Özür Dilerim

36 5 104
                                    


Sepetindeki çiçekleri indirerek kkamiyi içine koydum, basamaklardan çıkarmak için kaldıracağımda tereddütteydim. Bir yanım buradan gitmemi söylüyor, diğer yanımsa...

O hüzünlü bakışları çok dokunmuştu kalbime ama ya bana zarar verirse... Geçmişte yaşadıklarımdan kurtulalı iki yıl olmuştu, kkami ile iki yıl, hala korkuyordum.

Işıklar bi anda söndü, artık o da gitmemi istiyor olmalıydı...

Belki bana zarar vermezdi belki de sadece yardım istiyordu. "Ama ben ona yardım edememki..." Buruk bir gülümseme sundum karanlığa, bir yanım kalmak istese de aklımda tek bir soru vardı. "Ya beni öldürürse?"

Gidince daha mı iyi olacaktım, benden yardım isteyen birini yüzüstü bırakmamın pişmanlığını yaşamaz mıydım? Veya pişmanlık yaşayabileceğim bir sürem bile olmazdı.
Gözlerim sepete dikildi, zarar vermek istese bunu çoktan yapmaz mıydı ve yaşamak için bir sebebim var mı? Tek yaptığım işe gidip gelmekti, insanlara olan kırılmış güvenim yüzünden kimse ile konuşmaz olmuştum. Belki o bunu değiştirebilir miydi? Yaşamamın benim için bir anlamı yoktu, yine de başkalarının yaşamına anlam verebilir miydim, yardım ederek?

Bisiklet koltuğuna oturarak yönümü karanlığa çevirdim, az da olsa zemindeki gülleri gözüme kestirebiliyordum. Onları takip ederek bahçede 5.açıklığa ulaştığım yere sürmeye başladım, burada bisiklet sürmek yürüyerek ilerlemekten çok daha hızlıydı. "Hyunjin, eğer beni duyuyorsan koridordan çekil!"

Gördüğüm ışıklarla beraber durmadan devam ettim, yeşillik alana vardığımda Hyunjin'i beline kadar suyun içerisinde bana arkası dönük durduğunu farkettim. "Hyunjin!"

Sesimle beraber bakışlarını bana çevirdi ancak ben yere bakmayı ihmal etmiştim ve takıldığım bir taşla dengemi kaybettim. Suyun içerisindeydim, ayaklarım tabana değmiyordu ve batıyordum.

YAZAR
Hyunjin önce havada yakaladığı kkamiyi kenara koymuştu; Yongbok'u ise bileğinden tutarak hızla sudan çıkarıp kıyıya bırakmıştı, o ise birkaç öksürüğün ardından boynuna atladığı hayaletin içinden geçerek Hyunjin'in arkasına düştü.

"Bu biraz sinir bozucu olmaya başladı, sen bana dokunabiliyorsun ama neden ben sana dokunamıyorum?"

Hyunjin cevap vermeden ışıltılı gözlerle karşısındaki bedene bakıyordu, yüzünde mimikleri oynamıyordu; duygularını sadece gözleri anlatabiliyordu. Şaşırmıştı onun geri gelmesine, hazırlanmışken veda etmeye...

Tabiki cevap verememişti, hayaletler ses edemezdi; burukken yüreği söyleyemez, sorulan sorulara karşılık veremez...

Tekrar piyanosuna gitmek istedi, müzik onu sakinleştirirdi. Arkasını döndüğünde çilli beden kalkarak karşısına dikildi. "Daha tanışmamıştık, ben Yongbok."

Cevap vermeden ve uzatılan eli sıkmadan öylece onu izlerken Yongbok sözlerine devam etti. "Özür dilerim..." Yanıt bekledi ancak karşılaştığı sessizlikti, Hyunjin hafifçe başını sallayarak müzik aletine ilerledi.

Hayalet 3. açıklıktan piyanosuna giderken peşinden ilerleyen Yongbok'un ayak seslerini duyuyordu. Duvarlardan geçerek hızla varabilecekken onun kaybolacağını düşünerek koridorda ilerlemeyi tercih etmişti, kimseye zarar vermemişti;bundan sonra da kimseye zarar vermeyeceği gibi...

YONGBOK
Nefes alışlarım hızlı da olsa peşinden ilerliyordum, sakinleşmeliydim ama onu kaybetmekte istemiyordum.

Oturarak notalarda gezdirdi parmaklarını, gözlerini oynatmadan çalıyordu ve yukarıdaki kağıda bakma ihtiyacı duymadığı belliydi. İçimde az da olsa korku vardı ancak buna rağmen ona yaklaştım ve ıslanmış çantamı yere bırakarak yanına oturdum.

Önceden çaldığından başka bir müzik vardı, üzücü bir şarkının arka planında kullanılabilecek cinstendi. İnsanın içini bir hüzün kaplıyor ve geçmişte yaşadıklarını düşünmeye itiyordu, kenara bırakılmış tozlu anıları gün yüzüne çıkarmaya...

Sağ elimi kıyafetimin üzerinden boynumun yan tarafına getirdim, yara izini okşamaya başladım. Kimse bana inanmasada o günün izlerini taşıyordum, gözlerimden bir damla yaş süzüldü.

Bileğimi tutması ile bakışlarım ona çevrildi, notalara basmayı bırakmıştı. Ellerimi tutarak piyano üzerine getirdi, benim çalmamı mı istiyordu? "Ben çalmayı bilmiyorum."
Ondan cevap gelmeyeceğini unutarak bir süre bekledim. "Bana öğretebilir misin?"

Hiçbir şey demeden kalktı, gidecek miydi? Hayaletler tarafından bile istenmiyordum, o kadar mı sevilmeyecek birisiydim?

Dirseklerimdeki dokunuşu hissettiğimde arkama baktım, Hyunjin tam arkamda duruyordu. İçimden bir ses alacağım bıçak darbesini düşünürken soluklarım hızlanmaya başlayınca dudaklarımı ısırdım, buraya gelmemeliydim işte öldürecek beni? Bakışlarımı piyanoya çevirdim ama o darbe hiç gelmedi.

Omuzumda nefesini hissetmemle dirseklerimden ellerime inen parmaklarını farkettim. Elini elimin üzerine koyarak bazı notalara götürmeye başladı, ben kendimi serbest bırakınca o belli bir yere götürerek parmağını bastırıyor ve dolayısıyla alttaki parmağımda basmış oluyordu.

O çaldırırken ben de tuşlara bakarak çıkardıkları sesleri aklıma kazıyordum, enstürmanlar ile pek aram olmasa bile söz konusu ezberse evet bu konuda iyiydim. Hızlı göz hareketleri ile aynı anda diğer elimin de hangi notaya bastığına bakıyordum, notalar ile de anlamlandırabilmek için başımı kaldırdığımda en kalın tuşa getirdi elimi ve basmaya başladı.

Bir kaç defa basmasının ardından başımı çevirdim, kağıttan bakmamı istemiyor olmalıydı. Belki de başka bir müzik çalıyordu ki bu neden bu denli silik yazılar olduğunu açıklardı.

İstemeden de olsa aklım boynumdaki yara izinin oluştuğu güne gidiyordu.
Yine bir rüyanın içerisindeydim, aniden boynumda hissettiğim acı ile durdum bu hiç soyut değildi. Rüyalar ve gerçekteki hisler farklıydı, bende bu farkı giderek daha kolay ayırt etmeye başlamıştım. Rüyalarda hisler daha soyuttu, gerçekte ise inkar edemeyeceğin kadar somut...

Uykudan uyanmam gerektiğini hissederek pencereye koştum, aşağı atladığımda düştüğüm onlarca kata rağmen alıştığım için nefesim kesilmemişti.

Uyanmama rağmen gözlerimi açamadan hemen elimi zorla sol yukarı atmış ve birinin boynunu avucumda,saçlarını ise bileklerimde hissetmiştim.

Gözlerimi zorla aralayarak baktığımda yüzünü değil sadece üzerime dökülen kırıklarla dolu kuru uzun saçlarını görebildim.

Fazla uyanık kalamadan tekrar uyuya kalmıştım, bu sefer gördüğüm kabusta küçük bir evin içerisinde tuhaf bir beden tarafından kovalanıyordum ve tekrar uyanmak için pencereden atladım.

Gözlerimi açtığımda kimse yoktu ancak ayna karşısında kendime baktığımda boynumda iki oval çizgi vardı içinden hafif hafif kan akan...

Aşkın Melodisi /HYUNLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin