"Buyurun kim için gelmiştiniz ?" dedi yeni doğan ünitesinin girişinde olan hemşire.
Cevap veremeden durdum bir süre. Söylemek istediğim isim ağzımdan ne kadar denesem de çıkmıyordu.
Arkamı dönüp çıkışa doğru ilerlerken Tuğçe'nin mektubu dört gündür olduğu gibi yine yankılanıyordu kafamda.
Kendimi toparlayıp tekrar hemşireye doğru döndüğümde bu sefer söyleyebildim hangi bebek için geldiğimi.
"Güneş Ekrenaz." dedim titreyen sesimle.
"Güneş bebek bugün çıktı yeni doğan ünitesinden. Nesi oluyorsunuz ?"
"Çıktı mı ?"
"Evet beyefendi, siz nesi oluyorsunuz ?" dediğinde 'babasıyım' cevabını istesem de veremedim.
Onu görmeye gelmek bile dört günümü almışken, onu 'babasıyım' diyecek kadar benimsemek henüz mümkün değildi benim için.
Burada daha fazla kalmak istemediğim için hastaneden hızlı adımlarla çıktığımda kendimi bir banka attım. Dört gündür aldığım her nefes ciğerlerimi yakıyordu, yaşamak istemiyordum.
Gittiğim her yerde sevdiğim kadın vardı, duyduğum her seste onun sesi, gördüğüm herkeste ondan bir parça vardı.
Doğumun ertesi günü gerçekleşen cenazeden sonra kimseye haber vermeden gitmiştim. Tuğçe'yle gizli bir yerimiz vardı, sevgi evinin yakınlarında. İki gün orada kalmıştım, telefonumu kapatmıştım kimse bana ulaşamasın diye.
İki gün boyunca oturduğum yerden kımıldamamıştım. Sadece bir elimde mektup, diğer elimde sevgilimin hırkası, oturmuştum öylece koltukta.
İki günün sonunda Tuğçe'min yazdıklarını artık ezberlemiştim ve babamın da dediği gibi onun emanetine, kızımıza sahip çıkmam gerektiğini biliyordum.
Ama nasıl yapacaktım ? Ya ona her baktığımda sevdiğim kadını görürsem ? Ya ondan istemediğim halde şimdi olduğu gibi nefret edersem ? Daha kötüsü, ya ondan artık nefret etmezsem, sevdiğim kadını benden alan birini seversem ? Ya onu seversem ama tek başıma iyi bir baba olamazsam ?
Ona benden daha iyi bakabilecek bir sürü insan vardı. Ama sevgilimin de son aylarda hep dediği gibi : onun iyi bakılmaya değil, bir babaya ihtiyacı olacak.
Sadece Tuğçe için yapacaktım. Onun için deneyecektim bir baba olmayı. Ama geç kalmıştım. Güneş'in büyük ihtimalle babamın evinde olduğunu biliyordum ama ona gitme cesaretini şu an kendimde bulamazdım.
Nereye gideceğimi bilmeden bankta otururken yanıma birden biri geldi. Kafamı kaldırdığımda Çınar'ın yanımda oturduğunu gördüm. Onu da görmemiştim cenazeden beri.
"Gelmişsin." dediğinde kendimde cevap verecek gücü bulamadığım için sadece kafamı salladım.
"Güneş burada." dediğinde kafamı birden ona doğru çevirdim.
"Çıktı dediler bana." dedim kısılmış sesimle.
"Yeni doğan ünitesinden çıktı ama biraz daha hastane de tutmak istedi doktor, kalbi için yapılacak tetkikler var."
Kalbi için.
Sevgilimin onu büyütmek için kalbi yaşamaya dayanmamıştı, şimdi de ondan bana kalan tek kişinin kalbinde sorunlar olma ihtimali vardı.
Bunu duyduktan sonra benim de kalbim ağrımaya başlamıştı ama son günlerde bu ağrı artık hayattaki tek yoldaşım haline gelmişti zaten.
"Neredeler ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EfTuğ - OneShot
Romancedizide göremediğimiz minnoş çiftimiz için tek bölümlük hikayeler