Onu kucağıma alarak telaşla kontrol ettim. Başı, patileri, karnı, sırtı... Her yerini inceledim, kırmızı damlalarının kaynağı o değildi. Zarar görmediğini anlayınca mutlulukla başına birkaç öpücük kondurdum.
Gördüğüm kabarcıklar ile beraber kızıla çalan suya diktim gözlerimi, yüzeyden birkaç saniyeliğine baloncuklar oluşuyor ardından ise patlıyordu.
Burada sıkıntılı bir şeyler vardı ve artık bundan kaçmam gerekiyordu, sanki her şey kontrolden çıkacakmış gibi geliyordu. Kollarımdaki dostumla açıklıklara ilerledim, 4. boşluğa yöneldim. Çıkış ya buradaydı ya da geriye kalan son açıklıktaydı...
Koridora adım atar atmaz yine mumlar yanmaya başlamıştı, dönüş yapmadan ilerlenecek uzun alanda adımladım. Yanımda kalan odalara bakmadan gitmekti isteğim ancak diğerlerinin aksine kapısında fotoğraf asılı bir kapıya rastladım.
Büyük kağıt üzerindeki yüzü gördüğüm anda tanımıştım, bu o adamdı. Soluk beyaz teni, koyu kahve gözleri, uzun siyah saçları, dolgun dudakları... Unutulacak gibi değildi.
Odadan içeri adımladığımda hemen karşımda duran kırmızı yazı karşıladı beni: Bana yardım et...
Yerlerde etrafa saçılmış fırçalar, boya tüpleri ve kağıtlar vardı; çizimlerin üzerinde ise kırmızı damlaların kalıntısı duruyordu.
Üstlerine basmamaya çalışarak odanın karşı tarafındaki kapıya ilerledim, gürültülü bir gıcırtı ile açıldı. Odanın zemini 50 cm kadar daha aşağıda duruyordu.
Bel hizasında kapağı açık bir kutu vardı, yerler ise dizlerime varacak kadar su ile kaplıydı ve üzerinde yüzen kağıt parçaları saçılıydı.
Duvara bitişik tahtadan kutuya yaslanmış tabloya yaklaştım, Kkami'yi hemen tablonun yanına koyarak resmi inceledim; bu da ona aitti. Üstünde bir isim yazılıydı, Hwang Hyunjin...
Alt kısımda iki tarih vardı birinin başında doğum tarihi olduğu belirtilmişti, diğeri ise... Ölüm tarihi...
Tabloyu geri bırakmıştım, ellerim titreyerek kutuyu açtım. Karşımda onun bir tabut içerisinde çiçeklerle çevrili fotoğrafı vardı...
"Ölü mü? Hwang Hyunjin mi?" sesim giderek azalıyordu. "Bir hayalet ile mi aynı yerdeyim?"
Kkamiyi hemen geri alarak odadan çıktım. Pantolonumun ıslak paçalarını yukarı kıvırırken gelen telefon titreşim sesi ile bakışlarım yanıma kaydı, benim odada bıraktığımdı. Nasıl olduysa buraya gelmişti yoksa bunu o mu getirmişti, Hyunjin mi?
Hemen ekranı açarak aramalara girdim, rakamı tuşlayarak tekrar arama yapmaya çalıştım ama olmadı. İhtiyacım olan zamanlarda hep bir aksilik çıkardı zaten ama şuan aksaklıkların vakti değildi. Elimde tutarak dışarıya çıktım, koridor boyunca ilerlerken arama yapabileceğim bir bağlantı aradım.
Sürekli olarak arama tuşuna basıyor "çalıyor..." yazısını bekliyordum ancak o yazı hiç bir zaman gözükmüyordu. Hayallerimi kıran "Aranıyor..." yazısı çıkıyordu.
Hızlı adımlarla ilerledim. "Aranıyor..."
Koridor sonunda sağa saptım. "Aranıyor..."
Bir kolumda kkami olduğu için gücümü fazla tüketiyordum. İlerdeki masanın üzerinde onu diğer elime alıcaktım, ilerlemeye devam ettim.
"Aranıyor... Çalıyor..."Yazıyı görmemle olduğum yerde kıpırdamayarak ekrana kilitlendim ancak şarj uyarısı ile beraber kapandı. Telefonu tekrar açmaya çalıştım, şarjı tam da bitecek zamanı bulmuştu...
"Ben şimdi ne yapacağım?" Gözlerimi çevremde gezdirirken durdum. Eğer buradan arama yapılabildiyse çıkış ta buraya yakın olurdu, öyle değil mi?
Bulunduğum noktada çantamı bırakarak telefonu cebime attım, Kkami ile beraber odaları gezmeye başladım.
Her biri duvarlarla çevrili kapalı kutudan ibaretti, içlerinde bir kaç eski eşyadan başka bir şey bulunmuyordu. Son olarak içerisinde büyük televizyon bulunan bir odaya girdim, beyaz bir ışık görmem ile parmaklıklarla kapatılmış duvara ilerledim.
Zorlanarak da olsa başımı metale yaslayarak silindir çubukların arasından görebildim merdiven basamaklarını...
Mutlulukla ittirmeye çalıştım, kilit yeri yoktu doğrudan tavan ile zemini birbirine bağlıyordu. Bu açıklıkta girebileceğim neredeyse tüm odalara girmiştim, beşinci açıklığın oradan bu noktaya varılıyor olmalıydı; orayı bulmaya çalışabilirdim veya üçüncü açıklığın sonunda bıraktığım balyoz ile tekrar buraya dönerek kırmayı deneyebilirdim.
Kapıya ilerledim, kilitlenmişti veya sıkışmıştı tam olarak cevabını bilmeden köpeğimi yere bırakarak zorlamaya başladım.
Ayağımı duvara yaslayarak kapı koluna asıldım ve tüm gücümle çektiğimde kopması ile yere düşmüştüm, kolun çıktığı kısımda ise yumruk boyutunda bir delik oluşmuştu. Kkami yanımda ne olduğunu izlerken kalkarak deliğe ilerledim, dışarıda elimi uzatarak alabileceğim kesici alet var mı diye bakmak istiyordum;hiç değilse kapıya zarar verecek te olsam bu odadan çıkabilirdim.
Ellerimi duvara dayayarak sol gözümü kapattım ve sağ gözümü deliğe bitiştirdim.
Karşımda yanan mumun altındaki masanın üzerinde o ışık dışında bir şey yoktu, bir anda görüşümün kapanması ile ne olduğunu anlamadım ancak o hayaletle göz göze gelince aniden kendimi geri attım.
"Ah!" Yerde cam kırığı olduğunu farketmemiştim ve düşünce ayak bileğimin arka yüzünde kesik açmıştı.
Kahverengi gözler karşımdaki boşluğu terk ederken sağ bacağımı sol bacağım üzerine atarak başımı eğdim, bölgeyi gözlerime yaklaştırdım; çıkardığım küçük bir cam parçası dışında başka parça olmadığını görünce bölgeyi ovuşturmaya başladım.
Çok kan akmaması için hasarlı yerden uzağa hareketlerle yapıyordum.Kkaminin havlamasıyla acınında etkisi ile biraz yüksek sesle konuştum. "Buradan çıkıcaz merak etme. Bana yardım etmiş, duygularımı kullanarak beni burada tutacak ve öldürecek bu çok bariz belli." Başımı ona çevirirken son bir söz söyledim. "Sadece buradan kurtulmak istiyorum!"
Kkami'nin yanında Hyunjin'i gördüm. İlk defa yüzünde bir duygu anımsıyordum, üzüntü...
Gözlerinden kırmızı yaşlar süzülmeye başladı, benim kan sandıklarım onun gözyaşlarıydı.
Ben bir şey diyemeden elindeki bandaj ve bir şişe suyu yanıma bırakarak kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Melodisi /HYUNLİX
FanficKaranlık evin odalarında gezen yalnız bir ruh olan Hyunjin onu tekrar hayata döndürecek kişiyi beklemektedir. O sıralarda tesadüfen labirent gibi koridorlara giren ve yolunu kaybeden Yongbok ile karşılaşır. Hyunlix