Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey yüzüme yaklaştırılan havluydu, Hyunjin onu burnumun hemen altına sürüyordu.
Olduğum yerde doğrulmaya çalıştığımda benden uzaklaştırarak ona uzattığım sol kolumdan çekti. Oturur pozisyona gelince suyun kenarında olduğumu farkettim, havlununsa üzerinde yer yer kırmızılıklar vardı; burnumdan çeneme uzanan kan izlerini siliyor olmalıydı.
Kkami yanımda uyuyordu, başını okşamaya başladım. "Başıma ne işler açtın ufaklık?"
Ona kızsam bile kıyamazdım, beni kabuslarımdan ve aralıklı uykulardan kurtaran da oydu. Onu kaldırarak yüzünü yüzüme yaklaştırdım ve gülümsedim. "Yoksa senin peşinden koşmaktan yorulduğum için mi geceleri uyanmıyorum?"
Burnumu burnuna sürttüğümde hafifçe patisini dudağıma koyarak kafasını geri çekti, yere bırakarak Hyunjin'e döndüm. "Teşekkür ederim..."
Kalkarak eve yöneldi, karanlık koridorda gözden kaybolduğunda duvara yasladığım çantamı aldım. Kkami de peşimden gelmişti, ona mama kabını çıkartırken yere düşen kutuya baktım.
Dikdörtgen prizma şeklindeki kutunun üzerinde büyükçe bir yazı ile "Norodol" yazıyordu. En başta anlamasam da kutuyu açınca hatırladım, buraya geldiğimden beri ilacımı almamıştım.
NOT: Norodol; halisülasyon ve sanrı görmeyi azaltmak için kullanılan bir ilaç. Ampul olanı da var hap olanı da var, benim bahsetiğim hap olanı.
Acaba şimdi yine bu yüzden mi artmıştı hayali şeyler görmem? İlaçtan bir hapı su ile yutacakken duraksadım. "Yoksa Hyunjin de mi hayaldi veya bu ev?"
Bir süre öylece baktıktan sonra ilacı ağzıma attım, ne farkederdi hayal olması... Ne olursa olsun gerçeklere ihtiyacım vardı, halisülasyonlara değil.
Hayaller beni sadece kandırırdı, geçmişte olduğu gibi... Geçmişte yaşadıklarım belki onlar da halisülasyondan ibaretti, bunu hiçbir zaman öğrenemeyecek olsam bile bildiğim tek bir şey vardı; o da bunların beni etkilediği ve bu nedenle yaşadıklarımın benzerlerini hatırlamamdı.
O kırmızı gözlere sahip siyah karartı, kaç defa görmüştüm haberim bile yoktu; çocukluğumun korkulu rüyası oydu. "Neyse ne..." dedim kendi kendime. "Bunları düşünmek istemiyorum."
Kalkarak Hyunjin'in gittiği yöne ilerledim, o hayalse bile bana zarar verecek olmadığı belliydi. İlaç etkisini göstermeden önce bir defa da olsa onu tekrar görmek isterdim, duyduğum seslere rağmen bildiğim yoldan sapmadan evin içerisinde ilerledim ve piyanonun olduğu odaya vardım ama bir tuhaflık vardı.
Notaların yazılı olduğu kağıtlar parçalara ayrılmıştı ve yerdeydi, gözüm parçaları izlerken onu gördüm. "Hyunjin?"
Yaklaşarak bileğimden nazikçe tuttu ve beni piyanoya yaklaştırdı, oturup onunda yanıma gelmesini beklediğimde arkasını dönerek duvara ilerledi.
Yine ve yine... Yine ortadan kaybolmuştu, başımı kaldırdığımda yırtılmamış tek bir beyazlık gördüm. Üzerinde ise bir yazı vardı: Kurallar ile oluşturulmuş dizeleri değil, kendi duygularını seslendir.
Bakışlarımı oradan ayırarak tuşlara yönelttim, ben yapabilir miyim? Hatırladığım birkaç notaya basarak sesleri tekrar ettim, bana uygun hissettiklerim ince seslerdi.
Önümde sıralama olmadan hangilerine basacağımı bile bilmiyordum, gözlerini oynatmadan çaldığını hatırladım. Her şekilde uyumlu olacağını düşünerek bir kaç tanesine rastgele bastım. Rezalet diyebileceğim bir ses çıkıyordu ve rahatsızlık dışında bir his oluşturmuyordu; halbuki onun bana gösterdikleri kalbimde karmaşık duygular uyandırıyordu.
Kalkmak isterken kağıt önüme düştü, bir yazı daha eklenmişti; elime alarak okudum. "Kurallar ile oluşturulmuş dizeleri değil, kendi duygularını seslendir. Ruhunu müziğe bırak."
Kağıdı yan tarafıma koyarak onunla çaldığım kısımları tekrar etmeye çalıştım, bir süre sonra kendimi akışına bırakabilirdim ve belki o zaman yeni bir ses dizisi oluşabilirdi.
Birkaç basışın ardından istemeden de olsa tekrardan hızlanıyordum, gözümün önüne geçmişten kısa bir kesit film şeridi misali geliyordu.
"Hey!" koşarak yanına vardım. "Seungmin bu akşam geliyor musun?"
"Pek gelebileceğimi zannetmiyorum, kötü hissediyorum galiba hasta oldum; bu yüzden eve gidip dinlenmeliyim."
Doğum günümdü ama onu gelmesi için zorlayamazdım. "Kendine iyi bak öyleyse, seni seviyorum." diyerek sarıldım.
"Bende..."
Sarılmamızın ardından eve varmıştım, babam gelmeden önce yarın arkadaşlarıma vermek için birkaç tane krapon kağıdından çiçek hazırlamıştım.
Bir kaç arkadaşımı daha bugün çağırmıştım ama hiçbiri kendini iyi hissetmiyordu, havalar soğumuştu; grip salgınları başlamıştı. Öksürük veya burun akıntıları yoktu ama boğazları ağrıyor olabilirdi.
Kıyafetlerimi değiştirip salona girmişken gözlerimi kapatan el ile durdum. "Bil bakalım, ben kimim?"
"Babam!" yüksek sesle söylediğimde saçımı öperek ellerini gözümden çekti; hemen dönerek ona sarıldığımda beni kucağına aldı. "Şimdi gözlerini kendin kapat bakalım..."
"Hm!" gözlerimi kapattım, beni götürdüğünü hissediyordum. Bir kaç adımın ardından kapının açıldığını duydum. "Geldik."
Gözlerimi açtığımda karanlık bir odanın içerisinde üzerindeki mumları yanan pastamı gördüm, annem yanıma yürümeye başladı ve babamla aynı anda bağırdılar. "İyiki doğdun Yongbok!"
Gülüşmenin ardından mumu üfledim, ışıkları açarak sofraya oturduğumuzda annem pastayı kesmeye başladı. "Arkadaşlarını beklemeyecek miyiz?"
Babamın sorusu ile tekrar yüzüm düşmüştü, gelmeyeceklerini anladığında elini omuzuma koydu. "O zaman bizde üçümüz gezeriz ne dersin?"
"Olur..." dedim gülümseyerek.Pastayı yedikten hemen sonra hazırlanarak evden çıkmıştık, hava hafif serindi ve ben atkımı boynuma dolayarak arabaya koşmuştum.
Lunaparka gidecektik, yol üzerinde markete uğrayarak annem ile yarın arkadaşlarıma götürmek için bitki çayı almaya anlaştık; çabucak iyileşirlerdi belkide.
Babam daha girişteyken bana boyum kadar bir balon almıştı ve kaybetmemem için onu bileğime dolamıştı. Sırasıyla gondol, dönme dolap ve çarpışan arabalara binmiştik; beni bugün yalnız bırakmamışlardı. Mutluydum, tabi çıkışa yönelene kadar...
"Hadi Seungmin şimdide korku tüneline girelim!"
Çağırdığım diğer arkadaşlarımla beraberdi, Jeongin kolunu çekiştirmeyi bırakarak Seungmin gibi bana yöneltmişti bakışlarını. "Ne oldu? Nereye ba-" Göz göze geldiğimizde o da aynı şekilde sessiz kaldı.
"Yongbok..." Seungmin bana bir adım attığında ne diyeceğini dinlemeden arabaya bindim.
..........................
Selam, yine ben.💕Nasıl devam ediyor beğendiniz mi bilmiyorum, bölümleri iki iki atıyorum.
Açıkcası okunmadığında atasım gelmiyor, yeni bölüm atmam yorumlara bağlı ama pek yorum da yok. Napıcağımı bilmiyorum. 🥲
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Melodisi /HYUNLİX
Hayran KurguKaranlık evin odalarında gezen yalnız bir ruh olan Hyunjin onu tekrar hayata döndürecek kişiyi beklemektedir. O sıralarda tesadüfen labirent gibi koridorlara giren ve yolunu kaybeden Yongbok ile karşılaşır. Hyunlix