05: Bir Yabancıya Sığınmak

400 35 205
                                    

merhabalar.. nasılsınız? bir aranın ardından yine buradayım... onları yazmayı ve okumanızı çok hevesle bekledim, umarım ki seversiniz..

beklediğiniz için ve desteğiniz için minnettarım..

iyi ki varsınız..

keyifli okumalar <3

KANLI HATIRALAR PORTRESİ

🫀

her bıçak öldürmez kalbi,
bazıları delik deşik bir kalple
yaşamak zorunda bırakır.
her bıçak öldürmez seni,
bazıları paramparça
yaşamak zorunda bırakır.

🫀

05: Bir Yabancıya Sığınmak

Bir yabancıyla tanıştım. Kendi canını tehlikeye atıp elime verdiği silahı ona yönelttim. O silah benim elimde patladı. O gece bana yabancı olan bir adam için ağladım. Yirmi iki günün sonunda bir kez daha onunla tanıştım. Bu kez benim için bir yabancı değildi ve bu kez onun elinde bir silah patladı.

Ben onu ölümün kıyısına götürdüm, o beni ölümün kıyısından aldı.

Sırtımdan tekmeliyorlar. Beni ölümün kıyısına götürmek için her yolu deniyorlar. Tanrı bana hangi günahımın bedelini ödetiyor bilmiyorum. Niyetleri sadece dedeme ulaşmak ama bunun için hiçbir suçu olmayan bana zarar vermek umurlarında değil.

Bir kez daha ölümün kıyısına sürüklüyorlar.

Ve bir kez daha beni oradan çekip alan Pars oluyor.

Kim bilmiyorum, düşünmek istemiyorum da doğrusu. Sessizlik istiyorum. Belki ilk defa onun yanında bu kadar sessizim. Ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum da. Selen abla ve bebek için endişeliydim. Bir daha isteseler bile onların yanında kalamazdım, zaten istememişlerdi de. Bunun için Rıza abiye asla kızamazdım. Senelerce bekledikleri bebeklerinin ve karısının hayatı benim yüzümden tehlike altındaydı.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Pars duyduklarıyla birlikte beni kafenin içerisine sokup sandalyeye oturtmuş, birinden benim için bir su getirmesini istemişti. Beril başımda bana sorular sorarken onu susturan Pars olmuştu. O karmaşada bir de onların kavgalarına kulak misafiri olurken bir noktadan sonra duymayı bırakmıştım çünkü Burak abi gözlerimin içine bakarken zihnimin duvarları arasında Rıza abinin Burak her şeyi biliyor sözcükleri yankılanıp durmuştu.

"Ne oldu?" diye sordu Burak abi, adımı sayıklayarak benimle konuşmaya çalışan kardeşine baktı. "Sessiz ol, Beril!"

"Ne yaptığını söylesin kardeşime!" Pars'ın bana bir şey yaptığını düşünüyordu. "Musmutlu hayatı vardı! Seninle tanıştığından beri değişti. Ne yapıyorsun bilmiyorum ama ondan uzak dur!"

Pars boş gözlerle bakarken telefonu çalmaya başladı. Hızlıca açıp kulağına yaslarken Beril onun tarafından yok sayılmanın öfkesiyle yerinde tepindi.

"Koray," dedi Pars, uzaklaşmayıp sadece arkasını dönmüştü. "Adres atacağım. Hemen oraya gidiyorsun. Hemen. Beş dakikan var." Koray her ne dediyse Pars, "Siktirtme Yalgın'ı bana," dedi dişleri arasından. "Hızlı ol."

Telefonu kapatıp bir şeyler yaptı, ardından cebine koyarken bedenini tekrar bana doğru döndü. Beril'in elinde duran bardağı alıp dudaklarıma yaklaştırdığında bir elini başımın arkasına yerleştirmişti. Bana birkaç yudum su içirmesinin ardından bardağı dudaklarımdan uzaklaştırdı ve gözlerimin içine baktı.

KANLI HATIRALAR PORTRESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin