13. Bölüm: "Bakarsan ilerleyemezsin."

7 0 0
                                    

13. bölüme hoş geldiniz!!!

keyifli okumalar, yorumlarinizi eksik etmeyin. <3

🌟

Gecenin karanlığında, Floch'un elindeki küçük fenerle ilerliyorduk. Kimseden ses çıkmıyor, herkes önüne bakıyordu. Nereden, ne zaman hastalıklı çıkacağını bilmiyorduk. Bu sebepten dolayı kimse bir soru sormuyordu. Geçtiğimiz yollardaki tehlikeyi göz ardı etmeye çalışıyorduk. Üzerinde yürüdüğümüz zeminin toprakla kaplı olması hepimizi kirletmişti. Ayağımızın altındaki yaprak ve ağaç dalları her adımımızda çatırdıyordu.

Dikkatlice etrafıma odaklandım. Kolumun altında Irene, diğer yanımda ise Cedric vardı. Önümüzde Floch, Nora ve Xaiver, arkamızda da Harry ile William vardı. O ikisi arkada sürekli fısır fısır konuşuyor, asla susmak bilmiyorlardı. "Şurada gördüğümüz kotu bana alacak mısın, Will?" William, Harry'nin gösterdiği mağazanın vitrininde gözüken kotu inceledi. "Hayır, modelini beğenmedim."

"Modelini beğensen alacaksın yani?" Harry heyecanla sesini yükseltince William, gülümsedi. William. Gülümsedi.

Harry ve onları gizlice dinleyen biz bunu duyunca duraksadık. "Duydun mu?" Cedric, fısıltıyla bize eğildi. "Adamı robot sanıyordum." Irene hızla kafasını salladı. "Katılıyorum." diye fısıldadım ben de. Harry ve William arkada konuşmaya devam ederken benim aklımda farklı şeyler vardı.

Rosaline.

Onu neden evde bıraktık, o kavganın sebebi neydi? Sormaya korkuyordum, tekrardan ortamı germek istemiyordum. Aceleyle evden çıkmamız üzerine herkesin üstünde sersemlik ve şaşkın bir hal vardı. Önümüzde duran Floch, bize yürüdüğümüz zaman boyunca tek kelime etmemişti.

Atlas ve Jasmine, yanımıza yaklaşarak, "Birbirimize yakın duralım." dediler tedirgince. Yakından gelen hastalıklı sesleriyle bir anda durduk. Hepimiz önümüzdeki Floch'a odaklanınca, ses çıkarmadan bize döndü. Elini dudaklarına götürüp sessiz olun, işareti yaptı. "Onlarla savaşacak silahımız da yok. Sessizce buradan ayrılmamız lazım." Floch'un sözleriyle sadece kafa sallamakla yetindik. "Neden en başından evden ayrıldık ki?" Jasmine'in sorusu aslında herkesin içinde olan fakat sormaya çekindiği bir konuydu.

Floch, derin bir nefes verdi. Elini alnına attı. "Acele ile verilmiş bir karardı, kontrolümü bir anda kaybettim fakat o evde durmak bana acı veriyordu. Şu an kendini güvende hissetmeyen biri varsa, gruptan ayrılmasına hiçbir şey diyemem."

Kimseden ses çıkmadı. Benim fikrimce, ayrı ayrı dolaşmak kimisine göre mantıklı gelebilirdi fakat ekstra tehlike de demekti. Çoklu halde olmak daha güvende hissettiriyordu, ya da benim için öyleydi. Bu zamana kadar yaşanılan ölümler, toplu bir şekilde gerçekleştiği için herkesin üzerinde olan korkuyu anlayabiliyordum ama tek başıma kalmak, daha korkunç gözüküyordu. Garip bir şekilde, buradakilere güveniyordum. Belki bir zamanlar hayattan vazgeçmiş olsam da, şimdi bu kadar bencil olamazdım. "Kimse bu gruptan ayrılmayacak, Floch." Atlas, kendinden emin bir sesle cevap verdi. "Herkes bu yola her şeyi bilerek girdi, evet hata yapmış olabilirsin fakat telafi edeceğine inanıyoruz. Bu yüzden buradayız." Floch, Atlas'ın sözleriyle gülümsedi.

"O zaman güvenli bir yer bulmamız lazım, en azından kısa sürelik."

"Ben acıktım ya," dedi bir anda, Harry. "Açken sen, sen değilsin dostum diye bir söz vardır, bilir misiniz?" Nora bir anda sohbete katılınca herkes far görmüş tavşan gibi Nora'ya kitlendi. Kimse böyle bir atak beklemiyordu anlaşılan. "Karnımızı doyuracak ne bulabiliriz ki?" dedim. "Yürürken karşımıza çıkarsa, durup yeriz." dedi Floch. Hepimiz onayladık ve yürümeye devam ettik. Hastalıklıların seslerini hala duyuyorduk fakat gece olduğundan dolayı hızlı hareket edemiyorlardı.

Son YaşamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin