11. Bölüm

41 10 0
                                    

Söylenecekler hiç biter mi?
Hep yok mudur, daha öncesi sonrası?
Gelin anlatayım size
Nasıl başlamış tüm hikaye, bu koas ve eğlence

Her yerdeymiş Malana
Tek ve birmiş
Sonra ayırmış evrenin özünü ikiye
Bölmüş oğulları için güçlerini de
Anlamı ışık olan Lux demiş birisine
Karanlıkla eş olan Tenebris diye seslenmiş diğerine

Vermiş Lux'u yetiştirmeleri için meleklere 
Kendisi ilgilenecekmiş Tenebris'le

Fakat Tenebris korkmuş karanlıktan
Büyümüş gücüne biraz bile dokunmadan
Karanlığı görmüş gözlerini kapattığında

Ondan hiçbir farkı yokmuş, özüne dönüp baktığında
Malana'yı hayal kırıklığına uğratınca
Dönüşmüş üzgün ve hırslı bir ruha

(Gökyüzü ve Yeryüzü Tarihi, Başlangıç, Bilinen Mit.)

"Annem buraya mı geldi?" Nefesimi tutarken heyecanımı kontrol etmeye çalıştım. Onu çocukluğumdan beri görmemiştim. Babamla ayrıldıktan sonra bana veda ederek gitmişti. Bir daha karşılaşmayacağımızı sanıyordum.

Leo tepkime dikkat ederek başını salladı. "Seninle konuşması gerekiyormuş." Kalp atışlarım hızlanırken elimi duvara yaslayarak destek aldım. Annemi yeniden görmek için her şeyimi verebilirdim ama ona beni arkada bıraktığı için kızgın kalmak istiyordum. Duygular... onları saklamayı öğrensem de ne zaman beni kontrol edemeyeceklerini öğrenecektim?

"Neden olduğunu söyledi mi?" Başını iki yana salladı. İkimiz de sustuğumuzda elinin yumuşak dokunuşu kolumu buldu. "Fedora, istemiyorsan onunla görüşmek zorunda değilsin."

"Ben... istemiyor değilim. Sadece şaşırdım, bunca yıldan sonra." Benimle konuşabileceği ne vardı ki? Babam ayrılmak istediğinde ona burada kalmaya devam edebileceğini söylemişti. Annemi tanıyordum, bunu kabul etme ihtimali bile yoktu. Ama beni yanında götürebilirdi, burası benim evim değildi.

Gitmek isteyip istemediğimi hiç sormamıştı, ben de beni bırakma dememiştim.

Leo'nun kolları beni kendine doğru çekerken ona karşı gelmedim. Yaslanabileceğin bir sıcaklık iyi hissettiriyordu. Başımı gögsüne yaslayarak iç çektim. "Onu görmek istiyorum."

Parmak uçlarını saçımda gezdirirken yeniden başını salladığını gördüm. "O halde onu göreceksin." Ses tonu daha yumuşak bir tona düştü, beni rahatlamayı umduğu anlaşılıyordu. "Hiçbir açıklama yapmadan kızımla görüşmek istiyorum demek tam onluk bir hareket." 

Yüzümde küçük bir gülümseme oluşurken konuşmaya devam etti. "Babam hala ona saygı duyuyor, burada olmadığını öğrendiğinde ayrıldı ama babamın ikiniz için bir görüşme ayarlayacağına eminim."

Gözlerimi kapatırken kokusu içime doldu. Evet, burası benim evim değildi ama ev gibi hissettiren birine sahiptim. Önemli olan bu olmalıydı.

"Bana neler olduğundan bahsedecek misin? Babam..." Ne demek istediğim açık olduğundan devam etmedim. Saçlarımda hareket eden parmakları durdu.

"Bunu bilmemen gerekiyordu."

"Bilmeyi hak ediyorum."

Yüzü düşünceli bir hal alırken sessiz kaldı. "Leo, zaten biliyorum. Athan bana açıkça söylemedi ama anlamakta zorlanmadım. Senden duymak istediğim, neden yardım ettiğin."

"Çünkü yardımım olsa da olmasa da bunu yapacaktı." Ona bakmak için geri çekilirken kollarını gevşeterek beni serbest bıraktı. Aramıza yine istemediğim bir duvar girdiğini hissettim.

Ölüm Melodisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin