“Yansıma aynasını çalmış Işık Sarayından
Bakanın içindeki iyi duygular kadar onu kutsayan
Kötü olanlar için lanetleyen...Sora aynaya baka dursun
Sahip olduğu karanlıüğı yok edermiş onu
Astro böyle düşünüyormuş.Yıkılmış Sora
İşine gelirmiş planında
Böylece girebilmiş sarayına kolayca
Bırakmış enerjisni ve gerçek yüzünü bir perdenin arkasına
Kopyalamaış kendisni bir hizmetçi kızaTahtında oturan Sora'yı görünce tutmuş aynayı ona
Ayna başlamış çatırdamaya
Sonra ayrılmış iki parçayaİçindeki kini ve aşkı o kadar büyütmüş ki Sora
İkiye bölünmüş kalbi gibi bölünmüş ayna.”(Gökyüzü ve Yeryüzü Tarihi, Astro’nun İntikamı, Bilinen Mit.)
Kraliyet sarayı görüp görülebilecek en büyük yapıydı. Bu görkemli yapının kraliyet ailesinin soyunu devam ettirdiği Sora'ya ait olduğuna inanılıyordu.
Sora, gök ve yer ikiye ayrıldığından o yana en güçlü yeryüzü hükümdarı olmuştu. Yazılı olan kaynaklarda bilinen kadarıyla yıldızların kızı Elora'yla tüm kuralları çiğneyen bir aşk yaşamıştı.
Denes bu hikayeye takıntılıydı. Çocukluğumuzda bana onlar için bestelenmiş şarkıları söylerdi. Sanırım Elora'sı olduğumu düşünüyordu... ama ben ilahi bir canlı olmaktan çok uzaktım. Elora tamamen yıldız ışığından meydana gelmişti, benim içimse kapkaranlıktı. O kadar karanlık ki elçi güçlerim bile aydınlatamıyordu.
Kraliyet muhafızları Leo ve beni gördüklerinde önümüzden çekilerek içeri girmemize izin verdiler. Gelirken neler olduğunu Leo'ya sorsam bile şu an olmaz demekten ileri gitmemişti. Beni ertelemeyi bırakacağı günü sabırsızlıkla bekliyordum.
Ayrıca hala dün gece hakkında konuşmamıştık. Her şeyi anlatacağına söz vermişti ama sessizliğine bakılırsa yakın zamanda cevap alabileceğimden emin değildim.
Leo'u takip ettim. Burada geçirdiği zamanların sağladığı rahat adımlarla yürüyordu. Koridorlar sanki hiç bitmeyecek kadar uzun hissettiriyordu. Sarayda her ne oluyorsa yine de bir düzen içinde işliyordu.
Muhafızlar çıkarak bizi ziyaretçi salonunda yalnız bıraktığında Leo bana döndü. "Kral hasta, Fedora."
Yine beni geçiştirmek yerine en azından doğrudan konuştuğu için sevinmiştim ama bu... kesinlikle beklenmektedi. Çünkü kralın durumuyla ilgili hiçbir söylenti duymamıştım. Oldukça iyi gizleniyor olmalıydı.
Hastalığı ne dereceydi? Eğer ölme ihtimali varsa bu Dennes'in yakında kralımız olacağı anlamına gelirdi.
"Kralın hasta olmasıyla buraya gelmem arasında nasıl bir bağlantı var?"
"Kralın hastalığı için burada olan benim," devam etmeden önce sıkıntılı bir şekilde iç çekerek şakaklarını ovuşturdu. "Senin gelmeni Denes istedi."
Az önce duyduğuma mı yoksa şimdi duyduğuma mı daha çok şaşırmam gerektiğine emin değildim. Artık bir bağımızın kalmadığını neden kabul etmiyordu?
O artık benim hayatımda yoktu, onu bir kenara atacak kadar güçlüydüm. Hayır, değildim... ama onu günün birinde tamamen silecektim. Kafamın içinde yapamayacağımı söyleyen sesi susturmaya çalışarak derin bir nefes aldım.
Odanın büyük işlemeli kapıları açıldığında Denes göründü. Tahtın varisi olmasına rağmen çoğu zaman yanında muhafız bulundurmazdı, nedenin kendi gücüne güveninden olduğunu sanıyordum ya da kimseye güvenmiyor oluşuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Melodisi
Fantasy"Çok uzun zaman önce Bir adam yaşarmış güller bahçesinde Adam aşıkmış güllerine Hayatı boyunca hiçbir kadını görmemiş gözleri, Hiçbir tatlı ses çalamamış kalbini Gülleriymiş tek aşkı. İlgilenmediği bir gün yokmuş onlarla Her gün sular, onlarla kon...