“Karanlığa hükmeden Sora
İlk defa tanışıyormuş korkuyla
İçindeki öfke kadar sahipmiş bu duyguyaElora gitmişken nasıl yaşayacakmış bu sarayda
Tek başına, boş hissettirecekmiş koca odalar ona
Sonsuz yaşamın ne anlamı varmış yalnız başına
Acı veriyormuş Elora'sız ama
Bırakamazmış burayı bir başınaYıldızların kraliçesi Astro
Elora'nın annesiymiş aynı zamanda
Kızını lanetleyen kendisi olsa da
Sora gibi yıkmış başkasının omuzlarınaO kadar nefret ediyormuş ki karanlıklar kralından
Bir plan yapmış kurtulmak için ondan.”(Gökyüzü ve Yeryüzü Tarihi, Elora'nin Ölümünden Sonrası, Bilinen Mit.)
Gözlerinin içinde tek gördüğüm harlı bir ateşti, bu dünyaya ait olmayan bir ateş. Beni, bizi, her şeyi yok edebilcek bir ateş. İçine çekilme ya da kaçıp gitme isteği uyandıran bir ateş.
Denes'in sert ve soğuk bakışlarından oldukça farklıydı.
Tüm irademi kullansam da gözlerimi ondan alamadım, vücudunu çevreleyen büyüyü hissedebiliyordum ama hiç tanıdık değildi, hatta tamamen yabancıydı. Neredeyse az önce duyduğum melodi kadar korkutucuydu.
Leon'un keskin sesi adam ve bakışlarımın arasına girdi.
"Odana geri dön, Fedora." Benimle Leo olarak konuşmuyordu, benimle yaşayan en güçlü elçinin oğlu olarak konuşuyordu. Bu tonu, kralliyet sarayında ya da bazen evde duyardım ama bana karşı asla duymamıştım.
Ve bundan da nefret ediyordum, benimle bu ses tonuyla konuşmasından. Böyle devam ederse sanırım nefret dolu bir varlığa dönüşecektim. İçimdeki güçle tamamen zıt hale gelecektim, ne harika.
Kararlığımi belli etmek isteyen bir ses tonu kullanarak "Önce burada ne oluyor onu öğrenmek istiyorum." dedim.
Adam sanki bir camın üzerinde yürüyormuş gibi pürüzsüz adımlarla bana yaklaştığında bakışlarımı Leo'dan ona çevirmeme neden oldu. "Seslerin duyulmaması için çekilen koruma kalkanı sende etki etmemiş gibi gözüküyor."
Bunun ne anlama geldiğini, ne yapmayı amaçladıklarını ve onun kim olduğunu sormak istiyordum ama sesini yeniden duydum.
"İlginç, oysaki babasını tehlikeleye atmamak için her şeyden emin olduğunu düşünmüştüm."
Leo ürkmüş halini darmadağın eden bir kaş çatmasiyla "Büyümün sağlamlığını mı sorguluyorsun?" dedi.
"Kız bizi duyduysa düşündüğün kadar iyi değilsindir."
Kurumuş dudaklarımı birbirine bastırırken adamı incelemeye devam ettim. Daha önce görsem asla unutamayacağım bir yüze sahipti, çıkık elmacık kemikleri ve şekilli burnu... Şimdiye kadar gördüğüm en yakışıklı adamın Denes olduğunu düşünürdüm.
Siyah gömleği ve siyah pantolonu ona bir resmilik katarken alnına dökülen düzensiz saçları da rahat bir görünüş sağlıyordu. Kim olduğunu sormak için yeniden ağzımı açtığımda zihnimi okuyabilirmiş gibi anında cevap verdi.
"Athan."
"Adını bilmek istemiyorum. Kim olduğunu ve bu saatte burada ne yaptığını bilmek istiyorum." Athan alaycı gülümsemesini ortadan kaldırmak ister gibi dudaklarını birbirbirine bastırırken ellerini çeplerine soktu.
"Sanırım şu durumda bunu sana söylememeliyim." Ondan düzgün bir yanıt alamayacağımı fark ederek Leo'ya döndüm, ama o hala benim yerime Athan'a bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Melodisi
Fantasía"Çok uzun zaman önce Bir adam yaşarmış güller bahçesinde Adam aşıkmış güllerine Hayatı boyunca hiçbir kadını görmemiş gözleri, Hiçbir tatlı ses çalamamış kalbini Gülleriymiş tek aşkı. İlgilenmediği bir gün yokmuş onlarla Her gün sular, onlarla kon...