seksen yedi

459 24 22
                                    

Kısa bir bölüm oldu ama 87'yi Efe'nin bakış açısından yaşayalım istedim. Replikler aynı olmayabilir ama umarım beğenirsiniz ❤️

——————

Ne hissediyordu Efe ?

Tiyatronun önünde elinde tostlarla sevgilisini beklerken, Tuğçe'nin bu sefer 'yettim' diye gelmeyeceğini anlayınca, ne hissetmişti ?

Eren başkomiser aradığı için işe dönmesi gerekince ve yalnız başına tiyatrodan gidince, ne hissetmişti ?

Sevgilisinin içeride olduğunu düşünüp oraya geri dönecekken, denizden yarı çıplak ve neredeyse ölü bir şekilde çıkan kadının Tuğçe olduğunu anlayınca, ne hissetmişti ?

Babası kızı için ağlarken ve ambulansı beklerken, sevgilisinin neredeyse tanınmayacak hale geldiğini görünce, ne hissetmişti ?

Montunu aceleyle çıkarıp soğuk havadan ve üşümekten nefret eden sevgilisinin üstüne örttüğünde, ne hissetmişti ?

Sağ tarafında sevdiği kadının oturmadığı arabasına binince, ne hissetmişti ?

Uzun zamandır Tuğçe hayatında olduğu için dökmediği gözyaşları bu sefer yalnız başına gözlerinden akmaya başladığında, ne hissetmişti ?

Hastaneye gelene kadar arabayı nasıl sürdüğü hakkında bir fikri bile yoktu genç savcının. Görmüyordu, duymuyordu, hiçbir şeyi kontrol edemiyordu, arabayı kullananın kendisi olduğunu bile anlamıyordu.

İnanmak istemiyordu Efe, sevgilisi onu  tiyatroda bekliyordu bundan emindi. Bir yanlış anlaşılma olmuştu, başkasıyla karıştırmışlardı denizden çıkan kadını.

Genç adam hastaneden çıkıp tiyatroya doğru gitmeye başladı. Oyun on dakikaya bitecekti, Tuğçe'yi almaya gitmesi gerekiyordu. Buluşma yerlerine geri geldiğinde etrafa bakıyordu Efe, sevgilisini arıyordu. On beş dakika boyunca her yere baktı, içeriye girip hala birilerinin olup olmadığını sorduğunda ve 'kimse yok' cevabını aldığında ne yapacağını bilmiyordu.

Sonra birden telefonu çaldı Efe'nin. Tuğçe'nin aradığını düşündüğü için aceleyle aldı telefonu eline ama Ceylin'in aradığını gördü.

"Efendim ?"

"Efe neredesin, hastaneye geldik ama seni göremedim. İyi misin ?"

"Hastane mi ? Ben tiyatrodayım Ceylin, Tuğçe'yi bekliyorum."

Ceylin'in ağladığını duydu telefonda, ona cevap bile veremeyecek kadar ağlıyordu. Telefonu Ilgaz aldığında kabul etmek istemediği gerçek yine yüzüne vurulmuştu Efe'nin.

"Efe, Tuğçe tiyatroda değil. Burada olduğunu sen de biliyorsun ve sana ihtiyacı olacak, gel hadi."

"Hayır Ilgaz savcım Tuğçe değildi o, biz yanlış anladık."

"Savcım, gelsen iyi olur. Durumu iyi değil dedi doktor."

Son ana kadar o olmadığına inandırmıştı kendini Efe ama Ilgaz'ın son söylediğinden sonra artık inkar edemiyordu gerçekleri.

Denizden çıkan kişi Tuğçe'ydi ve durumu iyi değildi.

Genç savcı yine elleri titreyerek kullanmıştı arabasını, hastaneye geldiğinde sevgilisinin ismini söyleyip nerede olduğunu sormak bile gerçek gibi gelmiyordu ona.

Efe kendini dışarıdan izliyormuş gibi hissediyordu, yaptıkları ve söyledikleri kendisinin yaptığı değil de, başkasının onun vücuduyla yaptığı bir şeymiş gibi hissediyordu.

Ameliyathane'nin önüne geldiğinde Ceylin ve Ilgaz'ın, oturduğu yerde ağlayan Eren'in yanında olduklarını gördü.

Nefesinin kesildiğini hissediyordu Efe, ciğerlerine dolan oksijen canını yakıyordu. Beyaz duvarlar üstüne üstüne geliyordu, gözlerinin karardığını hissetti ve dengesini kaybetti bir an.

EfTuğ - OneShotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin