. "Tamam, dedim." Rosaline, kaldırımın kenarına geçip oturdu. "Zaten yaratık da gözükmüyor, dinlensin." Kafasını duvara yaslayıp çevreyi izledi. Cedric, Irene'yi kaldırıma otutturup terden yüzüne yapışmış olan saçları kenara çekti. "İyi olacaksın." Dedi mırıldanarak, Cedric.

Aradan birkaç dakika geçti, Irene soluklandı. Üçlünün arasında tek bir kelime bile dolaşmadı. Hepsi sessizce kafeteryada geride bıraktıkları insanları düşünüyor, kendilerini suçluyorlardı. "Abinin olduğunu bilmiyordum." Cedric, garip ortamdan dolayı konu açmak için Rosaline'e döndü. Rosaline, kafasını Cedric'e doğru döndürdü. "Öyle mi?" Derin nefes verdi. "Çok ünlüdür oysaki." Cedric şaşırmıştı. "Harbi mi?"

Irene, ikilinin sohbetini sesszice dinledi. Normal halinde olsaydı eğer, sırf Rosaline'e sinir olduğu için Cedric'e abisi hakkında spoiler verirdi. "Floch benim abim." Rosaline bu durumdan hoşnut değilmiş gibi yüzünü buruşturdu. "Üvey abim." Diye de ekledi. Cedric bunu anlayamadığı için biraz aptal gibi hissetti. İki kardeşin de kızıl saçları, açık kahve gözleri vardı. "Çok benziyorsunuz." Dedi sadece. Rosaline, son kez Cedric'e baktı ve ardından ayağa kalktı. "Yeterince dinlendiniz bence. Artık ilerleme vakti." Cedric, "Nereye gitmeye çalışıyoruz?" Diye sorarken ayağa kalkıyordu. Ardından Irene'ye elini uzattı. "Buralara yakın tanıdığım birisinin evi var. Eğer güvenliyse, belli bir süre orda kalabiliriz." Rosaline, bacaklarındaki tozları silerken açıkladı. Cedric sadece başıyla onay vermekle yetindi.

Irene, "Sizce kafeteryadakiler..." diyecekken sustu. Aklındaki şeyi cümleye dökerse, ağlardı. Farkındaydı. Ve şu an asla ağlamak istemiyordu. "Merak etme, kurtulmuşlardır." Cedric daha kendi söylediğine bile inanmıyordu. "Eğer rahatlayacaksan diye söylüyorum, onlar senin kadar zayıf değiller sarışın." Dedi, Rosaline. Her zamanki ses tonunu kuşanmıştı yine. Irene, tekrardan ağzını açıp soru sormadı.

"Hadi, gidiyoruz. Beni takip edin." Rosaline tekrar koşmaya başladı.

"Öncelikle bir markette duracağız. İhtiyacımız olan erzakları fazla fazla almamız gerek. Ardından kafeteryadan kurtulmuş olabilecek insanları arayacağız. Bir şey eklemek isteyen?" Dedi, Floch. Arabayı hastaneye yakın olan bir markete doğru sürerken. Nora'dan ses çıkmadı. "Aklınızda çıkan kişilerin nereye gidebileceği hakkında bir tahmin var mı?" Diye sordum. Nora, "Gidebilecek çok seçenek var. Boş ev, dükkan, araba, belki bir karakol?" Dedi. Elini çenesine koyup seslice düşünmeye devam etti.

Son YaşamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin