Bir anda odadan kaçarak bilmediğim koridorlarda koşmaya başladım, o yüz kime aitti? O kimdi? Ve en önemlisi neydi?
Ev sallanıyor gibiydi, bastığım yerlerin yaş olmasından zaman zaman kaysam da bir şekilde tekrar dengemi sağlıyordum.
Arkamdan gelen koşma sesleri yaklaşıyordu, bir anda uzun yol bitince beni karşılayan kapıdan içeri girdim, karşısındaki kapıyı açmaya çalıştım ;kilitliydi. Hemen ortalarındaki boşluktan ilerledim, ne olduğunu tam seçemediğim eşyaların yanından ilerledim. En köşeye oturarak dizlerimi kendime çektim, korkuyordum; hem yaşanabileceklerden hem de yaşadığımı zannedebileceklerimden...
Kapıya vurma sesi geliyordu, az önce girdiğim kapının tarafında bulunan köşedeydim, ses kulaklarımda yankılanıyordu. Açıldığını duymamla nefesim hızlandı, kalp atışlarımı çok net bir şekilde hissettim. Az önce korkuyordum şimdi ise korkumdan çok acı çekiyordum, göğsümde katlanılmaz bir sızlama vardı.
Boşluğa doğru bakıyordum az önce gördüğüm adamın içeri girmesiyle gözlerimi kapattım, her ne olacaksa görmek istemiyordum.
"İstemiyorum, istemiyorum..." Duvarların sallanmasını dahi duyacak hale gelmiştim.
"Bırak beni lütfen..."
Ellerini omzuma koyduğunu hissettim. "Bırak!"Bütün sesler kesildi, bir süre öylece bekledim. Ellerimi yüzümden çekmeye cesaret edemedim, ne dizlerimi karnımdan ayırdım ne de oturuşumu değiştirdim.
Neden aniden sesler kesilmişti, gözlerimi açmamı mı bekliyordu; aklımda beliren eski görüntüleri göndermeye çalışsam da düşüncelerimi dolduruyordu.
"Hav hav!" Kkami'nin ön patisini bel boşluğuma koyarak ayakta durmasıyla yavaşça gözlerimi açtım. Korkarak ellerimi üst üste gözlerimin üzerinde tuttum, tek elimin parmaklarını aralayarak bakındım;onun olmadığını farkedince ellerimi çektim.
Yine bir ışık kaynağı odayı aydınlatıyordu, gözümden akmış yaşları silerek etrafıma bakındım. Her an karşıma çıkabilirmiş gibi korkuyordum, tedirgindim.
Kkami'nin çantanın fermuarını çekmeye çalışması ile acıktığını anladım.
Çantamdan kap çıkartarak köpek mamasını içine boşalttım, bu sırada her an biri gelebilirmiş gibi arada odayı kontrol ediyordum. O iştahla yerken olduğum yerde beklemeye başladım.Aburcuburlardan atıştırmak içimden gelmedi hala nefesim düzensizdi, hafif yana dönerek başımı duvara yasladım. Büyük ihtimalle boynum tutulacaktı ama korkumun üzerine gidemeyecek kadar güçsüz hissediyordum, kalbimdeki acı azaldıktan sonra hala uyuyamazsam o zaman yine çıkışı aramaya çalışırdım.
Kkamiyi izleyerek rahatlamaya çalıştım, soğuğunda etkisi ile rahatlıkla gözlerim kapandı ve zihnim bulanıklaştı.
...
Uyandığımı hissettiğim an üzerimdeki sıcaklığın da farkındaydım, gözlerimi açmadan öylece bekledim.Ben uyurken soğuktu bu nedenle sıcak hissetmem normal değildi ve üzerimde yüne benzer bir doku hissediyordum. Elimi dışarı çıkartarak önümde sağa sola oynattım, kimse yok gibiydi.
İçimden bir şey olmaması için yalvarırken araladım gözlerimi, kimseyi görmeyince görüşümü tamamen açtım. Hala mum yanıyor, Kkami yanımda huzurla uyuyor.
Üzerime battaniye örtülmüştü, boynum acı hissetmeye hazırken hiç bir şey olmadı. Olduğum yerde oturarak duvara baktım, başımın olduğu yere de yastık konmuştu.
Gördüğüm kişinin bana zarar vermeye niyeti yok muydu? Ben uyurken buraya geldiyse beni öldürebilirdi ama bunu yapmadı. Neden?
"Bu çok saçma." dedim kendi kendime. "Hem çıkışı göstermiyor hem beni korkutuyor hem de sanki bana zarar vermeyecekmiş gibi davranarak aklımı karıştırıyor."
Tuvalet ihtiyacımı hissederek kalktım, umarım bulabilirdim. Koridora çıktığımda mumların bir kısmı yanmaya başladı, aydınlıktan gitmek daima daha iyi gelirdi.
Işıkları takip ederek bir kapıya vardım, içeri girdiğimde mutfak olduğunu gördüm. Diğer odalar gibi burası da tozluydu, tezgahın hemen yanında bir kapı vardı.
Kapıyı aralarayak içeri baktım. Tuvalete açılıyordu, mutfağın yanında lavabo fikri kime aitti bilmiyorum ama iğrenç olduğu kesindi.
Utana sıkıla da olsa içeri girdim, işimi hallederken aklıma bir anda onun duvardan geçebildiği gelince acele ile bitirip ellerimi yıkadım. Bu sırada gelmemişti, en azından şuan şanslı olduğumu hissederek geldiğim yoldan geri döndüm.
"Eve girdiğimde de dikkat etseydim başıma bunlar gelmezdi." diye söylenerek içeri girdim. Kkami'ye baktığımda o adamın kucağında durduğunu gördüm, olduğum yerde hareketsizken beni fark etti. Onu yere bırakarak başını eğdi ve yine ortalıktan kayboldu.
Derin bir nefes alarak köpeğimi kucağıma aldım ve çantamla beraber odadan çıkarak koridorda ilerledim, nereye çıkacağımı dahi bilmiyordum.
Tekrar gözlerime ulaşan ışıkla bahçeye vardığımı anladım, yeşilliklere koştum en azından karanlık değil diye sevinerek geldiğim yere baktım, birinci boşluktan girmiş ancak ikinci açıklıktan çıkmıştım.
Üçüncü boşluğa ilerledim, neredeyse hiç kapı çıkmıyordu karşıma ancak sürekli bir kaç adımda bir çatallanmalar oluşuyordu ve diğer koridorlardan biraz daha dardı.
Biraz daha ilerleyerek büyük bir açıklığa ulaştım, kapısı olmayan bir oda olmalıydı; ortada bir piyano vardı ve üzerinde kırmızı yazılar...
Çantamdan peçete çıkararak tozları silerek okunabilir hale getirdim: Lütfen beni yalnız bırakma...
Bunu o yazmış olabilir miydi? Telefondaki cümle geldi aklıma, onu ve bu cümleyi tekrar ettim. "Çok soğuk, üşüyorum... Lütfen beni yalnız bırakma..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Melodisi /HYUNLİX
FanfictionKaranlık evin odalarında gezen yalnız bir ruh olan Hyunjin onu tekrar hayata döndürecek kişiyi beklemektedir. O sıralarda tesadüfen labirent gibi koridorlara giren ve yolunu kaybeden Yongbok ile karşılaşır. Hyunlix