İstediğin Zaman Ağlayabilirsin

34 5 29
                                    

Ben onlara anlayışla yaklaşmaya çalıştım ama onlar hasta bile değillermiş, doğumgünüme gelmemek için kötü hissettiklerini söylemişler. Bu benim arkadaşlarım tarafından kandırıldığım ilk zamandı ama son değildi. Başlangıcı daha 5. sınıftayken yaşamıştım sonu ise üniversitenin 2. sınıfında ki ondan sonra kimse ile arkadaş olmamıştım. Kkami hariç, o-
Gelen kalın ses ile dikkatim dağıldı. Bastığım notadan çıkan sesti bu, Hyunjin ile çaldığım kısıma eklediğim yerler de güzeldi ancak çabucak kesintiye uğramıştı.

İlk notalara konumlandırdım parmaklarımı, tekrar deneyecektim. Bir kaç defa basmamın ardından elim olması gerekenden daha sola kaydı ve yanlış ses çıktı ama bu rahatsız etmiyordu.

Aynı yeri tekrarladım ancak bu sefer yanlışlıkla değil bilerek aynısına bastım. Devamında daha farklı bir ses... Kurallara uymam gerekmediğini söyleyen o değil miydi? İstediğim gibi değiştirebilirdim.

-Yongbok?

-...

-Yongbok?

-Hm...Efendim baba?

-İyi misin? Dalgın görünüyorsun.

Sorusuna cevap vermeden bir süre daha önümdeki kitapla bakıştım. "İyiyim." dedim yüzüme yerleştirdiğim sahte bir gülümseme ile.

"Emin misin? Günlerdir kafanı testten kaldırmıyorsun."

Bakışlarımı ondan ayırdığımda masamın yanındaki yatağa oturdu ve elini omuzuma koydu. "İstersen devam edebilirsin ama senin kendini iyi hissetmeni istiyorum. Seungmin ile-"

"Baba! " istemeden sesimi yükseltmiştim, o çocuğun adını duymak bile sinirimi bozuyordu ama babama saygısızlık da etmemeliydim.

Boğazımı temizleyerek devam ettim. "Ben...Özür dilerim, bağırmamalıydım."

Başını iki tarafa salladı. "Sorun değil, onlara sinirli olduğunu anlıyorum ve sınavlara girecek olduğun için de katlanman zor geliyor." Derin bir nefes aldı. "Ama saatlerce test çözmenin tek sebebi dersler değil, değil mi? Düşünmekten kaçıyorsun..."

Gözlerim dolduğunda yataktan kalkarak yanıma geldi ve bana sarıldı, kendimi tutamayarak ağlamaya başladım. Başımı okşayarak konuştu. "Hayatın içinde her duygu var; yeri gelecek üzüleceksin, yeri gelecek gülüceksin ve bazende sinirleneceksin ama sen mutluluk dışındaki tüm duygularını baskılıyorsun... İstediğin zaman ağlayabilirsin, ne annen ne ben seni yargılamayız biliyorsun." saçlarıma öpücük kondurdu. "Her duyguyu gerektiği zaman yaşamalısın, içine attıkça bu sana hem psikolojik hem de fiziksel zarar verir. Tamam mı?"

Evet anlamında başımı salladığımda benden ayrıldı ve cebinden peçete çıkararak bana uzattı. Burnumun ucuna tutarken gülümsedi. "Gel beraber yürüyüş yapalım, ne dersin?"

Güldüm ve cevap verdim. "Olur..."

Notalara daha hızlı basmaya başladım, müzik kulaklarımda yankılanıyor fakat parmaklarımın tuşa değdiğini bile hissedemeden diğerine geçiyordum.

"Ne olur gözlerini aç... Baba!"

Nefesimin düzensizleştiğini hissederken istemsizce aynı günün devamı canlandı gözlerimde.

Hepsi benim suçumdu, dikkatsizdim. Sahil kenarına yürümüşken o içecek almak için markete girmişti ben ise onu dışarıda bekliyordum, olduğum yerde turlarken yola çıktığımı nasıl farkedemezdim? Hızla yaklaşan arabanın korna sesini ve farlarından yayılan ışığı görebilmiştim sadece.

Ben olduğum yerde kitlenmişken itildiğimi hissetmiştim, kaldırıma düşdüğümde arkamı dönerek baktım ve kanlı bedeni gördüm. Babam...

Hastane de kapısının önünde ne kadar ağlasamda bir etkisi yoktu, zamanı geri alamazdım; hiçbir şeyi değiştiremezdim.

Dudaklarım istemsizce aralanmış ve gözlerimden yaş akarken hızla hareket eden parmaklarımı durdurdum, başımı yavaşça soluma çevirdiğimde yalnız olmadığımı farkettim.

Hyunjin yanımdaydı, ne zaman gelmişti? Elini elimin üzerine koydu. Asıl önemli olan soru o değil, ilaç etki göstermiyor mu?

...
O geldikten sonra bir süre beraber piyano çalmıştık, soldaki notaları o sağdaki notaları ise ben kontrol ediyordum. Birbirimizi anlarmışcasına uyumlu hareket ediyorduk, elimin bazen onun tarafındaki tuşlara kaymasına rağmen farkedince hemen geri çekerek kendi bölgeme dönüyordum.

Ara ara Hyunjin'e çeviriyordum bakışlarımı. Buraya gelmeden önce yolda 2 saat kadar oyalanmıştım, yani ilacı almamın üzerinden o kadar da uzun süre geçmemişti. 12 saatte bir tükettiğim içinde ilk zamanlar halisülasyon görmeye başlamamam normaldi, yani Hyunjin de hayal değildi.

Sonrasını düşünmeye başladım, uyuduğum zamanlar ve bayıldıklarım... Birkaç gün geçmiş ve ilacı ihmal ettiğim için tekrardan hastalık başgöstermiş olmalıydı. O karartılar da bilinçaltımdan kaynaklı korkulardandı.

Kaç saattir aynı odada olduğumdan haberim yoktu ve başımda inanılmaz bir ağrı vardı. Ellerimi kıpırdatamayacak duruma gelene dek çalmaya devam ettim, gözlerim kendiliğinden kapanmaya başlamıştı. Kendimi bırakmadan önce sadece onun ismini söyleyebildim. "Hyunjin..."

Aşkın Melodisi /HYUNLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin