"Bırak beni!"
Ne tepki vereceğimi dahi bilmiyordum gözlerimi açmadan hemen önüme tekme atmaya çalıştım ama hiçbir şeye denk gelmiyordu. Diğer kolum ile elimi yan tarafta gezdirirken işe yarar bir şey bulmayı umuyordum.Elimde hissettiğim ahşaptan sapı sıkıca tutarak önüme savururken aniden durdurulduğunda açtım gözlerimi.
"Hyunjin?"
Tahtaların arasından dışarıdaki ışık geliyordu, hemen karşımda Hyunjin vardı. Dizleri üzerinde oturmuş yerden destek aldığı elleri ile bana yaklaşmıştı, koluma dokunmuyordu... Ben dokunduğunu neden çok net hissediyordum ve az önce etraf karanlık değil miydi? Ne zaman değişmişti? Ve o karartı nereye gitmişti?
Hızlı hızlı nefesler alırken başımı dizlerime gömerek ağlamaya başladım, kollarımı da bacaklarıma sarmıştım. Yine mi? Yine mi olmayan şeyler görüyordum? Korktuğum için mi tekrardan başlamıştı? Yoksa... O şeyleri bana gösteren de Hyunjin miydi? Cinler insanların düşünceleri oynayabilirdi, peki hayaletler... Onlar da yapabilir miydi?
Soğukluk hissetmem ile başımı yavaşça kaldırdım, bana sarılmıştı; saçları yüzüme geliyordu. Bir süre öylece kalmak istedim, kendimi kötü hissettiğimde tek arzum birisine sarılmak olurdu fakat ben ona sarılamıyordum. Yine de onun bana sarılması da yeterdi...
Yüzüme düşen kırmızılıkla sağ yukarı baktım, gözyaşları... O da ağlıyordu...
"Sen neden ağlıyorsun?" sesim mırıldanmadan farksızdı. Cevap vermeyeceğini biliyordum ama nedenini merak da ediyordum.
Duygusuz bir hayalet demiştim ve büyük ihtimalle hatalıydım da ancak bunları düşünmek değil kafa dağıtmak istiyordum. Onunla beraber piyano çalmak iyi hissettiriyor, üzülsem bile en azından geçmişimi hatırladıkça sanki yüreğimdeki ağırlık azalıyordu.
Biraz geri çekilerek bakışlarımı gözleri ile birleştirdim ve gülümsedim. "Hadi gidelim, piyano çalmak belki bize iyi gelir."
Başı ile yavaşça onayladığında önce o çekildi, ben de çantamı güllerin arasından alıp göletin bulunduğu alana bıraktım. Tekrar bu tarafa yaklaşmak, yine aynı şeyleri görmek istemiyorum.
Büyük odanın ortasındaki piyanoya vardığımızda hemen oturdum o da yanıma oturarak bir kaç notaya bastı ve bana baktı. Bende onun yaptığını yaptıktan sonra başka tuşlarla bir kombinasyon oluşturdu ancak ikisi de birbirinden farklıydı. Önce yeni çaldığını yaptım, sonrasında o ikisini ardarda çaldığında takiben aynısını yaptım.
Bir süre daha aynı şekilde devam ettikten sonra ellerini çekerek başı ile piyanoyu işaret etti, uzun bir kısım birikmişti. Sertçe yutkunarak parmaklarımı ilk kısmın notalarına sabitledim, bu önceki çaldığımızdan farklıydı. Hatırladığım kadarı ile çalmaya çalıştım, ara ara durdum ve düşünerek nerede kaldığımı hatırlamaya çalışsam da sona yaklaştıkça hızlanmıştım.
Bittiğinde ona baktım, elimi tutarak bir tuşa getirdi önce ona bastı ve ardından bir tuşa daha aynı anda bastı sesin değiştiği aşikardı. Bana oluşacak farkı mı göstermeye çalışıyordu? Tekrar tekrar bir kaç nota üzerinde gösterdi ben ise onu izleyerek sesleri kafama not etmeye çalışıyordum, benzer sesleri yakaladığımda iki sesi ardarda çıkartıyordum. Sabırla başımda bekliyordu...
...
Ne kadar zaman geçmişti, bilmiyorum ancak Kkami'nin yanımda olmadığını farkedince olduğum yerden kalktım. "Ben Kkami'ye bir bakayım."Her zamanki gibi cevap vermemişti ben ise odadan dışarıya çıkmıştım. Koridora gelmemin hemen ardından piyano sesleri yankılanmaya başlamıştı.
"Kkami!"
Cevap alamayınca bahçeye ilerlemeye başladım, suyun kenarına gitmiş olabilirdi. Koridor boyunca ilerlerken arkamdan gelen sürtünme sesine döndüm. Kimse yoktu ama sanki birisi duvara sürünerek ilerliyor gibiydi.Bu sefer de diğer taraftan ses gelince yine bahçe tarafına dönmüş oldum, daha önce geçmediğim bir kaç dallanmadan birine ilerliyen siyah kılları gördüm. Kkami neden bana cevap vermeden oraya ilerlemişti, peşinden gittiğimde beni bir kapı karşıladı. Açmadığım kapılardan biriydi ve aralık gözüküyordu, kulaklarımda duyduğum uğultu ile geri dönmeye karar verdim.
Arkamı döndüğümde yerde sürünen bir beden gördüm, kılarla kaplanmış hayvanı andıran bir vücut aniden başını kaldırmasıyla kırmızı gözleri ile karşılaştım.
Gidebileceğim başka bir yol yoktu, hızla koşarak odaya girdim ve kapıyı kapattım. İsmimi duyuyordum, hem de fazlasıyla... "Yongbok... Yongbok... Yongbok..."
İsmimden nefret edeceğimi hiç düşünmezdim ama şuan ismimi duymak dahi hissetmiyordum, ellerimi kulaklarıma kapatarak yan taraftaki dolabı önüne çektim ve bağırdım. "Sus!Duymak istemiyorum!"
Odanın içerisinde mumun yanması ile bakışlarımı kapıdan ayırdım, yerde bir sürü kanlı peçete yığını vardı ve yine bir kısmı kırmızıya boyanmış bir yastık... Üzerinde yine onun ismi, Hwang Hyunjin...
Daha adım atamadan ağzıma gelen kan tadı ile elimi burnumun altına koydum, yine kanıyordu.
Ne yapacağımı bile bilmiyorken omzumdan tutulmadan hemen önce son bir fısıltı duydum. "Seni yakaladım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Melodisi /HYUNLİX
FanficKaranlık evin odalarında gezen yalnız bir ruh olan Hyunjin onu tekrar hayata döndürecek kişiyi beklemektedir. O sıralarda tesadüfen labirent gibi koridorlara giren ve yolunu kaybeden Yongbok ile karşılaşır. Hyunlix